Öcalan İmralı'da avukatları ile yaptığı görüşmede bu konuda görüşlerini söyledi.
DTP'yi sorumluluğu kendi üzerine atmakla suçlayan Öcalan: "Sorumluluğu sadece benim üzerime atarak bu işler yürümez. Bu işi beraber götüreceğiz, yürüteceğiz. Hükümetin '
Kürt açılımı' paketiyle birlikte yeni bir süreç başladı. Mustafa Kemal'in
Cumhuriyeti kurması kadar önemli bir süreç. Demokratik bir
toplum inşa edilecek.
Türkiye toplumu
demokrasiyi, demokrasi kültürünü öğrenecek. Bunun Cumhuriyetin kurulması kadar derin sonuçları olacaktır. Ben Cumhuriyetin kazanımlarını göz ardı etmiyorum ama Cumhuriyet şimdi demokratikleşecek, Cumhuriyetin tüm olumlu yanları, kazanımları yeni döneme taşınacak. Geç oldu ama iyi olacak. 1920'lerde yapılması gereken şimdi yapılacak. 1920'lerde başlanan işi şimdi tamamlayacağız. O zaman Cumhuriyet kuruldu şimdi demokratikleştirilecek. Herkes bu yeni süreci iyi anlamalıdır. DTP de derinlemesine anlamalıdır, anlamazsa, derinlemesine aşılır." Dedi.
Abdullah Öcalan avukatlarıyla yaptığı görüşmede şu değerlendirmelerde bulundu: "İçişleri Bakanı da Türkiye modelinden bahsetti. Tabii bunu nasıl yapmayı düşünüyor, içini nasıl dolduracak bilemiyorum. Türkiye modeli önemlidir; ancak öyle kolay değil, ama samimi olunursa başarılabilir. Eskiden devlet kursak her şey hallolur diye düşünüyordum. Sonra devletin çözüm değil, sorunun kaynağı olduğu düşüncesine vardım. Devletin varlığı sorunu çözmüyor, daha da derinleştiriyor sorunları. Bu nedenle ben çözümü devlette görmüyorum. Şimdi bugün bana, Amerika'nın Barzani'ye verdiği gibi bir federasyon deseler ben bunu kabul etmem. Benim çözümüm bunu aşıyor. Klasik şablonlarla, kalıplarla değil yeni bir yaklaşımla. Ama ben Kürt sorununun çözümünde 'devlet olmasın' da demiyorum. Devlet olacak ama özgürlüklere saygılı bir devlet olacak. Benim çözüm modelim şudur: Devlet olacak, diğer tarafta da demokratik Kürt ulusu olacak.
Kürtler devletin varlığını tanıyacak, kabul edecek. Devlet de Kürtlerin demokratik ulus olma hakkını kabul edecek. Böylece orta bir yerde buluşacak, uzlaşacaklar. Benim çözüm anlayışım kısaca budur. Ama Kürtlerin önü açılacak, Kürtlerin her alanda örgütlenmesinin önü açılacak, Kürtler demokratik bir ulus olarak varlık kazanacak. Kendi sporunu, eğitimini, dini örgütlenmelerini, meclisini, belediyelerini yapabilirse kendisi yapacak, kuracak.
Herkes değişmeli
Herkes, her şey tepeden tırnağa değişmek durumunda. Toplumun yeniden yapılandırılmasından yeniden demokratik bir
yapılandırma, en
küçük hücresine kadar değişimden, demokratik toplumdan bahsediyorum. İyi olan, güzel olan ne varsa ortaya konacak, bunlar yan yana olacak ve hangisi daha çekiciyse, daha fazla talep görürse o kazanacak. Şimdi anadilde eğitimden, kültürden falan bahsediyorlar. Benim çözümümde Türkler de Kürtler de kendi dillerini, kültürlerini, tarzlarını ortaya koyacaklar, ikisi de yan yana olacak.
Akademi başlangıç
Diyarbakır'daki akademi bir başlangıçtır, sadece bir tane olmaz, diğer kentlerde de açılmalıdır,
Dersim, Van, Urfa'da açılabilir. Akademi'de
yaşam öğrenilecek. Ben
Fethullah Hoca'yı takip ediyorum, okuyorum. Olumsuz değerlendirmiyorum. Kürdistan'da okulları cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir. Aram Tigran, Yunanistan'da yaşamını yitirmiş. Başta ailesi olmak üzere tüm halkımıza ve
Ermeni halkına baş sağlığı diliyorum. Aram Tigran Ortadoğu'nun bülbülüydü.
Kürtçe,
Ermenice, Süryanice,
Arapça, Yunanca, çok sayıda dillerden söylüyordu. Aram aynı zamanda şahsi bir ozanımdı."
(
Hürriyet)