Emniyet personelinin sorunlarının, ihtiyaçlarının sağlıklı tespit edilebilmesi, çalışma ortamının bireyin
psikolojik ve sosyal yönü üzerindeki etkilerinin ve hayata uyumlarının arttırılması amacıyla kurulan Rehberlik ve Danışma Büro Amirliği görevlileri, hazırladıkları broşürlerle de polislere yardımcı olmaya çalışıyor.
“Öfke, Kontrol Edelim” sloganıyla hazırlanan broşürde, kişilerin engellenme, önemsenmeme, aşağılanma, keyfi bir tutumla karşı karşıya kalma ve saldırıya uğrama durumlarında
öfkelendiği ifade edildi. Öfkenin sadece insanlarda varolan bir duygu olmadığı, her canlı organizmanın tehdit karşısında
doğal tepki gösterdiği belirtilen broşürde öfkenin normal ve sağlıklı bir duygu olduğu vurgulandı.
Öfke ve kızgınlıktan dolayı insanların kendisini suçlu hissetmemesi gerektiği belirtilirken, öfkenin saldırganlığa dönüşmesinin “sağlıksız” olduğu kaydedildi. Broşürde, yapıcı olarak kullanıldığında öfkenin insana zihinsel ve bedensel olarak güç verdiği, bunun için bireyin öfkesine kapılmaması ve bastırmaması gerektiği kaydedildi.
“ÖFKENİZİN ESİRİ OLMAYIN”
Öfkesiyle mücadele etmek isteyen kişinin öncelikle öfkesini kabul etmesi gerektiği ifade edilen broşürde, bir sonraki aşamada ise kişinin kendisini neyin öfkelendirdiğini
itiraf etmesi gerekiyor.
Öfkenin kaynağının bulunması için
emniyet personelinin izlemesi gereken yöntemler şöyle anlatılıyor:
“Bazen öfkenin kaynağı güçlü veya bize zarar verebilecek kimseler olabilir. Bu durumda öfkemizi o kişiye yöneltmemiz pek kolay olmaz ve öfkemizi yansıtacağımız başka kişi ararız. Amirimizden azar işitip, evde çorbanın neden yeterince sıcak olmadığı yüzünden eşimize kızarız. Ya da bir başka arkadaşımızın yaptığı bir davranışa gerektiğinden fazla tepki gösteririz. Bu durumu bazen kendimizi savunmak için de kullanırız.
Trafikte yanlış yola saptığımızda, dikkatimizi dağıttığı ve yanlış yapmamıza sebep olduğu için eşimize kızarız. Cam kapıyı fark etmeyip çarptığımızda, camı tekmeleyip, o kapıyı oraya koyanlara kızarız.
Kendimizi kurtarmak için sık sık mazeretler üretip savunucu olmaktan kendimizi alıkoyamayız. Bazen de suçluluk duygusu
yaşamamak için öfkemizi (örneğin anne-babamıza kızmışsak) başka birine yönlendiririz.”
“ÖFKE BUZDAĞI GİBİDİR"
Broşürde öfke “bir buzdağının suyun üzerinde kalan kısmına” benzetilirken, “suyun altında” kalan kıskançlık, üzüntü, merak,
yalnızlık, itilmişlik, hayal kırıklığı, haksızlık, anlaşılamamak ve sıkıntı gibi temel duyguların sertleşip katılaşınca buzdağının üst kısmını yani öfkeyi oluşturduğu belirtildi.
İnsanların çoğunun öfkeyi buzdağının tepesinde yaşadığı ifade edilerek öfkenin kaynaklarını ortadan kaldırmak için “buzdağının derinliklerine inilmesi” gerektiğine işaret edildi.
“TAVSİYELER”
Emniyet mensuplarının öfkeyle etkin mücadele edebilmesi için önerilerin yer aldığı broşürde şöyle denildi:
“Eğer öfkenizin
kontrolünüz dışına çıktığını düşünüyorsanız, ev ve iş hayatınızın önemli boyutları bu duygudan etkileniyorsa, bir psikologun danışmanlığına başvurabilirsiniz.
Unutmayın, öfkeyi yok edemezsiniz, tüm çabalarınıza rağmen sizi öfkelendirecek olaylar olacaktır.
Yaşam her zaman için engellerle, acılarla, kayıplarla ve diğer insanların onlardan beklemediğimiz davranışlarıyla dolu olacaktır.
Bunu değiştiremezsiniz. Ama bu olayların sizi etkileme biçimini değiştirebilirsiniz. Kızgınlık ve öfke taleplerinizi kontrol ederek, uzun vadede onların sizi daha mutsuz kılmasını önleyebilirsiniz”