"Silah miadını doldurmuştur." diyen
Baydemir,
Öcalan'ın hışmına uğradı. Fakat ilk kez bu cümleyi kurmamıştı. Daha önce de çeşitli kereler benzer ifadeler kullanmasına rağmen Baydemir'in neden şimdi Öcalan'ın tepkisini çektiği önemli bir ayrıntı. Bu gerilimin ardında,
silahlı mücadelenin devamını isteyenlerle,
siyaseti öne çıkaranların fikir ayrılığı var. Öcalan, otoritesinin sarsılmasını istemiyor.
İmralı Adası'nda 11 yıldır
tutuklu olmasına rağmen istediği gibi
mesaj göndermeye devam eden
Abdullah Öcalan, bu kez baltayı taşa vurmuşa benziyor. Bugüne kadar Barzani'den tutun da Ahmet Türk'e kadar onlarca insanı açıkça tehdit eden, aşağılayan Öcalan, bu kez
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı
Osman Baydemir'i
hedef aldı.
Burada garip bir durum var. "Silah miadını doldurmuştur." cümlesini Baydemir ilk defa kullanmadı. Bunun türevlerini yıllardır söylüyor. 5 yıl önce Diyarbakır otogarının inşaat alanında
Le Monde muhabirine söyledikleri bundan farklı değildi. Yeni olan, Öcalan'ın bu kadar sert bir tepki göstermesi. "Tek ve en güçlü kişi benim, benim sözümün üstüne söylenecek söz yoktur." imajı çizen Öcalan, bu tablonun bozulmasından endişe diyor.
Bu sert sözlerin ardında silahlı mücadelenin devamını isteyenlerle, siyaseti öne çıkaranların fikir ayrılığı var. Ve bu durum da aslında yeni değil. Demokratikleşme ve özgürlükler alanında adım atıldıkça, 'aklını namlunun ucuna bağlayanlar' halkın gönlünde geriliyor.
PKK ve Öcalan zemin kaybederek marjinalleşiyor. Reşadiye'deki saldırıdan Taksim'deki canlı bombaya kadar, son dönemde PKK'nın yaptığı hiçbir
eylem,
Kürt halkı tarafından onaylanmadı. PKK bile bu eylemlerin büyük kısmını savunamadı. Kiminin failine 'kontrolsüz güçler' denildi, kimineyse 'TAK'. Hakkâri'de
Ramazan günü imam Aziz Tan'ın katledilmesi, Batman'da
Özdemir kardeşlerin öldürülmesi,
Türkiye İsrail'le kavgaya tutuşurken İskenderun'da eylem yapılması... Bu saldırılar PKK'nın sıkışmışlığına, paniklemesine işaret ediyor.
Ancak Baydemir'e bugün yapılanlar, Öcalan'ı tanıyanlar için
sürpriz değil. PKK, geçmişinde yüzlerce iç
infaz barındıran, eleştiriye tahammül göstermeyen, sert, Stalinist bir
örgüt. Farklı düşündüğü için Diyarbakır sokaklarında infaz edilen Hikmet Fidan'ın kanı henüz kurumadı. Emniyet birimleri, Baydemir'in kendisine de 6 kez suikast uyarısında bulundu. KCK davasının iddianamesine yansıyan belgeler, PKK'nın halkın seçilmiş temsilcilerine nasıl
baskı yaptığını da gözler önüne seriyor. Belediye başkanlarına, 'Ciguli, Dunkof' gibi isimler takılırken, bir işçiye belediye başkanı sorgulatılıyor.
Ama Türkiye eski Türkiye değil. Hızlı bir dönüşüm içerisindeyiz.
Ergenekon davasıyla, geçmişteki karanlık yapılanmaların hesabı sorulurken, Diyarbakır'daki
faili meçhuller davasında bir dönemin korucubaşıları, komutanları
yargıç karşısına çıkıyor. Vesayet rejimi, yerini demokrasiye bırakırken, yaşananlardan PKK ve Öcalan rahatsızlık duyuyor. PKK, Ergenekon davasına
destek vermiyor, faili meçhul
cinayetler davasını ağızlarına bile almıyor. Sadece kendini düşünen, 'iyi de silah bırakınca biz ne olacağız?' diyen PKK, Türkiye'nin ve dünyanın yaşadığı değişimi okuyamıyor.
Etnik temelde siyaset yapan
Kürtler içinde ise 'siyasi mücadele' hızla öne çıkıyor. Diyarbakır sokaklarında Baydemir'i tehdit eden, Öcalan'ı alkışlayan kimse yok. Ama bu yeterli değil. KCK operasyonlarında tutuklanan belediye başkanları için 'İrademe Dokunma' pankartları açanların, asıl şimdi Baydemir için 'İrademe dokunma' diyerek silaha karşı seslerini yükseltmeleri gerekiyor.
AZİZ İSTEGÜN
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir,"Silah miadını doldurmuştur." demişti: