CHP milletvekili ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Sezgin Tanrıkulu, MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, KKTC eski Başbakanı ve daha bir çok isim özgür basını susturma operasyonuna tepki gösterdi.

 

Tanrıkulu, “Son 14 Aralık operasyonu, 17 Aralık'tan bu yana yaşananların son halkası. Şu anda yargı denen bağımsız ve tarafsız olması gereken bir kurum yok. Dolayısıyla bu tür şeylere hazırlıklı olmak lazım." dedi.

Özellikle son bir yıldır hukukun askıya alındığına işaret ederek, yargının hükümetin sopası haline geldiğini söyledi.

Sezgin Tanrıkulu şunları kaydetti: "Türkiye'de en azından son 1 yılda hukuk ve yargı askıyla alınmış durumda özellikle yargı hükümetin sopası haline getirilmiş durumda. Bağımsız bir yargı sürecinden söz etmek mümkün değil, bağımsız ve tarafsız yargı sürecinden söz etmek mümkün değil. Olanlar da bunun göstergesi. Son 14 aralık operasyonu, 17 Aralık'tan bu yana yaşananların son halkası. Şu anda yargı denen bağımsız ve tarafsız olması gereken bir kurum yok. Dolayısıyla bu tür şeylere hazırlıklı olmak lazım."

MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri yargının tarafsızlığını yitirdiğini belirttirken; CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ise toplumun yıldırma ve sindirme operasyonuyla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

 

Bugün Cumhurbaşkanı’nın isteği doğrultusunda hareket eden bir yargı var. Önce makul şüphe getirildi. Sonra dosyaya bakmak yasaklandı. Şimdi de intikam operasyonu yapılıyor. Tahşiye meselesi 4 yıl önce vardı. Neden şimdi gündeme getirildi? Bu bir tarz, bir yöntem oldu. Bu haksızlık ve hukuksuzluğun sona ereceğini biliyorum. Biraz sabır diyorum.

Alınmalarının sebebi ayakkabı kutularındaki dolarlar, yatak odalarında çıkan paralar, 700 bin liralık saatler… Bunları yazdıkları için içerdeler.  Adamların gözünü kan bürümüş. Hukuk mukuk ortada yok. Kin var. Her aşamada tavır koyacağız. Recep Tayyip Erdoğan, ‘Ya taraf olacaksınız, ya bertaraf olacaksınız’ diyerek medyayı, halkı tehdit ediyor. Ama şu anda muhalefetin kaybedecek bir şeyi yok. Karşılarında olacağız.

Bütün toplumu yıldırma ve sindirme var. Kurumların hepsi yıpratılıyor. Özgürlüklere daha fazla destek verilmesi lazım. Suç işleyen insanlar yüzünü kapatır. Gerçekten suç işlemeyen kendini savunur sayın Dumanlı bunu yapmıştır. Ayakların baş olduğu dönemdeyiz. Hükümet bir rövanş alma peşindedir.

Yüzü kapatmak korkunun ifadesidir. Benim önerim tavsiyem bakanların da ‘yargılanmak istiyorum,  ben aklanmak istiyorum’ demeleri lazım.

Müvekkilimle görüştürmüyorlar. Hâlbuki sorgulama bittikten sonra avukat ile görüşülebilir. Ama polis barikatı kurulmuş. Buna bir diktatörlük mü dersiniz, burada bir hukuk katli var. Yargının hukuksuz uygulaması var. 170 kişilik soruşturmalara da şahit olduk, 1 saatte bitirilip avukatlara bilgi veriliyordu. Ama burada 16 kişinin sorgusu 12 saatte yapılmadı. Bir yerlerden emir bekliyorlardı. Bir hukukçu olarak bunun bir film senaryosu olduğunu söyleyebilirim. Burada bakalım hangi uygulama çıkacak. Şu anda herhangi bir bilgi verilmiyor. Sorgulama geçmişteki sorgularla ve hukukla örtüşmedi. Suç isnadına dair delillerin maddi olarak ortaya konulması lazım. Gizlilik kararı almışlar. Sadece gülüyorum. Hukuk bitmiş durumda. Bu Türk hukuku adına faciadır. Tam bir komedi…

 

KKTC eski Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, “İster iktidar, ister muhalefet hangi görüşte olursa olsun, Türkiye’de demokrasi, özgürlükler ve hukuk devletinin kurumsallaşması sürecinde meydana gelen her istikrarsız hadise, her çatışmacı durum bizi derinden üzer.” dedi. 

Zaman Gazetesi ve Samanyolu’na yapılan operasyon Kıbrıs’ta da endişe ile takip ediliyor. KKTC eski başbakanlarından Ferdi Sabit Soyer, yaşanan sürecin hem Türkiye hem de Kıbrıs Türk tarafına büyük zarar verdiğini kaydetti. 

Kültür ve Turizm eski Bakanı ve bağımsız İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilmesi hakkında, "Bu saçma suçlamanın bugün inşallah yargıdan geri dönmesi gerekir. Aksi takdirde sadece bugün için değil, gelecek için de büyük kaygı duyarım." dedi.

 “Konu sadece dizi senaryosu ya da basın yazısı söz konusu ise bu konu hukuk kapsamında değerlendirilemez. Başka bağlantıların olması gerek. Yargı, ortada başka bağlantı yoksa gereken kararı alacaktır. Senaryodan yararlanarak veya vakti ile Elif Şafak’ın romanında geçen bir kahramanın diyalogundan yararlanarak dava açmak Türkiye’nin demokratik yapısına aykırıdır, yakışmaz.” dedi.

“Kamuoyunun algısı ikiye bölündü. Operasyonu bir kısım yolsuzluğu örtme; bir kısım ise geçmişte örtüleni açma olarak gördü. Ortak kanaat oluşturmak mümkün mü? Herkes kendi inandığı çerçevede kalacak gibi görünüyor. Yeni delil ve belgelerin ikili kanaati değiştireceğini düşünmüyorum.” ifadelerini kullandı.

CİHAN