Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (
EPDK) tarafından hazırlanan raporda markera henüz kimyasal şifre anlamına gelen DNA'nın eklenmediği belirtiliyor. Markersız akaryakıt satmakla suçlanan 462
istasyonun da yanlışlıkla mühürlendiği ortaya çıktı. Hatanın anlaşılması üzerine tesisler yeniden açıldı. Savcılıklara da söz konusu tesisler hakkında
kaçakçılık işlemi yapmamaları için bilgi gönderildi.
Yıllık 8 milyar doları bulduğu tahmin edilen akaryakıt kaçakçılığını önlemek amacıyla 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren ulusal marker uygulamasına geçilmişti. EPDK tarafından
TÜBİTAK'a yaptırılan
kimyasal madde marker, 2 yıldır yasal yoldan satılan benzin ve motorin türü akaryakıtlara ekleniyor. Marker,
ürünün kaçak olmadığının ispatı sayılıyor. Katıldığı akaryakıtın içinde 1 yıl boyunca özelliğini koruyabilen marker, özel cihazlarla tespit edilebiliyor. Ancak markerın da taklidinin yapıldığına ilişkin iddialar gündeme gelmişti. Bunun üzerine markera taklidi imkansız özel bir kimyasal şifre (DNA) eklenmesi amacıyla çalışma yapıldı.
Şifrenin ilk örnek uygulaması
Petrol Ofisi ile birlikte gerçekleştirilerek başarılı sonuçlar alındı. Ancak markerın tümüne şifre eklenemedi. Çünkü bunun tamamını gerçekleştirebilecek 'DNA sentezleyici cihaz' yoktu.
EPDK'nın ekim ayında tamamladığı marker raporunda
sistem için şimdiye kadar 47,1 milyon YTL harcandığı ifade ediliyor. Raporda, sistemin güvenilirliği için mutlaka sentezleyici cihazın alınması gerektiği vurgulanıyor. Söz konusu rapora göre cihaz alımı için bir
ihaleye çıkılmış. İhaleye 145 bin ile 1 milyon 295 bin dolar arasında değişen teklifler gelmiş. Fiyat dengesizliği ve
Kamu İhale Kurumu'nun izin vermemesi sebebiyle ihalenin sonuçlandırılamadığı aktarılıyor.
Üst
Kurul'un raporunda markerın
taklit edildiği iddialarına da "Bu konuda sadece 1
şüpheli numune adli makamlara teslim edildi. Bunun dışında iddiaların tespiti yok." cevabı veriliyor. Raporun en dikkat
çekici bölümlerinden biri de markersız ya da taklit marker kullandığı iddiasıyla mühürlenen akaryakıt istasyonları ile ilgili. Kurul, ulusal marker uygulamasının başladığı 01.01.2007 tarihinden 31.07.2008 tarihine kadar yapılan denetimlerde 3 bin 179 adet markersiz ürün satan istasyon tespit etti. Bunların tümü mühürlendi. Referans cihazla yeniden yapılan ölçümlerde ise 462 adet istasyondan alınan numunenin markerlı olduğu görüldü. Hatanın anlaşılması üzerine kapatılan 462 tesis tekrar açılırken, savcılıklara da buralarla ilgili işlem yapılmaması yönünde bilgi verildi.
EPDK, inceleme raporunda projenin sağlıklı yürümesi için ulusal markera şifre eklenmesini istiyor. Raporda konuyla ilgili olarak şu tespite yer veriliyor: "DNA, markerın kopyalanamaz özellik kazandırılmasına daha da güç katacaktır.
Ulusal marker gibi önemli ve ulusal bir projenin DNA sentezleyici cihaz alınamaması sebebiyle güvensizlik ortamına sürüklenmemesi gerekir. Bu sebeple TÜBİTAK tarafından ivedi olarak DNA sentezleyici cihaz alınmalı ve DNA içeren ulusal marker uygulamasına geçilmeli."
Enerji Üst Kurulu'nun ulusal markerla ilgili yeni tamamladığı inceleme raporunda öne çıkan ayrıntılardan biri de, bazı
yabancı ülke büyükelçilerinin proje için
baskı yaptıkları iddiası. İnceleme kapsamında, marker projesinin sorumlusu olan ve bir süre önce görevinden
istifa eden Doç. Dr. Duran Karakaş'a iddialar soruldu. Raporda, şu ifadeler yer alıyor: "Ulusal marker projesinin TÜBİTAK'a verilmesinden hemen sonra üç defa yabancı ülke büyükelçilikleri, beraberlerinde Türkiye'ye ulusal marker sistemini kurmayı planlayan firmalar ile geldi. Ulusal markerı siz üretemezsiniz, beraber yapalım veya hiç uğraşmayın, biz size sağlayalım, diyerek baskı kurmaya çalıştılar. Bu toplantının tutanakları TÜBİTAK-MAM Başkanlığı'nda mevcuttur."
ZAMAN