Hükümet medyası, aynı suçlamayla 3. kez gözaltına alınan polisler üzerinden Hizmet Hareketi’ni hedef aldı.
İftira dolu haberlere Fethullah Gülen Hocaefendi’nin adı da karıştırıldı. Savcının Hocaefendi’yi ‘örgüt lideri’, polisleri ise ‘örgüt üyesi’ olarak tanımladığı ileri sürüldü. Müvekkili hakkındaki mesnetsiz iddialar üzerine Hocaefendi’nin avukatı Nurullah Albayrak açıklama yaptı. Hizmet’e soyut değerlendirmelerle suçlamada bulunulamayacağını belirten Albayrak, Gülen hakkında terör örgütü olmadığına dair Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı bulunduğunu hatırlattı. Albayrak, şu ifadeleri kullandı:
Örgüt demek için delil yok
Bir kişiyi, grubu, topluluğu, tarikatı, cemaati, camiayı ya da sivil bir örgütlenmeyi terör örgütü olarak nitelendirebilmek için, 3713 sayılı kanunda belirtilen terör eylemleri ile amaç veya yöntem yönünden bağlantısı hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ve maddi kanıtlarla ortaya konulmalıdır. Tahmin ve değerlendirmeye dayalı olarak hazırlanılan bir rapor, bir sevk yazısı ya da bir iddianame ile hiç kimseye terör örgütü mensubu denilemez. Camia mensuplarının terör örgütü olduğuna dair bugüne kadar verilmiş tek bir mahkeme kararı yoktur. Tam tersine bugün sıralanan iddiaların tamamına yakınının yer aldığı suçlamalar nedeniyle beraat ile sonuçlanan yargılama ve kesinleşmiş bir yargı kararı vardır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından da onanmak suretiyle kesinleşen bu yargı kararına göre Sayın Fethullah Gülen ya da Camia mensuplarına terör örgütü mensubu demek haksız ve hukuksuzdur.
Terör örgütünün ön koşulu cebir ve şiddet
Şiddet yöntemini içermeyen düşünce ve düşünce etrafında birleşme özgürlüğü suç sayılamaz. ‘Cebir içermeyen’, ‘terörü amaçlamayan’ düşünce ve düşünce etrafındaki örgütlenme, 3713 sayılı kanun düzenlemesine göre suç değildir. Cebir ve şiddet olmaksızın bir yapının terör örgütü niteliği kazanması mümkün değildir. Savcılık yazısında, cebir ve şiddet kullanımını bir eylemin ‘terör’ olarak nitelendirilmesinde asli unsur olarak değil, yöntemlerden biri olarak değerlendirmiştir. Bu değerlendirme yasaya açıkça aykırıdır. Savcılık tarafından yapıldığı gibi, cebir ve şiddeti, manevi cebirle genişletmek hatalıdır. Böyle olsa idi kanunda cebir ve şiddetin yanında manevi cebir de yer alırdı.
Emniyet mensupları ile müvekkilim arasında bir bağlantı yok
Silahlı örgüt üyeleri, silah taşıyan örgüt anlamına gelmemektedir. Örgüt üyelerinin kişisel olarak silahlarının bulunması, örgütün silahlı örgüt olarak kabul edilmesi için yeterli kabul edilemez. Emniyet mensuplarının soruşturmanın şüphelisi oldukları ve yasal olarak silahlarının olduğu iddiası silahlı bir örgütün varlığı için gerekçe yapılamaz. Kaldı ki, emniyet mensupları ile müvekkilim arasında nasıl bir bağlantı olduğuna dair somut bir tespit de gösterilmemiştir.
ZAMAN