MİT yöneticilerinin, Öcalan'ın kanlı eylem talimatlarını Kandil'e ulaştırdığı tespiti üzerine savcılık hareket geçti. MİT yöneticileri, 7 şubat 2012’de ifadeye çağrıldı.
Tarihe ‘7 Şubat MİT krizi’ olarak geçen olaylar zinciri, dönemin Başbakan’ı Tayyip Erdoğan’ın terör örgütü KCK’ya yönelik operasyonların kararlılıkla sürdürülmesini istemesiyle başladı. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, PKK’nın çatı yapılanması KCK’ya yönelik 10 Mart 2011’de soruşturma açtı. 13 Ocak 2012 tarihinde, örgütün ‘Önderlik Komitesi’ne yönelik operasyonunda 21 kişi gözaltına alındı. BDP Diyarbakır İl Başkanlığı’ndaki aramalarda; MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner, Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ve terör örgütü yöneticileri arasında yapılan ve Oslo görüşmelerini tamamlayıcı nitelikteki toplantılara ait 12 adet ses kaydı bulundu. Ayrıca Öcalan’ın KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’na 6’sı el yazısı olmak üzere gönderdiği 19 doküman ele geçirildi. Bunlar arasında en dikkat çekici olanı Öcalan tarafından yazılan 6 Temmuz 2011 tarihli 6 sayfalık bir mektuptu. Öcalan ile görüşen avukatların not almaları bile yasaktı. Soruşturma dosyasındaki iddiaya göre, MİT heyeti kanlı eylem talimatları bulunan mektubu Kandil’deki örgüt yöneticilerine bizzat teslim etmişti.
KURYE İDDİASI...
Soruşturma dosyasına giren bilgilere göre; MİT Heyeti KCK'nın sözde yürütme konseyinin 1 Temmuz 2011 tarihli mektubunu Öcalan'a getirdi. Öcalan'ın 6 Temmuz'da yazdığı mektubu ise Kandil'e ulaştırdı. Mektupta 'PKK'ya saldırı emri', 'Halk savaşına başlayın', 'Demokratik Çözüm Sürecine inanmayın', 'Askere en sert cevap', 'Siyasetçileri kaçırın' şeklinde eylem talimatları yer alıyordu.
Savcılık fezlekesine yansıyan bilgilere göre, KCK soruşturma dosyasına giren belgelerde MİT'in, istihbarat görevinin dışına çıkarak 'vatana ihanet' noktasında faaliyet gösterdiği iddia ediliyordu. Öcalan'ın farklı zamanlarda MİT heyeti aracılığıyla Kandil'e gönderdiği mektuplarda "PKK'nın ölüm kalım süreci yaşadığı ve askeri operasyonlara en sert şekilde karşılık vermesi gerektiği" ifade ediliyordu. Eylem planları örgüte taşınıyor ancak güvenlik birimleri uyarılmıyordu.
MEKTUP SONRASI 13 ŞEHİT
Savcılık fezlekesine göre; 10 Temmuz’da Kandil'e teslim edilen Öcalan’ın mektubu sonrasında, terör örgütü, talimatlar doğrultusunda harekete geçti. Bir süredir tek taraflı eylemsizlik ilan eden PKK, Lice'de 2'si asker 3 kişi kaçırmıştı. Silvan'daki tim, kaçırılan askerleri bulmak için 4 gündür arazideydi. 2 gündür uykusuzdu. Terör örgütü, 14 Temmuz 2011'de günü yani mektubun Kandil'e iletilmesinden 4 gün sonra Silvan’da 13 askerimizi şehit etti. Yine mektuptaki talimat gereği örgüt bölgede Demokratik Özerklik ilan etti. Soruşturma dosyasındaki bilgilere göre MİT heyeti Öcalan'ın diğer mektuplarını da İmralı’dan alıp Kandil ve Avrupa yöneticilerine taşıdı. Adeta kuryelik yaptı.
ÖCALAN’A VAATLER...
