Milliyet'e tokat gibi cevap

Son günlerde yaptığı yalan haberlerle kamuoyunda büyük itibar kaybına sebep olan Milliyet Gazetesi'ne bir darbe de Ekrem Dumanlı'dan geldi.

Milliyet'e <b>tokat gibi cevap</b>

Tuncay Güney ve Milliyet Gazetesi Önceki gün yazdığım yazı, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin'i öfkelendirmiş. Yazısında bir yandan kendini savunuyor öbür yandan da Zaman'ı eleştiriyor. Olabilir; bu meslekte bu tür tartışmalar yaşanır, ancak madem Sayın Ergin enderi nadirattan bir yazı kaleme almış kendisine yöneltilen ana soruya net cevap vermeliydi. Nedense basit bir önermeye dayanan soruma cevap verme yerine demagoji sayabileceğim bir tuhaf yol izliyor. Oysa yazımın başlığı aynen şöyleydi: 'Tuncay Güney'i kendinize referans sayıyorsanız...' Üç noktayla biten bu önermeye 'evet' ya da 'hayır' diyeceksiniz ki, diğer söylediklerinizin bir anlamı olsun. Evet, mesele budur. Tuncay Güney, Milliyet için (aslında Doğan Grubu'ndaki bütün gazeteler için) referans mı değil mi? Milliyet Yayın Yönetmeni'nin bu kadar telaşa kapılmasına gerek yok; çünkü muhatap sadece kendisi değil. Mesela söz konusu yazımda Hürriyet'e de aynı eleştiriler getirildiği halde 60 yıllık gazete bu kadar alıngan ve kırılgan bir tepki vermedi. Temel çelişki, bu sorunun cevabında yatıyor. Milliyet Ergenekon ile ilgili İstanbul Emniyeti'nde 2001 yılında ifade veren Tuncay Güney'in güvenilmez olduğunu ispatlamak için çok büyük gayretler sarf etti. Hürriyet de öyle. Bu gazeteleri okuduğunuzda Güney, karşınıza 'yalancı, sahtekâr, güvenilmez' bir insan olarak çıkıyor. Şayet Milliyet, Güney'i güvenilmez kabul ediyorsa cumartesi günü neredeyse tam sayfalık Fethullah Gülen haberini neden yaptı, nasıl bir imaj oluşturmayı amaçladı? Haber habere benzemiyor çünkü. Güya Güney'i sorgulayan polis demiş ki: 'Konu Gülen'e gelince terledi.' Şimdi bu kadarcık bir laf tam sayfa haber oluyorsa, demek ki Güney, Milliyet için çok önemli bir adam. O kadar ki terlemesi, aksırması vs. üzerine tam sayfa haber yapılabiliyor. İşte değerli meslektaşım Ergin bu noktayı uzun yazısında izah etmiyor. Mimiklerinin bile haber yapıldığı bir kişi güvenilmez ise bugüne kadar yapılan 'güvenilmez' Güney haberleri yanlıştı. Yok şayet Güney'e kulak vermek gerekiyorsa bu kişinin diğer bütün söylediklerini de gerçekmiş gibi kabul etmek gerekiyor. Sorular zincirinden pazartesi yazısında bir miktar bahsetmiştik. Ona cevap vermeyen, hiçbir şeye cevap vermiş sayılmaz. Ayrıca Tuncay Güney'i çürüterek Ergenekon'u boşluğa itmek de mümkün değildir. Devasa bir çete orada duruyor çünkü. İtiraflarına ve açıklamalarına vâkıf olanlar gayet iyi biliyor ki Tuncay Güney, Doğan Grubu ile ilgili akla hayale gelmedik iddialarda bulunuyor. Şahsen bunun bir satırına yer vermeyi düşünmem. Çünkü bu iddiaların doğruluğu ispat edilmiş değil; bu bir. İkincisi, bu tür bilgilerle kamuoyu başka bir yola sürükleniyor da olabilir. Güney'in resmettiği tablo zaman içinde netleşecek; o süreç yaşanmadan 'Tuncay Güney, Aydın Doğan hakkında diyor ki!' şeklinde haber yapmayı; ya da 'Tuncay Güney'e göre Doğan Grubu'nun falan üst düzey yöneticisi...' diye başlayan iddialara gazetemizde yer vermeyi doğru bulmuyorum. Logosunda 'Basında Güven' sloganını taşıyan bir gazeteden de benzer bir saygıyı bekliyoruz. Sayın Ergin nedense en ağır eleştiriyi de cevapsız bırakmış. Gazetenin üst kısmında Tuncay Güney'in terlemesi, altta da Mesut Yılmaz'ın ağzından Cumhuriyet'in haberi yer alıyordu. Oysa haber Cumhuriyet'te yayınlandıktan sonra Yılmaz tarafından yalanlanmıştı. Milliyet gün içinde tekzip edilmiş bir haberi niçin veriyordu? Bu soruya da kayıtsız kalıyor Ergin. O zaman da şöyle bir şüphe çıkıyor ortaya: 'Milliyet Gazetesi'nde Fethullah Gülen takıntısı var galiba. Yalan, yanlış demeden ne bulsalar atlıyorlar üstüne.' Bu imaj Milliyet'in üzerine yapışıyor. Bunu söyleyince patronuna şikâyet etmiş mi oluyoruz? Ayrıca belirtmek gerekir ki, bazı Alevi örgütlerinin Ankara'da düzenlenen 'Alevi mitingi'ne dair provokasyon endişesini manşet yapmak 'yalan haber'e örnek olarak gösterilemez. Ama Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Swoboda'nın söylemediği bir sözü sol yan manşetten vermek ve bir gün sonra (27 Kasım'da) sağ yan manşetten tekzip edilmek yalan haber sayılır. Dünyanın her köşesinde bu böyledir. Daha bu haberin mürekkebi kurumadan Milliyet'in yalan haber demagojisine girmesi ancak öfkeyle izah edilebilir. Sözün özü şudur: Gazetecilik yaparken birbirimize saygılı olacağız, takıntılarımızdan arınacağız... Bunu yapmak çok da zor olmasa gerek... EKREM DUMANLI-ZAMAN
<< Önceki Haber Milliyet'e tokat gibi cevap Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER