Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu,
İsrail Sanayi ve
Ticaret Bakanı Binyamin Ben Eliezer ile geçen hafta yaptıkları gizli görüşmenin, ABD'nin talebi üzerine gerçekleştiği yönündeki iddiaları kesin bir dille reddetti. İsrail'in görüşme talebini, Baş
bakan Recep
Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama'nın Kanada'daki buluşması öncesinde ilettiğini belirten Davutoğlu, "Aksine ABD Başkanı Obama görüşmeyi bizden duydu." dedi.
Davutoğlu,
Kırgızistan ziyareti dönüşünde uçakta beraberindeki gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Gazze'ye
yardım götüren Mavi
Marmara gemisine düzenlenen kanlı saldırının ardından birkaç gün sonra
Türkiye'nin hava sahasını İsrail'in askerî uçaklarına kapattığını anlatan Davutoğlu, bu konuda kurumlar arasında hiçbir ihtilafın olmadığını ifade etti. "İleride başka kararlarımız da olabilir." diyen Bakan, Türkiye'nin saldırı dolayısıyla özür, tazminat, uluslararası
soruşturma komisyonu talebini yinelerken, bu taleplerin karşılanmaması halinde İsrail ile ilişkilerin kesileceği mesajını verdi.
Bu taleplerin yerine getirilmesi konusunda da ilanihaye beklemeyecekleri uyarısında bulundu. İlişkilerin düzelmesine önem veren taraflara da şans vermek istediklerini söyledi. İsrail'in şu anda tarihte hiçbir dönemde olmadığı kadar yalnızlaştığını, BM'den NATO'ya kadar birçok uluslararası örgütün İsrail'i kınadığını kaydederek, "Bu durum bizim takip ettiğimiz etkili diplomasinin sonucunda oldu." şeklinde konuştu. Eliezer'le Brüksel'de buluşması için, "(İsrail) Ticaret Bakanı'nı
Başbakan Netanyahu'nun temsilcisi diye kabul ettik. Özel temsilci olmasaydı görüşmezdim." ifadesini kullandı. Obama'nın İsrail Başbakanı
Binyamin Netanyahu ile salı günü yapacağı görüşmenin süreç açısından önemli olacağını vurguladı.
İran nükleer krizi konusunda ise Türkiye ve Brezilya'nın çabalarıyla varılan
uranyum takas anlaşması temelinde
Rusya ve Fransa'nın çözüme istekli olduğunu aktardı. Washington'ın da buna karşı olmadığını söyledi.
Dışişleri Bakanı, "Biz
Tahran anlaşmasıyla bölgesel konjonktürü dengelemek istedik, kaygılarımız yeterince anlaşılmadı. Bölgede yürüyen süreç yok. Bir de İran eklenmesin istedik. Böyle bir tabloda arabuluculuk çabaları heveskârlık değildir. Birçok alanda zemin kaygan. Dikkat edilmesi lazım. Bu yaz beni endişelendiriyor. Bütün bu alanlara olumlu anlamda müdahale edebilecek bir tek Türkiye var." dedi.
Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin Batı'ya sırtını döndüğü yönündeki iddialara da şu karşılığı verdi: "Eksen kayması tartışmasını Türkiye üzerinde
psikolojik baskı oluşturmak, Türkiye'yi savunmacı reflekslere mahpus etmek için yapıyorlar. Uluslararası ilişkilerin öznesi olmaya çalışan Türkiye'yi tekrar nesne yapmaya çalışıyorlar. İki gün önce Brüksel'deydik, bugün Bişkek'teyiz. Bizim eksenimiz bu kadar geniş. Ne yaptığımızı biliyoruz. Bunu da her bir dış
politika hamlesinde de birilerini ikna etmek zorunda değiliz. Bunları Türkiye'nin âli çıkarları için yapıyoruz." Terör konusunda da umutlu konuşarak, "Terörün manevra alanı daralıyor. Konjonktürde, bölgesel ve küresel alanda
terörün manevra alanı gittikçe daralıyor. Son günlerde
Suriye, İran ve
Irak'ın kuzeyinde yaşananlara bakarsanız bunu net olarak görürsünüz." dedi. Davutoğlu, Yukarı Karabağ sorunu sebebiyle tıkanan Ermenistan'la normalleşme sürecine de değindi. ABD Dışişleri Bankanı
Hillary Clinton'ın
Bakü ve
Erivan ziyaretleriyle Karabağ barış sürecinin ivme kazanacağına işaret eden bakan, "Konuyu takip ediyoruz. Bu yaz Kafkaslar'da olumlu bir seyir olmasını umuyoruz. Protokoller bizim açımızdan hâlâ gündemde ama siyasi konjonktürün hazır hale gelmesi lazım." şeklinde konuştu.
Yüksek tansiyon hastası oldum
Davutoğlu, gazetecilerin, "Bu kadar yüksek tempoya nasıl dayanıyorsunuz?" sorusuna, "Hiçbir özel yöntemim yok. Tansiyonum yoktu. 1
Mart Irak müzakereleri sonrasında başladı. Yüksek tansiyon hastası oldum, her gün bir tane hap almak zorundayım. Krizlerden etkileniyorsunuz ama artık alıştık.
Lübnan,
Kıbrıs müzakereleri, Burgenstock,
Dağlıca saldırısı... Hep tansiyonu yükselten şeylerdi." karşılığını verdi.