Hazırlanan fezlekede, MİT’in, PKK’nın sevk ve idare edilmesine göz yumduğu, suça iştirak ettiği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasal sistemine rağmen ülke topraklarının bir bölümünün yönetiminin KCK’ya bırakılması konusunda örgüte yardım ettiği ifadelerine yer verildi.
Savcılar çözüm süreci kapsamında yapılan görüşmeleri makul karşılarken başka bir durum çıkmıştı karşılarına. Öcalan’la yapılan görüşmelerde, yerine getirilemeyecek vaatlerde bulunulduğu, istenenler olmayınca hükümetin sorumlu gösterildiği ve örgüte hedef yapıldığı iddia ediliyordu. MİT’e çalıştığı tespit edilen KCK şüphelilerinin örgütten aldıkları birçok bilgiyi ve eylem talimatlarını üstlerine bilgi olarak verdiği halde eylemlerin önlenmesi için hiçbir çaba gösterilmemesi de dikkat çekici bulunmuştu.
MİT TALİMATLARI TAŞIDI 136 KİŞİ ŞEHİT OLDU ÖCALAN,
6 Temmuz 2011 tarihli mektubunda “Halk savaşı başlatın” talimatı vermişti. Emniyet birimleri mİT'in Kandil’e ulaştırdığı bu mektupla birlikte başlayan kayıpları şöyle raporlaştırdı: “136 asker, polis ve vatandaşımız şehit düştü, 11 yerde PKK bombalı saldırı düzenledi, 35 kez askeri aracımıza mayınlı saldırıda bulunuldu. 22 kez yol kesildi, PKK'nın düzenlediği saldırılardan 300’den fazla vatandaş ve güvenlik gücü ağır yaralandı.”
TSK'NIN OPERASYON YAPMASINI ENGELLERİZ
Görüşmeler sırasında alınan ses kayıtlarında MİT müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'in şok ifadelerine rastlandı. Güneş, mektup trafiğinin hukuksuz olduğunu itiraf ediyordu. Bu sebeple bu mektuplardan sonuç alınmasının önemli olduğunu söylüyordu.
Güneş'in "Örgütün metropolleri patlayıcı maddelerle doldurduğunu biliyoruz" ifadeleri dikkat çekti. Ayrıca MİT’in Genelkurmay’ı operasyon yapmama yönünde ikna edebileceği belirtiliyordu. Savcılık fezlekesinde TSK’ya yönelik saldırıların önlenmemesine vurgu yapıldı.
HABURU HEYET İSTEDİ
Sosruşturna dosyasında MİT Heyeti'nin, bir taraftan hükümet adına müzakereleri sürdürürken öte yandan da hükümeti zor durumda bırakacak provokasyonların ortaya çıkmasını sağladığı iddia edildi. Gizli Tanık Bahar bu durumu şöyle anlatıyor: “Habur olayını organize edenlerle Öcalan’la görüşenler aynı kişilerdir ve Habur Hükümete karşı bir operasyon gibi planlanmıştır.” Habur'da teröristler Türkiye topraklarına güvenlik birimlerinin kontrolünde adeta festival havasında girmiş ve serbest bırakılmıştı. Bu görüntüler kamuoyunda çok tartışılmıştı.
BUNLAR MI SÖZ VERİLDİ
Demokratik özerklik sistemine geçilmesi
Kürt kimliğinin anayasada yer alması
Anadilde eğitimin kabul edilmesi
Toplumsal barışın sağlanması için af uygulaması
Öcalan’ın tahliyesi
Köy koruculuğunun kaldırılması
Operasyonların durdurulması KCK’lıların serbest bırakılması
Karşılıklı eylemsizliğin ilan edilmesi
Anayasanın yapılması çalışması sürerken gerillanın üslerine çekilmesi
Yeni anayasa ile gerillanın dönüşü ve öz savunmanın gündemleştirilmesi
BÜLENT CEYHAN / MİLLET GAZETESİ