Daha da çok konuşulacak gibi. Kulislere göre
Balbay'da
gizlilik derecesi çok yüksek evraklar çıktı. Hatta bunlar arasında Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi, nam-ı diğer 'Kırmızı
Kitap' da var. Bir gazetecide 'Kırmızı Kitap' ne arar? Sadece MGK üyelerinin görebildiği 'Kırmızı Kitap' Balbay'a nasıl sızdı?
Bu sorunun cevabını bulabilmek için Silivri'deki
mahkeme ile
Ankara arasında yoğun bir
trafik var. Birden fazla kurum 'çok gizli' evrakların nasıl sızdırıldığı sorusuna
cevap arıyor. Soruşturma bitmiş değil. Ama mahkemeye ulaşan veriler çok daha ilginç bir tabloyu ortaya koyuyor.
Önce hatırlatalım. Kırmızı Kitap olarak bilinen
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni (
MGSB) 'devletin
yol haritası' olarak tanımlamak mümkün. MGSB son olarak 2005'te yenilendi ve 24
Ekim 2005'te; Sezer başkanlığındaki MGK toplantısında kabul edildi. Bu
belge 'çok gizli' olduğu için yazımı ve dağıtımı prosedüre bağlı. Tarihi MGK öncesi özel kuryelerle belgenin son taslağı MGK Genel Sekreterliği tarafından kurul üyelerine gönderildi.
Başbakan Erdoğan dahil her üyeye teslim edilen kopyaya bir kod veriliyor. Toplantı günü taslaklar görevliler tarafından toplanıp son şekli verildikten sonra yeni bir kodla üyelere tekrar dağıtılıyor. İşte Balbay'da çıkan 'çok gizli' Kırmızı Kitap'ın izini süren mahkeme taslaktaki koddan kimden sızdığını tespit etti. Üstelik Balbay'da çıkan Kırmızı Kitap ile orijinali birebir aynı.
Mahkemenin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceği henüz bilinmiyor. Ama 'Kırmızı Kitap'ı paylaşan dönemin kuvvet komutanının adı 367
tartışmalarında da gündeme gelmişti. Hatırlanacağı üzere aynı komutanın, dönemin mahkeme başkanı Tülay Tuğcu'ya "367 konusunda istenilen yönde karar almazsanız, ordu
darbe yapacak" dediği iddia edilmişti. Tuğcu'nun da "bunu çocuklarıma anlatamam" diyerek tepki verdiği, hatta ağladığı haberlere konu olmuştu. Yine aynı ismin yüksek mahkeme üyelerinden Deniz
Kuvvetleri kökenli üyesi
Serdar Özgüldür ile görüştüğü, 367 için
lobi yaptığı ortaya çıkmıştı.
Silivri'nin nasıl bir yol izleyeceği bilinmiyor. Fakat 'gazeteciliğin ötesinde' işler yaptığı net olan Balbay'ın uzun süre daha tartışma konusu olacağı kesin. Bu arada ilginç bir ayrıntı da şu:
Piyasa da ki Balbay kitapları arasında söz konusu günlüklerini kullanarak yazdığı bir kitabı yok.
ÖZKÖK DAHA NE DESİN?
Darbe günlüklerinin hukuki boyutu bir yana, ortaya çıkan belgeler
ülke olarak dönenim
Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök'e ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu bütün çıplaklığı ile gösteriyor. Eğer Özkök Paşa dik durmasa, amiyane tabirle hafif yalpalasa neler yaşayabileceğimizi düşünmek bile kötü.
Eğer bugün göreceli de olsa istikrarlı bir ülkeysek, 'mütevazı' bir demokrasimiz varsa bunda Özkök Paşa'nın ciddi bir katkısı var. Balans ayarı yapmak isteyen 'darbesever' komutanlara fırsat tanımayarak ülke tarihine geçmiş oldu. Fikret Bila'ya konuşan
Hilmi Özkök ve
Yaşar Büyükanıt 'mahkeme çağırırsa
tanık veya
sanık fark etmez, bildiğimiz doğruları anlatırız' dediler. Bundan sonra söz yargıda. Özkök ve
Büyükanıt artık daha ne desin?
Adem
Yavuz Arslan - BUGÜN