Bunun yanında söz konusu komutanların, TSK'nın
yasal mevzuatında bulunmasına rağmen, bugüne kadar pek başvurulmayan 'Yüksek
Askerî Şûra üyeliği'ne çekilebileceği de gündemde. Sivil bürokratlar için kullanılan 'merkeze alma' yöntemini andıran uygulamaya göre hakkında şaibe olan
personeller,
Genelkurmay Karargâhı'na alınıyor. Şûra üyeliğine alınan askerlere, emir ve
komuta kademesi içinde görev verilmiyor ve pasif bırakılıyor. Emekli Yarbay
Tevfik Diker, 1969'da dönemin
Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'ın, YAŞ üyeliğine çekilen en üst düzey rütbeli olduğunu söylüyor. Bazı kamu kurumlarını görevi olmadığı halde denetleyen Tural, Cumhurbaşkanı
Cevdet Sunay'ın imzasıyla görevinden alınmıştı.
Yüksek Askeri Şûra kararları merakla bekleniyor. Yargılaması devam eden personellerin aklanana kadar Yüksek Askeri Şûra üyeliğine alınması gerektiğini ifade eden
emekli Yarbay Tevfik Diker, geçmiş yıllarda bunun örneğinin yaşandığını hatırlatıyor. Eski Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'ı örnek gösteriyor: "1969 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Cemal Tural YAŞ üyeliğine alınan en üst düzey rütbeli olarak biliniyor. Tural,
TRT Genel Müdürlüğü, PTT Genel Müdürlüğü ve kamu bankalarını görevi olmadığı halde denetliyordu.
Hükümet tarafından uyarılmasına rağmen tutumunu sürdürdü. Bunun üzerine
cumhurbaşkanı, imzaladığı kararnameyle görevinden alıp Yüksek Askeri Şûra üyeliğine atadı. Pasif bir görev olan YAŞ üyeliğinde 5 ay kaldıktan sonra emekliye ayrıldı. Böylece merkeze çekilen en rütbeli asker oldu. Aynı işlem
terör örgütü liderliğiyle suçlanan
Saldıray Berk için de uygulanabilir. 1969'da yapılan bu uygulamanın 2010'da yapılamayacağını kimse bana söylemesin. Uygulamanın yasada yeri var."
Tevfik Diker, bu işlemin yapılabilmesi için güçlü bir siyasi iradenin olması gerektiğine dikkat çekiyor ve ekliyor: "Cemal Tural Paşa'yı görevinden el çektirten, siyasi iradenin sağlam duruşuydu." Başbuğ'un,
darbe söylentilerinin gündeme geldiği dönemlerde, 'TSK'da darbeciler barınamaz' sözünü hatırlatan Diker, bu sözün gereğinin yapılmasını istiyor. Darbeyle suçlanan ve bundan dolayı hakkında
soruşturma açılan üst düzey askerlerin merkeze alınması gerektiğini anlatıyor. YAŞ kararlarının yargıya götürülemediğini de hatırlatan Diker, "Kimse buna güvenerek, şaibeli personele
terfi veremez. Hem hukuk hem de vicdanın kabul görmeyeceği bir kararın YAŞ'tan çıkmasını beklemiyoruz." şeklinde konuşuyor.
Emekli
Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi de
terör örgütü üyeliğiyle suçlanan askerî personelin, terfi ettirilmesinin hem hukuki hem de idari anlamda mümkün olmayacağına dikkat çekiyor. Askerin terfi alabilmesi için belirlenen süreyi doldurması gerektiğini hatırlatan Tanrıverdi, bir gün eksik olması dahi TSK Personel Kanunu'nun 65. maddesine göre terfinin mümkün olmayacağının altını çiziyor. Söz konusu
subayların soruşturma kapsamında tutuklandıklarına işaret eden emekli Tuğgeneral, bundan dolayı bu subayların terfi için şart koşulan süreyi dolduramadıkları için terfi alamayacaklarını vurguluyor. YAŞ'ta aksi bir karar çıkması durumuna da değinen Tanrıverdi şöyle devam ediyor: "Terör örgütü suçlaması isnat edilen personelin terfi ettirilmesi mümkün değildir. Terfi çıkması halinde, yasaların getirdiği emirlerin yok sayıldığı anlamına gelecektir. Terfi yönünde karar çıkmasını beklemiyorum. Şûrada ismi suç örgütleriyle anılanlar, karar gereği görevden de alınabilirler."