Çırağan Sarayı'nda düzenlenen
Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Zirvesi kapsamında gazetecilere açıklama yapan
Özügergin, toplantıların 13 yıldır gerçekleştirildiğini belirterek, bu yılkinin, şu ana kadar en yüksek katılımlı toplantı olarak tarihe geçtiğini söyledi.
Özügergin, dokuz
ülkenin
cumhurbaşkanı, iki ülkenin başbakan, bir ülkenin de başbakan
yardımcısı düzeyinde temsil edildiğini aktararak, toplantının zeminini oluşturan ana temalardan birinin, GDAÜ üyesi ülkelerin tamamının Avrupa ve
Atlantik yönelimlerinin desteklenmesi olduğunu kaydetti.
Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu
AB Komisyonu Üyesi Stefan Füle'nin de toplantıya katıldığını ve AB optiğinden GDAÜ'ye seslendiğini dile getiren Özügergin, toplantının,
bölgenin tüm sorunlarının ele alındığı tek siyasi
platform olduğunu vurguladı.
Özügergin, bölgenin sorunları denilince akla gelen ilk üç konunun,
Bosna Hersek,
Kosova ve
Yunanistan ile
Makedonya arasındaki isim sorunu olduğunu ifade ederek, toplantının, bu üç konunun ele alındığı tek bölgesel platform olduğunu söyledi.
Toplantı sonunda bir
deklarasyon yayımlanacağını belirten Özügergin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kosova sorununda bölge ülkeleri arasında ortak bir bakış açısı yok. Haliyle
Romanya ve Sırbistan'ın
Türkiye ve
Arnavutluk ile aynı paralelde düşünmesini beklemek hata olur. Ancak yine de bu konuların ele alınabiliyor olması tek bir platformda önemli.
Yugoslavya'nın dağılma sürecini hatırlıyoruz. Çok vahşice çatışmalara sahne olan ve patlamaya çok meyilli bölgede istikrarın sağlanması açısından bu tür platformların özel önemi var. Biz de Güneydoğu Avrupa bölgesinde herhalde başat oyuncularından biri olarak hem vizyonumuzu anlatmak hem de biraz bölgenin elektriğini almak için GDAÜ'yü iyi bir platform olarak görüyoruz.''
Özügergin, Kosova'nın sonuç bildirgesine nasıl yansıyacağının sorulması üzerine, şunları söyledi:
''Kosova'nın bölgede kara bir delik olarak kalmaması ya da görülmemesi lazım. Bölgenin bir parçası olduğunun tescili ve sorunun diplomatik veya hukuki yollardan çözümünün aranmasının devamı... Deklarasyonda bu yer alırsa yeterli olur, çünkü bunu ötesinde bir şeyi Sırplar kabul etmeyecektir. Sırplar bizim de takdir ettiğimiz yöntemle Kosova sorununu Avrupa ile arasında veya
Balkanlar ile arasında bir sıkıntı olmaktan çıkarmayı
tercih etti. Ne yaptı? '
Uzman görüşü' için Lahey'e gönderdi. Lahey'in önümüzdeki birkaç ay içerisinde bir
tavsiye kararı vermesi bekleniyor. Çok kritik olacak bölgede, Sırbistan'ın bunu kamuoyuna nasıl yansıtacağı belli değil. Açıkçası tam Sırbistan'ın ya da Kosova'nın dediği yönde bir karar alınacağını pek kimse sanmıyor.''
-TERÖR SALDIRILARI-
Burak Özügergin, ''
terör saldırılarının ardından
Irak'a nota verilip verilmediğinin'' sorulması üzerine, ''
Hayır. Bu şey için nota verilmedi. Çünkü notayı niye verirsin? Karşı taraftan hiçbir
işbirliği görmemişsindir veya tutumundan memnun değilsindir, 'bana bak' diye verirsin. Zaten hem kuzeyle hem
Bağdat ile çalışan bir ilişki içerisindeyiz. Dolayısıyla kalkıp da her seferinde ayrıca bir nota vermeye gerek yok'' şeklinde konuştu.
Bir gazetecinin, ''Son saldırıların ardından üçlü mekanizma çerçevesinde ne ele alınmış, ne beklemişsiniz? Bir de ABD'nin
Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, 'Türk Hükümeti ve Genelkurmayı ile isterse işbirliğimizi gözden geçirmeye hazırız' dedi. Buna bir
yanıt verdiniz mi?'' şeklindeki sorusuna karşılık da Özügergin, şöyle dedi:
''Amerikalılarla üçlü mekanizmamızda
arıza mı var, diye soruldu yoğun bir şekilde. Biz baktık yok, aynı şekilde devam ediyor işbirliği. Fakat dediğimiz şu, askeriyenin de ihtiyacına göre eğer bir eksiklik varsa bunu Amerikalılarla ele alırız. Jeffrey'in de söylediği bunun, madalyonun öbür yüzü. 'Aksayan bir taraf var diyorsanız, bakalım' herhalde... 'Şurada bir eksiklik var' dersek, yani operasyonel konular bunlar, siyasi açıdan bir sorun yok. Bunu gayet rahatlıkla söylüyorum. Şu ana kadar askeriyeden de bir şey çıkmadı.''
-''BARZANİ İLE AKRABALIĞIMIZ YOK''-
Özügergin, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri
Barzani'nin uyarılıp uyarılmadığı yönündeki soru üzerine, ''Barzani'yi uyardık, diye ortaya çıkmadık. Kim 'Barzani'ye uyarı' diye
manşet attıysa o zaman o söylesin. Ben demedim bunu. Barzani ile zaten işbirliğimiz var. Barzani ile epey bir yol alındı. Bunu da kabul etmek lazım'' şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanlığının son saldırıların ardından Avrupa veya dünya çapında girişimleri olup olmayacağı sorulan Özügergin, ''Zaten artık
Başbakan kalkıp da doğrudan taleplerimizi ülke liderlerine söyledikten sonra ilaveten yapılacak bir şey yok. Yani ne bileyim birtakım insanların iadesini istiyorduk, birtakım kaynakların kurutulmasını istiyorduk, yapılan yayınların kültürel olmadığını, bunun teröre yardım ettiğini ve kapatılması gerektiğini söylüyorduk. Bunun yerine gelmesi lazım. Yeni bir
icat gerekmiyor'' diye konuştu.
Bir gazetecinin, ''İnsanların canı yandı. Daha önce
Abdullah Gül arar, bağırır, çağırırdı. Şimdi insanlar bir suçlu arıyor. Türkiye'nin birine tepki gösterdiğini görmek istiyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' yönündeki sorusuna da Özügergin, şu yanıtı verdi:
''Barzani'ye ne zaman bağırıyorduk? 'Bir çakıl taşı vermem, kedi vermem' muhabbetleri olduğu dönemde açar bağırırsın ama adam 'terörü şiddetle kınıyorum' dedikten sonra açıp bağırmanın çok bir mantığı kalmıyor. Kime, ne zaman, ne söyleyeceğimizi iyi bilmemiz gerekiyor. Yanlış anlaşılmasın, biz Barzani'yi savunmuyoruz. Sadece nereden nereye geldiğinin dikkate alınmasının gerektiğini söylerken alınacak daha fazla mesafe var ama açıp bağırmak da o mesafeyi göz önünde bulundurmamak anlamına gelir demek için söyledim. Yoksa Barzani ile herhangi bir akrabalığımız yok. İşbirliği yapma aşamasına gelen insanlarla işbirliği yapmayı reddeden insanlar gibi konuşamazsınız.''