Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Deprem Mühendisliği
Araştırma Merkezi (
ODTÜ-DMAM) araştırmacılarının, 23
Ekim 2011'de meydana gelen
Van Depremi ile ilgili saha çalışması
raporu açıklandı. Raporda Van ve Erciş ilçe merkezinde 5-7 katlı betonarme binaların
hasar yoğunluğu açısından ağırlığı oluşturduğu belirtilerek, ''Orta yükseklikteki perdesiz betonarme çerçeve sistemlerinin deprem performansı açısından ülkemizde en kırılgan yapı türleri olduğu Van Deprem ile bir kez daha teyid edilmiştir'' değerlendirmesine yer verildi.
Yapılardaki
tasarım ve imalat kalitesizliğiyle yapı denetim mekanizmasındaki aksaklıkların etkisine de vurgu yapıldı.
''Van Depremi Sismik ve Yapısal Hasara İlişkin Saha Gözlemleri'' başlıklı rapora göre, 23 Ekim'de meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki Van Depremi, 1999
Kocaeli (Mw 7,6) ve
Düzce (Mw 7,1) depremleriyle beraber yer ivmesi kayıtları alınmış ülkedeki ilk 3 büyük deprem arasına girdi.
Depremin ardından 25 Ekim'de bölgeye geçen ODTÜ-DMAM, sahada sismik ve yapısal hasara ilişkin çalışma gerçekleştirdi. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasının desteğiyle hazırlanan rapordaki bazı tespitler şöyle:
-Gözlemlenen yapısal hasarlar bina kat sayısıyla ilişkili. Van ve Erciş ilçe merkezlerinde 5-7 katlı betonarme binalar hasar yoğunluğu açısından ağırlığı oluşturuyor. Orta yükseklikteki perdesiz betonarme çerçeve sistemlerinin deprem performansı açısından ülkemizde en kırılgan yapı türleri olduğu Van Depremi ile bir kez daha teyit edilmiştir. Bu durum, özellikle konut olarak kullanılan bu tip yapıların gerekli mühendislik ve
kontrol hizmeti alamamasından kaynaklanıyor.
DOLGU DUVARLARIN ROLÜ
-İncelenen binaların pek çoğunda tasarım ve detay yetersizliği mevcut. Pek çok yapıda kirişlerin düz donatılarının kolonlardan sıyrıldığı tespit edildi. Bunlar arasında birleşim bölgelerinde etriye sıklaştırması yapılmaması, etriye kollarının serbest uçlarının sadece 90 derece bükülerek kabuk betonu içerisinde bırakılması, düz donatı bindirme boyu yetersizlikleri ve tüm donatıların kat hizasında bindirilmesi gibi hususlar, yıllardır gözlemlenen, önemleri defalarca vurgulanan, ancak uygulamada değiştirilemeyen hususlar.
-Yapılardaki tasarım ve imalat kalitesizliği, yapı denetim mekanizmasının işleyişindeki aksaklıklar, deprem tarafından bir kez daha ortaya çıkarılan önemli unsurlar. Denetlenemeyen ortamlarda yapılan tasarım ve imalat, yapısal hasarın artmasında önemli rol oynamıştır.
-İncelemeler esnasında ortaya çıkan en önemli bulgulardan biri tuğla dolgu
duvarların yapı sistemlerinin davranışı üzerinde oynayabildiği belirleyici rolü. Dolgu duvarlar yapıya ciddi rijitlik (kuvvet etkisi altında şeklini değiştirmeyen, formunu koruyan) kazandırmakta olup düzlemleri içinde kaldıkları müddetçe yapının kat ötelemelerini sınırlayabilmektedir. Ancak bazı durumlarda düzlem dışı göçerek bina davranışını ani olarak değiştirebilmektedir.
-Bu bağlamda yeni binalarda dolgu duvar yapımı, montajı ve çerçeve sistemle olan ilişkisi acilen ele alınmalı. Mevcut binalarda ise çerçeve içerisindeki dolgu duvarların düzlem içi ve düzlem dışı davranış etkileşimleri bilimsel çalışmalarla irdelenmeli.
