Askerlikten başka herşeyi yapmışlar
TBMM geçen dönem Başkanı Sayın
Bülent Arınç ile
Genelkurmay arasında yaşanan
tartışma çok anlamlıdır. İlk defa bir
sivil siyasi
Genelkurmay Başkanlığı açıklamasına karşı açık ve kararlı tavır gösterdi.
Bu tavıra karşı Genelkurmay büyük ihtimalle sessiz kalacak. Çünkü böyle bir
cevap beklemiyordu. Geçmiş siyasiler gibi ‘Yanlış anlaşıldım’ klişe sözü arkasında çark edilmedi.
Bu haliyle kamuoyu vicdanını Sayın Arınç’ın temsil ettiğini söyleyebiliriz. Vicdan iç ses demektir. Vicdan insanın içindeki iyi doğru güzeli savunan his demektir. Vicdan şahsi çıkar ve faydayı değil
toplumun ortak çıkar ve faydasını savunan iç denetim mekanizmasıdır.
Sayın Arınç’ın vicdanı temsil ettiğine dair en büyük kanıt ‘Gerçeklik ilkesine uygunluk’tur.
Söyledikleri gerçektir. Çünkü biri
darbe suçundan yargılanan
sanık diğeri ses kaseti yayınlanan eski
Genelkurmay Başkanı sessiz ve tepkisiz kalarak iddaları kabullenmiş iki or
generalimizdir, silahla
siyaseti birlikte yapmışlardır.
Sayın Arınç’ın söylediği siyasetle ilgilenen askerin üniformasını çıkarması dileğidir.
Birisi bir kötülük yaptığında yapılan kötülük o kişiden sonra sığınacak yeni vicdan arar. Haksızlığa ve kötülüğe sessiz kalan kişiler kötülük virüsünün yerleştikleri yerlerdir korkak kişiler kötülük virusunün taşıyıcılarıdırlar.
Cesur insanlar kötülük virusünü yok eden panzehire sahiptirler. Eğer kötülük mikrobu sığınacak vicdan bulamazsa yavaş yavaş yok olur.
Genelkurmay Başkanlığı’nın halen darbeciliği bir suç olarak görmemesi iki sebepten kaynaklanabilir. Ya iyi niyetliler ama realite körlüğü içerisindeler yahut suçluluk psikolojisi ile konuların konuşulmasını istemiyorlar.
Bilindiği gibi suç işleyen birisi hatasını kabul edip özür dilemezse çeşitli sağlıklı olmayan davranışlar sergiler. Sorunun nedenini kendisi dışında bir sebebe bağlayabilir. Ses tonunu yükselterek karşı tarafı susturup kusuru örtbas edebilir.
Darbecilik
insanlık suçudur, toplumu geri bırakan bir virüstür. Neden insanlık suçudur çünkü temel insan haklarını ortadan kaldırır. Darbeler yaşama hakkı, özgür düşünme hakkı, özgür ifade hakkı,
seyahat hakkı, adil
yargılanma hakkı gibi insani hakları kaldırır.
Temel insani haklar kimse tarafından verilmemiştir, tabiidir. Tıpkı kaşımız, cildimiz, gözümüz gibi fıtri özelliklerimizdir. Alınamaz devredilemez el konulamaz. El koymaya çalışan insanlık suçu işlemiş olur devreden de insanlığını devretmiş olur.
Darbecilik anayasal bir suçtur. İrticayı laikliği tehdit eden suç olarak görenlerin darbeciliği de
demokrasiyi tehdit eden bir suç olarak görmeleri gerekir. Tabii özleri ve sözleri bir ise...
Darbecilik gericiliktir, Ortaçağ yöntemi olan kendi fikrini zorla kabul ettirme, farklı fikirlere tahammül edememe, eleştiriye kapalı olma gibi totaliter ve otoriter mutlakiyetçidir.
Kendi fikrine güvenen insan totaliter ve otoriter olmaz diyaloğa açıktır. İçinde
öneri olan eleştiriyi
yardım olarak kabul eder. Anlamaya çalışır.
Benimsemezse bile 250 yıl önce Voltair’in dediği gibi ‘Senin düşüncelerine katımıyorum ama senin düşüncelerini ifade edebilmen için sonuna kadar yanında olacağım’ der.
Gerçekleri örtbas etmeye çalışan, bize hata yaptırmak isteyen kişilik parçamız ise
Tolstoy’un deyimiyle ‘İçimizdeki
şeytan’dır. İçindeki şeytana uyan Rus prens en güçlü zamanında
intihar etmişti çünkü kötülük onu
esir almıştı.
AK Parti’nin neden AP veya ANAP’a benzemediği toplum nezdinde oylarını arttığının sırrı burda demek ki. Kendisine emanet edilen değerlere sahip çıkıyor, seçmenini satmıyor, doğrular adına güç odaklarına ve zalimliğe hayır diyebiliyor.
Güneydoğu’da kuyularda ortaya çıkan insan kemikleri ve domuzbağı parçaları, cephanelikler, darbe şemaları ve
suç örgütü ETÖ davası başlaması ile azalan
terör ve şiddet olayları Silahlı kuvvetlerimizin arınmaya ve yıkanmaya ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
Vatanseverlik retoriği arkasında siyaset yapanlara dürüst olmalarını söyleme sadece Arınç’ın değil herkesin sorumluluğudur.
Toplum vicdanını doğru temsil edenleri bu millet unutmamıştır ve unutmayacaktır. TSK’nın kurumsal kimliğini yıpratan ‘Siyasetle ilgilenen general’lere sınırlarını ve asli görevlerini hatırlattığı için Sayın Arınç’a teşekkür ediyoruz.
Nevzat TARHAN-
Haber 7