TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO)
İstanbul Şubesi Başkanı
Cemal Gökçe, ''İstanbul'da
ulaşım sorununu çözmek için bir taraftan
karayolu tüp geçidi ve 3.
köprü gibi otomobil ve karayoluna dayalı çözümler üretirken, diğer taraftan İstanbul'da otomobil sahipliğine vize getirme anlayışı,
hedef saptırmadır,
yoksul oylarına göz dikmedir'' dedi.
İstanbul'da 2 milyon 441 bin 67
araç bulunduğunu,
Türkiye genelinde bin kişiye düşen araç sayısı 100 iken İstanbul'da bu oranın 160 olduğunu belirten Gökçe, İstanbul'da
taşımacılığın yüzde 91,83'ünün karayolu, yüzde 5,94'ünün raylı
sistem, yüzde 2,22'sinin de
deniz yolu ile yapıldığını vurguladı. Gökçe, ''İstanbul'un mevcut ulaşım alt yapısı ve mevcut toplu taşıma sistemleri planlı, düzenli ve etkin bir şekilde kullanılmadığı için
trafikteki sorunlar artan araç ve yolcu sayısına göre katlanarak artmakta, bu durum
kentte yaşayanların
yaşam kalitesinin giderek düşmesine neden olmaktadır'' diye konuştu.
Boğaziçi köprülerindeki trafiğin, günlük kent içi trafiğin yüzde 11'ini oluşturduğuna işaret eden Gökçe, Boğaziçi Köprüsü'nden geçen araçların yaklaşık yüzde 90'ının,
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçen araçların da yaklaşık yüzde 86'sının özel araçlardan oluştuğunu belirtti.
Gökçe, köprülerin üzerinden geçen araçların yüzde 90'ının yolcuların yaklaşık yüzde 40'ını taşıdığını vurgulayarak, ''Bu durum köprülerdeki trafik yoğunluğunun en temel nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Rakamlar, İstanbul'un yolları ve köprülerinin insanları değil, araçları taşıdığını gösteriyor'' dedi.
''116 ÇÖZÜM ÖNERİSİ''-
Cemal Gökçe, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin İstanbul'un trafik problemine çözüm getirmek amacıyla ''116 Çözüm Önerisi'' adı altında yeni
kavşak,
tünel ve yol yapımlarını başlattığını ve bu çalışma ile kentin tüm yollarının şantiyeye döndüğünü, ancak şimdi Başkan
Kadir Topbaş'ın ''İstanbul'a artık Ankara'nın müdahale etmesi gerekiyor. Ulaşım için 15 milyar dolara ihtiyacımız var'' dediğini hatırlattı.
Bu arada henüz tam güzergahı bile belli olmayan ve karayolu taşımacılığını içeren 2. Boğaz Tüp Geçişi'nin yap işlet devret modeli ile
ihale ilanının verildiğini, 3. Boğaz Köprüsü'nün de
transit geçiş için daha kuzeyde yapılacağının açıklandığını dile getiren Gökçe, şunları söyledi:
''Tüp tünelden çıkacak araçlar yine şehir trafiğine girmeyecek mi? İstanbul'da ulaşım sorununu çözmek için bir taraftan karayolu tüp geçidi ve
3. köprü gibi otomobil ve karayoluna dayalı çözümler üretirken, diğer taraftan 'İstanbul'da otomobil sahipliğine vize getirilim' anlayışı, hedef saptırmadır, yoksul oylarına göz dikmedir. Bu iki anlayış yan yana durmaz.
Başbakan, geçmişte Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı.
Çevresinde ulaştırma uzmanları var. Biz, Başbakan'ın ulaşım sorunlarının nasıl çözüleceğini bildiğini ve bu açıklamalarını da tüp tünelin yapılmasının ardından, 3.
boğaz köprüsünün yapılmasına yönelik olduğunu düşünüyoruz.''
