Ergenekoncular sağa sola gönderdikleri mesajlarda
"içeride olduğumuzdan fazlası dışarıda var" diyerek tehditler savuruyorlardı. Bu tehditlerin boş olmadığı Pazar akşamı saat 10 sularında ortaya çıktı. İlk belirlemelere göre 14 can yitti, yüzlerce kişi yaralandı. Demek gerçekten hala hapiste olanlarından çok daha fazlası, sokaklarda dolanıyor.
Karanlıklar canavarının aldığı darbeler canını yakmaya başlayınca, sağa sola saldıracağı tahmin ediliyordu.
Asıl beklenmeyen bu kadar ivedi ve kanlı bir eyleme kalkışmış olması.
Şimdi her zamanki gibi yine
maskelerinden biriyle çıkacak ortaya.
Ya bölücü maskesini takacak kanlı yüzüne, ya dinci, ya milliyetçi ya da solcu oluverecek.
Ve yeni mesajlar yollayacak sağa sola.
Kendisinin kökünü kurutmaya çalışanlara
"durmazsanız çok daha kötüsünü yaparım" diyecek.
Olup biteni izleyenlere ise
"Ükede terör aldı başını gidiyor. Demokrasi yüzünden teröre karşı gereken mücadele verilemiyor. Önce güvenlik sonra demokrasi, önce güvenlik sonra ekonomi vs." dedirtecek.
Ve bunu dedirtmek için kendisine çalışan ağızları, kalemleri, ekranları, sayfaları kullanacak.
Hani şu
"dağ fare doğurdu" diye çıkıp bağıranları.
İddianamedeki iğrenç ilişkilerin değil,
'Güngören'deki kanlı eylemin konuşulması' talimatını verecek.
Ve kimbilir daha kimlere, ne mesajlar gönderecek,
'Menderes Caddesi'ndeki
hain eylemiyle, bizim bilip, anlayamayacağımız?
Ama bilip anladığımız birşeyler var.
Ve onların da anlaması gereken şeyler.
Türkiye artık demokrasi mücadelesinden vaz geçmez, geçmeyecek.
Bu millet, bu mücadeleye başına gelmesi muhtemelleri kabullenerek başladı.
Bu ülkeyi azıcık seven hiç kimse yıllar yılı tükettiği onca cana rağmen doymak bilmez
"karanlıklar canavarına" karşı, artık zaafiyet göstermeyecek.
"Yeter" demenin bir cesaret değil, geri dönüşü olmayan bir zaruret olduğu herkesin malumu.
Güngören'de patlayan bombalar, bu millete ne kadar acı çektirdiyse, bu millet de onları patlatanlara bu acının bin mislini çektirecek.
Canavarın sonunu, onu son hücresine kadar çözüp
deşifre ederek getirecek.