Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in talimatı ile Milli Kütüphane'de 10 yıldır saklanan ve çürümeye terk edilmiş eserler açığa çıkarılacak. Çelik’in 'Milli Kütüphane, milli kültürün kalesidir, milletin hafızasıdır. Milli kütüphaneler sadece birer kütüphane değildir, stratejik kurumlardır.' düşüncesinden hareketle kitaplar için özel bir çalışma ekibi oluşturuldu. Milli Kütüphane ile ilgili çok fazla şikâyet geldiğini belirten Çelik, "Milli Kütüphane'ye el atmayı bir borç bildim. Büyük bir kararlılıkla el attım. Sonuç Milli Kütüphane ile ilgili şikâyetlerin ne kadar doğru olduğunu, bizim orada yaptığımız kadro değişikliğinin ne kadar gerekli olduğunu açık ve net bir biçimde göstermektedir." dedi.
DEPOLARDA 1, 5 MİLYONA YAKIN KİTAP VAR
Milli Kütüphane’nin sisteminde depolarda 1 milyon 355 bin kitap olduğu görülüyor. Okuyucunun ulaşabildiği kitap sayısı ise yaklaşık 700 bin. Dolayısıyla kütüphanenin hazinesinin yarısından fazlası kayıt altında değil. Bir anlamda bu kitaplar okuyucu için yok hükmünde. Bakan Çelik bu durumu düzeltmek için Milli Kütüphane’de yeni bir ekibi göreve getirdi. 'Büyük Onarım' adı verilen proje için kolları sıvayan Milli Kütüphane çalışanları, ilk iş olarak sağlıklı işleyen bir patoloji, restorasyon bölümü oluşturmak ve yanlış giden her şeyi yoluna koymak için çalışmalara başladı. Fiziki alan, yetersiz koşullara dair sorunları çözmek, mevcut depoları ıslah etmek için başlatılan proje, ihale aşamasına getirildi. Çağdaş kütüphaneciliğin tüm gereklerini uygulamayı hedefleyen proje ile kütüphane iklimlemesi bulunmayan depolar için de gereken yapılacak.
KİTAPLAR İÇİN 3 KOMİSYON KURULDU
Kütüphanedeki çalışmaya konu olan bölümler dört depo ve Atatürk Belgeliği'nden oluşuyor. Depolardan ikisi uzun süre hiç açılmamış, bir depo her ne kadar kapısı açıksa da kapalı nitelenebilecek bir durumda. Kapı, yalnızca kitapların istiflenmesi için açılmış ve kütüphanecilik çalışması yapılmamış.
Gerekli çalışmaların yapılabilmesi için üç komisyon kuruldu. İki komisyon kitapların sınıflandırmasını yaparken, diğer komisyon tamamen farklı bir uzmanlık ve çalışma isteyen el yazmalarıyla ilgilenip, künyelerini çıkaracak. Sınıflandırmaları tamamlanan, künyeleri oluşturulan eserler kataloglanarak sisteme yerleştirecek.
Atatürk Belgeliği bölümünün temel görevi dünyada Atatürk ile ilgili ne kadar bilimsel çalışma varsa, bu çalışmaları takip ederek ve evrakları derleyerek burada arşivlemek ve araştırmacıların hizmetine sunmak. Ancak bugüne dek bu tam anlamıyla gerçekleştirilememiş. Bölüme girildiğinde özensiz bir şekilde istiflenmiş Tarık Buğra, Nurullah Ataç, Reşat Nuri Güntekin, Uğur Mumcu gibi siyasi ve kültürel tarih için çok önemli isimlere ait dokümanları kötü koşullarda görmek mümkün. Arşivlenen diğer bilgilere ise bölümün bulunduğu yer ve dosyalama sistemi nedeniyle okuyucular ve araştırmacılar doğrudan ulaşamıyor.
Başlatılan çalışma ile Atatürk Belgeliği araştırmacıların, okuyucunun kolay ve sağlıklı çalışılacağı, rahat ulaşacağı bir mekâna dönüştürülecek. Atatürk’e ait kitapların, fotoğrafların yer aldığı bir sergi alanı ve döneme ait diplomatik pasaportların, nişanların, madalyaların da yer alacağı Atatürk Belgeliği’nin yeni salonunun 2014’ün ilk aylarında tamamlanması planlanıyor.
