ÜRKÜTEN KOMPLO TEORİSİ GERÇEK OLUR MU?
Referandum gününe doğru yaklaşıldıkça
tansiyon yükseliyor.
12
Eylül tarihi,
Türkiye için bir milat olacak.
Bugüne kadar
milli iradeye karşı her türlü
vesayet mekanizmalarıyla egemenlik sağlayan statükocu zihniyet, anayasa değişikliği kabul edilirse
ülke üzerinden elini çekmek zorunda kalacak.
Ortada ne kadar büyük bir mücadele olduğunu görmek için ekstra çaba sarfetmeye gerek yok aslında. Kimlerin kimlerle birlikte hareket ettiklerine, bu
referandumdan "
evet" çıkmaması için hangi işbirliklerinin yapıldığına bakmak yeterli.
Milli irade üzerinde kurdukları bürokratik oligarşi sistemini kaybedecek olmanın telaşıyla bazı kesimlerin gözü hiçbirşey görmüyor.
"
Öcalan çok işimize yarar" diyebilecek kadar milli hassasiyetten yoksun bu kesimler, kendi düzenlerini kaybetmemek uğruna neler yapabileceklerini gözler önüne seriyor.
"Evet" onların kabusu olacak.
Anayasa değişikliği kabul edilirse Türkiye'de bir dönem kapanacak yeni bir dönem açılacak.
Bu
yeni dönem Türkiye için yeni bir başlangıcın kapısının aralanması olacak.
İşte bu kapının aralanmasından rahatsız olanlar, son ana kadar varlık ya da yokluk mücadelesini sürecek.
Onlar için bu; üzerinde durdukları sistemin kibrit çöpü gibi dağılması, yerle bir olması demek.
Öcalan ile işbirliğini bile kendi sistemlerinin devamı için bir çıkış yolu gören zihniyetin yapabileceklerinin sınırını siz düşünün.
Son günlerde peşpeşe kamuoyu araştırmaları yayınlanıyor.
Bu anketlerde ilginç bir şekilde "hayır" oyları "evet" oylarını yakalamış olarak görünüyor.
Evet ve hayır oyları arasında yüzde 1'e kadar inmiş bir farktan bahsediliyor.
Hatta daha da ötesi, son gün hayır oylarının az bir farkla öne geçebileceğinden bahsediliyor.
Kamuoyunda güvenilir olarak bilinen bazı araştırma şirketlerinin, sanki toplumu "hayır" çıkmasına hazırlamaya çalışıyormuş gibi bir izlenim var ortada.
"
Hayır çıkması
sürpriz olmaz" gibi açıklamalar yapılarak ve bu açıklamalar bazı gazetelerin manşetlerine taşınarak bilinçli bir
psikolojik harekat yapılıyormuş izlenimi oluşuyor.
Sona doğru yaklaşılırken bazı araştırma şirketlerinin kamuoyunu hayır'a doğru alıştırma gayretleri sizce normal mi ?
Terörü ve kaosu bile kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan çekinmeyen derin hayır cephesinin eli, yoksa referandum sonuçlarına mı uzanacak ?
Yoksa son günlerde evet-hayır arasında 1 puana kadar indiği ve son gün hayırların öne geçeceği söylemleriyle sandıktan çıkartılacak bir "hayır" sonucunun yolu mu yapılmaya çalışılıyor ?
2007 millet
vekili genel
seçimlerinde Doğu'daki önemli illerimizden birinde oyların ana sisteme geçirilmesi sırasında bilgisayarın başındaki iki görevlinin Ak Parti'nin bir milletvekilini yeme girişimi son anda farkedilerek önlenmişti.
Bazı ilçelerden seçim sonucu henüz gelmemişken il sonucunun kesinmiş gibi sisteme girilme girişimi olayı takip eden bir milletvekili tarafından farkedilip duruma müdahale edildi.
Eğer uyanılmamış olsaydı şu anda 6 milletvekili olan Ak Parti bu ilden 5 milletvekili çıkartmış olacak 1 vekil başka partiye gidecekti.
Boykot çağrılarının aleni tehtide dönüştüğü, sandık müşahitlerinin
baskı altına alınmaya çalışıldığı illerde, birileri sonuçlar üzerinde bir oynamayı
akıllarından geçiriyor olamaz mı ?
Evet çıkarsa her şey biter diyenler için bu, başvurulması düşünülemeyecek bir yol olmasa gerek.
Bu işin geri dönüşü olmadığını söyleyip yıkıp yakmaktan bahseden bir düşüncenin referandum sonuçlarına müdahale etmeyi düşünmesi akıl almayacak bir durum olmasa gerek.
Yargı reformuna karşı çıkan kesimlerin YSK'yı nasıl abluka altına aldığı bilinen bir gerçek.
Referandumdan "hayır" sonucu çıkması için kamuoyu mühendisliği yapmaya soyunan "derin hayır" cephesine karşı, sonuçlara müdahale yapılamayacak şekilde önlem alınması gerekiyor.
Derin yapının son kozlarını sandıkta oynamanın planlarını yapabilme ihtimalini göz ardı etmemek lazım.
Kamuoyunu alıştırmaya çalıştıkları, "hayır çıkmasının sürpriz olmayacağı" söylemi kaşla göz arasında gerçeğe dönüşebilir.
Milletin tercihine karşı bu günlerde derin bir
ittifak el altından
hazırlık yapıyor olabilir.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER
[email protected]