''TÜNEL YOLLAR''
Cemal Gökçe, ''7 Tepeye 7 Tünel'' sloganıyla yapılan tünel yolları da eleştirerek, bu tünellerden çıkacak araçların da yine mevcut kent trafiğine çıkacağını, ayrıca bu ihalelerin de yasal zeminde yapılmadığını savundu.
Karayolu taşımacılığına yönelik yapılan tüm bu yatırımların İstanbul'un kaynaklarını tükettiğini iddia eden Gökçe, bu yatırımlar yapılmamış olsaydı da trafiğin bugünden daha kötü olmayacağı görüşünü aktardı.
Gökçe, ''Kent içi ulaşımda hedef araçların değil, insanların taşınması olmalıdır. Ulaşım ana planı, kent nazım ve imar planlarıyla bir bütün olarak yapılmalıdır'' dedi.
Oysa İstanbul'da yapılan kavşak, köprü ve tünel projeleri çalışmalarının
arazi kullanım planlarıyla birlikte değerlendirilmediği gibi, planlamayla da herhangi bir ilişkisinin kurulmadığını dile getiren Gökçe, şunları söyledi:
''Hazırlanan projelerin hiçbiri şehircilik ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi, trafik kaosunu da artırıcı projelerdir. İstanbul'un planlanmasında temel hedef kentli değil, yatırımcı. İstanbul yeni bir pazarlama anlayışıyla yeniden planlanıyor. Ulaşım sistemi, arazi kullanım planlarından bağımsız olamaz. Kentlerde arazi kullanımına getirilen yoğunluk ne kadar fazla ise trafik yoğunluğu da o ölçüde artar. 1/100 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı ile de su ve orman alanları başta olmak üzere kentteki tüm boş alanlarda başta konut olmak üzere yeni çekim merkezleri oluşturuluyor. Bu planlar kentin nüfusunu 24-25 milyona götürür. Kentte bulunan boş alanların tümünü yapılaşmaya açıp toplu ulaşımı da yer altına almazsanız, her geçen gün kent içi ulaşım daha çekilmez hale gelir.''
ÖNERİLER
Gökçe, ulaşım ve trafik sorununun çözümüne yönelik önerilerini ise şöyle sıraladı:''
Ulaştırma, tek elden eşgüdüm içinde yönetilmelidir. Ulaştırma yatırımları plana dayalı olarak yapılmalıdır. Yatırımlar toplu taşımaya yönelik olmalı, deniz, raylı sistem ve
otobüs taşımacılığı geliştirilmeli. Toplu taşıma sistemleri arasında aktarma ve eşgüdüm olanakları iyileştirilmelidir. Boğaziçi Köprüsü'nde ve trafiğin yoğun olduğu ana güzergahlarda sadece otobüsler için özel şerit ayrılmalı. Deniz ulaşımını artırmaya yönelik çözümler ivedilikle
uygulama geçirilmeli. İstanbul metrosu ve bağlantıları zaman kaybedilmeden tamamlanarak faaliyete geçirilmeli. Yol kapasitelerini artırıcı trafik mühendisliği önlemleri alınmalı. Minibüslerin kent içi trafiğine getirdiği olumsuz etkileri gidermeye yönelik önlemler alınmalı. Yol kenarına parklanmalar önlenmelidir.
Trafik denetimi etkinleştirilmeli, yaya ulaşım imkanı artırılmalı, İstanbul'a yeni kavşak, köprü ve yol genişletme çalışmalarından vazgeçilmeli. Buralara aktarılan kaynaklar metro yapımı için kullanılmalıdır. Kent merkezine otomobil girişi özendirilmemelidir.
Dubai kulelerinin yapılacağı açıklanan İETT'ye ait Levent'teki 46 dönümlük arazi ile karayolları arazisi satılmamalı. Bu alanlar rekreasyon alanı olarak düzenlenmelidir. İstanbul'un raylı sistemlere ihtiyacı var, yeni çekim merkezi olmaya ihtiyacı yok.''
AA