-Yapısal hasarlar içinde kırsal yığma yapılarla ilgili gerçekleştirilen çalışmalarda malzeme dayanımının yetersizliği ve bu tip yapılar için dikkat edilmesi gereken basit yapım kurallarının göz ardı edilmesi, gözlenen hasarın önemli boyutlara ulaşmasında büyük etken olmuştur.
-Kırsal alanda yapılan çalışmalarda Van Depremi sonucu pek çok yerde şev stabilitesi ve sıvılaşma problemleri gözlenmiştir. Bu tip problemlerin gözlendiği sahaların kırsal yerleşim alanlarına yakın olmaları durumunda kırsal bölgelerde belirlenen hasarın artmasına sebep olma ihtimalleri yüksektir. Bu sonuç, kırsal yerleşim bölgelerinin yer seçiminde,
depremin neden olabileceği bu tip yüzey deformasyonlarının olabilme ihtimalinin dikkate alınması gerektiğinin bir işaretidir.
KARAYOLUNDA VE SU DAĞITIM ŞEBEKELERİNDE SORUN GÖZLENMEDİ
-Ulaşım, su ve tarihi yapılarda yapılan incelemelerde özellikle bazı köprülerin ve tarihi yapıların deprem etkisi altında zorlandıkları gözlendi.
-Van Depremi sonrası
karayolu ulaşımında veya su dağıtım şebekelerinde aksamalar ise ODTÜ-DMAM
ekiplerinin saha çalışmaları sırasında gözlenmedi. Şev stabilitesi sonunda meydana gelen karayolu hasarlarının çok hızlı bir şekilde
tamir edildiği görüldü.
Sonuçların, geçmişte yapılan hataların yapılmaya devam ettiğini gösterdiği belirtilen raporda, ''Türkiye'de depreme dayanıklı yapı tasarımı ve imalatından sorumlu mühendis, müteahhit ve kontrol teşkilatlarının deprem gerçeği ve deprem mühendisliği konusunda çok temel bilgi eksikliklerinin bulunduğu'' öne sürüldü.
Raporda, ''pek çok can ve mal kaybına neden olan Van Depremi'nin ülkede deprem afetini azaltıcı mekanizmalardaki bilinç, eğitim ve yeterlilik seviyesinin istenilen düzeye gelmediğini, acı bir şekilde kamuoyunun gündemine taşıdığı'' ifade edildi.
SAHA ÇALIŞMASINI 24 KİŞİLİK UZMAN EKİP GERÇEKLEŞTİRDİ
ODTÜ İnşaat Mühendisliği, Jeoloji Mühendisliği ve Mühendislik Bilimleri
öğretim üyeleri ve araştırma görevlilerinden oluşan 24 kişilik ekip, 25 Ekim–5
Kasım tarihleri arasında saha çalışması gerçekleştirdi. Çalışmalarda, deprem dolayısıyla oluşmuş yapısal ve geo
teknik hasara ilişkin veriler derlendi, jeolojik
arazi çalışmaları gerçekleştirildi, ana şoka ait kuvvetli yer hareketi kayıtları incelendi.
Çalışma safhasında ODTÜ-DMAM ekibine, ABD'de faaliyet gösteren Uluslarası Earthquake Engineering Research Institute (EERI) adına 4 kişilik bir araştırma grubu da dahil oldu. Van Yüzüncü Yıl,
Dicle ve
Mustafa Kemal üniversitelerinden toplam 11 kişiden oluşan
öğretim üyesi ve araştırma görevlisi grubu da çalışmalara katıldı.
DEPREM RAPORU 9 KASIM'DA
Yapısal hasar incelemeleri, Van ve Erciş merkezlerindeki konut ve
iş yeri olarak kullanılan betonarme binalar, kırsal yığma yapılar, Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüs binaları ve Araştırma Hastanesi Kompleksi, Van Asayiş
Kolordu Komutanlığı, okul,
hastane ve bazı kamu kuruluşlarına ait yapılar olmak üzere toplam 345 binada gerçekleştirildi. Yapısal hasar olarak bölgedeki tarihi eserler, su yapıları ve karayolu köprüleri de incelendi.
Raporun hazırlanması sürecinde, 9 Kasım 2011 tarihinde Edremit merkezli depremin meydana geldiği belirtilerek, Van-Edremit depremine ilişkin bulguların ayrı bir rapor olarak hazırlanacağı ifade edildi.