TBMM Uğur
Mumcu Cinayetini
Araştırma Komisyonu Başkanı
Ersönmez Yarbay,
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mumcu'nun, o dönemde laik kesimlerin duyarlılığını artırmak için planlı bir şekilde öldürüldüğünü söyledi.
Yarbay, o dönemde Mumcu olayı ile ilgili ihmali bulunan
yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, ancak savcıların bir türlü harekete geçmediğini kaydetti. Yarbay, geçmişte işlenen birçok karanlık
cinayetin aydınlatılması için Mumcu suikastının de
Ergenekon davasına dâhil edilmesinin faydalı olabileceğini söyledi.
Gazeteci yazar
Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te, arabasının altına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. 16 yıl önce işlenen ve
faili meçhul kalan suikastın aydınlatılması ve faillerinin bulunması için birçok girişimde bulunuldu.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi de suikastı araştırmak için bir
komisyon kurdu. Ancak
soruşturma çok ileri götürülemedi. Kolluk kuvvetlerinin yanısıra yargı ve Meclis araştırmaları sonuçsuz kaldı. TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu'nun başkanlığını yapan Ersönmez Yarbay, aradan geçen 16 yıllık süreye rağmen ünlü gazetecinin öldürülmesi ile ilgili suikastın neden aydınlatılamadığına ilişkin Cihan Haber Ajansı'na çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Yarbay, 1990 yılının başından itibaren Türkiye'de çok sayıda faili meçhul cinayet ve olayın işlendiğini hatırlatarak sözlerine başladı. Seçilen
hedeflerden birinin de Uğur Mumcu olduğunu belirten Yarbay, aynı yıl Turgut Özal'ın
şüpheli bir şekilde
vefat ettiğini,
Madımak ve Başbağlar'da katliamlarının yaşandığını aktardı.
LAİK KESİMLERİN DUYARLILIĞINI ARTIRMAK İÇİN YAPILDI
Yarbay, bugünlerde Ergenekon soruşturmasıyla birlikte yeniden gündeme gelen Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili iddiaların kendisinin başkanlığını yaptığı Meclis Araştırma Komisyonu'nda da konuşulduğunu, ancak o günlerde bu bilgilerin doğruluğunun teyit edilemediğini kaydetti. Komisyonda Mumcu'nun öldürülmesiyle ilgili 40'a yakın farklı senaryonun tartışıldığını, bunlardan birisinin de MKE'deki
silahların izini sürmesiyle ilgili olduğunu dile getiren Yarbay, bu konudaki kanaatini şu sözlerle ortaya koydu:
"Ama benim kanaatime göre bunun laik kesimin duyarlığını artırmak amacıyla tezgâhlandığını düşünüyorum. Türkiye'de o dönem laik kesimler, bizzat laik kuruluşlar tarafından hedef alınmış, onların duyarlılıkları, anti-laik kesime karşı mücadelelerinin keskinlikleri arttırılmak istenmiştir. Çünkü o dönemde meydana gelen olayların bağlantılı ve belli bir hizmeti amaçlandığı görülmektedir. Dolayısıyla durup dururken, bazı kesimlerin sözcüleri ortadan kaldırılıyor. Ben bunu uzun vadeli bir planın parçaları olarak gördüm." şeklinde konuştu.
DEVLET ÜZERİNE GİDEMEDİ
Eski
Milletvekili Ersönmez Yarbay, devletin Uğur Mumcu cinayetinin üzerine yererince gidilemediğini de iddia etti. Cinayetle ilgili ihmali bulunanlara yönelik dönemin
Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral ve davayı yürüten savcılara defalarca suç duyurusunda bulunduklarını, ancak bunların hiç birisinin işleme konmadığını söyledi. Komisyon olarak hazırladıkları raporu Meclis'e sunduklarını anlatan Yarbay, Meclis'in de işi geçiştirmekle yetindiğini ifade etti. Yarbay şöyle konuştu: "Toplam dört ay süren komisyon çalışması sırasında savcıya suç duyurusunda bulunduk. Ama hiçbir işlem yapılmadı. Yine benzer şekilde raporu sunduğumuz Meclis de olayı takip etmedi."
DOSYA ERGENEKON İDDİANAMESİNE DÂHİL EDİLSİN
Yarbay, Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili bugüne kadar kamuoyunu tatmin edici bir bulgunun ortaya konamadığını da söyledi. Yarbay, Türkiye'de artık karanlık olay ve ilişkilerin üzerine daha bir cesaretle gidildiğini ifade etti. Mumcu cinayetini Ergenekon savcılarının çözebileceğini dile getiren Yarbay, "Olayla ilgili bazı somut bağlantılar ortaya konursa Ergenekon savcıları olayı çözebilir. Olay ile ilgili bugüne kadar gözaltına alınan sanıkların bağlantıları iddianameye dâhil edilebilir. Çünkü sanıklar dinlenince daha sonra çıkıp bazı itiraflarda bulunuyorlar. Uğur Mumcu ile ilgili de bu tür itiraflar gelebilir." dedi.
ERGENEKON, 1990'LI YILLARDA MI ORTAYA ÇIKTI?
Yarbay, Ergenekon da dahil Türkiye'deki
yasa dışı örgütlerin çoğunun 1990'lı yıllardan sonra ortaya çıktığını kaydetti. Yarbay'a göre bunu temelind
e devletin
PKK terör örgütüne karşı yaptığı
politika değişikliği yatıyor. Buna göre
terörle mücadele edilirken, PKK'nın yöntemleriyle mücadele kararı alındı. Bu durum ise hukuk dışı yapılanmalara gidilmesine zemin hazırladı. Ergenekon terör örgütünün de bu dönemlerden itibaren ortaya çıkmaya başladığını kaydeden Yarbay şöyle konuştu:
"Bugün Ergenekon'dan yargılananların önemli bir kısmı 1990'lardan sonra ortaya çıkanlardır. Özellikle 1992, 93 ve 94 yılları çok enteresan yıllardır. Mesela
Batman Valiliği silahlı kuvvetler gibi silah alıyordu. Yine cinayetten yatan insanların güvenlik güçlerinin yanında çalıştığını görüyoruz. Yani örtülü
ödenek gibi
kayıt dışı adamlar vardı."
Yarbay, bu yöntemle o dönemde PKK'ya karşı kısa süreli bir başarı sağlansa da daha sonra bazı güvenlik güçlerinin devletin başına bela olduğunu söylerken, "Bu ortamda çeşitli yapılanmalara gidilmiştir. Her türlü yetki verilen adamlar, bir süre sonra siyaseti ve ekonomiyi yönlendirmeye başladılar. Ergenekon gibi devletin içerisinde hukuk dışı işlerde yer alanlar oldu. Sadece bu dönemde 5 bin faili meçhul var." CİHAN