KİTAP DEPOLARININ HALİ PERİŞAN
Depoları gözden geçiren kütüphane çalışanları, 1985 yılında hibe edilen ve kayıtlara alınan, ancak balyalarının iplerinin bile açılmadığı, konu başlığıyla ilgisi olmayan depoların arka bölümlerinde kutularla terk edilmiş kitaplar, hatta bir köşeye atılmış el yazmalarıyla karşılaştı.
Depo olarak adlandırılan bir diğer bölümde ise 1912 yılında İstanbul’da bir kültür derneği olarak kurulan ve Cumhuriyet dönemine dair önemli anlarda rol oynayan Türk Ocağı’na ait koleksiyon yer alıyor. Yaklaşık 40 bin kitaptan ve yüzlerce Osmanlıca eserden oluşan koleksiyon 1976’da Milli Kütüphane'ye devredilmiş. Yapılan bu son incelemede devredildiği günden bu yana koleksiyonla ilgili hiçbir işlem yapılmadığı belirlendi. Türk Ocağı koleksiyonu arasında tablolar ortaya çıktı. Ortaya çıkarılan kitaplardan bazılarının kurtarılamayacak kadar yıprandığı gözlendi.
MUSTAFA TEVFİK GERÇEK KOLEKSİYONU
Bağışlandığı günden bu yana hiçbir işlem görmeyen bir diğer özel koleksiyon da TBMM'nin kuruluşundan itibaren görev yapan, Diyanet İşleri ve Vakıflar Vekilliğinin yanı sıra Meclis’te 1920'den ölüm tarihine kadar, 30 yıl boyunca Bursa milletvekilliği yapmış din ve siyaset adamı Mustafa Tevfik Gerçeker’e ait. Gerçeker’in torunları tarafından Milli Kütüphane'ye bağışlanan kitap ve dokümanlar getirilen sandukalarda olduğu gibi bırakılmış.
Depolarda aralarında 400-450 yıllık olanların da yer aldığı toplam 20 yazma eserden oluşan 10 cilt el yazması, şu ana kadar hiçbir nüshası bulunmayan Osmanlıca gazete ve dergiler de bulundu. 1922 yılına ışık tutan bireysel günlüklere ve ilk Meclis'in gizli tutanaklarının bir bölümüne de ulaşıldı.
Yapılan ilk incelemelerde eserlerin bir bölümünün vatandaşlar tarafından bağışlandığı, bir bölümünün ise Milli Kütüphane tarafından satın alınarak temin edildiği belirlendi.
ÇELİK: MİLLİ KÜTÜPHANE'Yİ HİÇ İYİ DURUMDA GÖRMEDİM
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda üyelerin sorularını cevaplayan Bakan Çelik, iyi bir durumda görmediği Milli Kütüphane'ye büyük bir kararlılıkla el attığını belirterek, "Milli Kütüphane ile ilgili fevkalade, çok fazla şikâyet geliyordu. Milli Kütüphane'ye el atmayı bir borç bildim. Açık bir şekilde ifade etmek isterim, Milli Kütüphane'yi hiç iyi durumda görmedim. Buna büyük bir kararlılıkla el attım, sadece şu bilgiyi vermek isterim, yaklaşık olarak biri 8 yıl, diğer ikisi 10 yıl boyunca açılmamış üç ayrı depo son bir ay içinde bulunmuştur. Bu depoların birinde 60 bin, diğerinde 250 bin, üçüncü depoda ise 36 bin kitap işlem görmemiş haldeydi. Depoların açılmasıyla bu eserlerin Milli Kütüphane koleksiyonuna kazandırılma çalışmaları başlamıştır. Bu örnek bile Milli Kütüphane ile ilgili şikâyetlerin ne kadar doğru olduğunu, bizim orada yaptığımız kadro değişikliğinin ne kadar gerekli olduğunu açık ve net bir biçimde göstermektedir. Bu depolarda 1960, 1966 ve 1976 yıllarında bağışlanan özel koleksiyonlar, millet adına devlete emanet edilmiş özel koleksiyonlar hiçbir işlem görmeden çürümeye terk edilmiştir." açıklamasını yaptı.