Çukurca'da 7 askeri şehit eden
mayının TSK tarafından döşendiğinin ortaya çıkması,
intihar veya
kaza kurşunu gibi farklı sebeplerle askerde öldüğü belirtilen Mehmetçiklerin
ailelerini harekete geçirdi. Çocuklarının intihar ettiğine inanmayan aileler, mücadelelerini sistemli hale getirmek için
dernek kurmaya hazırlanıyor.
-Her anne-
baba gibi onlar da
kına yakarak, davullu-zurnalı merasimle çocuklarını gönderdi askere. Vatani görevlerini bitirmelerini dört gözle beklediler. Vuslat günü iple çekilirken önce acı haber geldi, ardından cansız bedenleri.. Üstelik 'oğlunuz şehit' değil 'intihar etti ya da kaza kurşunuyla öldü' deniliyordu. Bu sözler bir kez daha yıktı aileleri. Çocuklarının 'intihar' ettiğine inanmayan ailelerin, mayın skandalıyla şüpheleri iyice artmış. TSK'nın '7 asker
Kuzey Irak'tan sızan teröristlerin döşediği mayınların patlaması sonucu şehit düştü' açıklamasının doğru çıkmaması arayışlarını hızlandırmış. Aileler, mücadelelerini sistemli hale getirmek için dernek ya da
vakıf kurmayı planlıyor.
Volkan Kamalak, Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinde askerlik vazifesini yapıyordu. Kötü haber 4
Eylül 2009'da geldi: "Oğlunuz intihar etti." Kamalak'ın ailesi bu iddiaya hiç ihtimal vermiyor. Baba
Hayri Kamalak, "Benim gibi birçok aile intihar iddiasının araştırılması için İnsan Hakları Derneği ve benzeri yerlere müracaat etti. Bu ailelerin yanında olmaya, acılarını paylaşmaya çalışıyorum. Birlikte hareket edilmesi için altyapı oluşturmaya gayret ediyorum. İntihar ettiği söylenen askerler için dernek kurmak istiyorum." diyor.
Konya'daki bölüğünde silahıyla canına kıydığı belirtilen P.Çvş. Mesut
Yücel'in babası Bekir Yücel (55), oğlunun cenazesini kaldırmadan
Adana Cumhuriyet Savcılığı'na başvurmuş. Bir saat önce
telefonla konuştuğu oğlu Mesut'un intihar etme ihtimalinin sıfır olduğunu belirtiyor. Acılı baba, "Bir insanın intihar etmesi için ailevi, iş, geçim, sevgili veya
psikolojik bir sorunu olur. Ama benim çocuğumun böyle bir sorunu yoktu. Ayrıca G3
piyade tüfeğiyle intihar mantığıma yatmıyor. Ben cumhuriyet savcılığına başvurdum. Otopsi raporunu aldım. Olay yeri, balistik inceleme belgeleri daha gelmedi. Oğlum için bundan sonra da her türlü hukuki mücadeleyi vereceğim. Biz kınalı kuzularımızı, paket olup gelsinler diye göndermiyoruz. Biz yandık başkalarının canı yanmasın." şeklinde konuşuyor.
30 Eylül 2009'da Şırnak'ta 'kaza kurşunuyla' hayatını kaybettiği açıklanan
Uzman Çavuş Ahmet Solgun'un (24) babası İdris Solgun (54), oğlunun evlilik hazırlığı yaptığını vurguluyor. Solgun, "Olayın olduğu gün
nöbetçi subaymış. İddiaya göre silahtan çekinen askerlere beylik tabancasını kafasına tutup eğitim verirken, kaza olmuş. Oğlum akıllı ve inançlı bir insandır. Komando eğitimi almış, asla böyle bir şey yapabileceğine inanmıyorum. Kargalar buna güler. Biz bunun hesabını kime soracağız? Eğer bir kazaysa niçin bütün emeklilik hakları ve
şehitlik payesi verilmiyor?" ifadelerini kullanıyor. Şırnak'ta intihar ettiği bildirilen 10 aylık asker Sedat Horoz'un (21) babası Zemçi Horoz (55) da intihar iddiasına inanmıyor. Gözü
yaşlı baba, 5 saat önce oğluyla
telefon görüşmesi yaptığını belirterek, "Oğlum intihar süsü verilerek paketlenip geri gönderildi. Bu onur kırıcı." diyor.
Konya'da vatani görevini yaparken bir yıl önce intihar ettiği söylenen Recep
Onur Altunbaş'ın annesi Fikriye Altunbaş, duygularını şöyle dile getiriyor: "Her gün kendisiyle konuşuyordum. Oğlum asla intihar etmez. Birliğinden 'sevgilisi var,
yoksul' dediler. Bunları kabul etmiyorum.
Askerî savcılığa
dava açtık 'intihar' denildi. Her gün her dakika oğlumla yaşıyorum. Oğlum askerden gelecek diye halen yolunu bekliyorum. Şehit olsaydı, 'Allah'ın rahmetine kavuştu' derdim. Çocuğum intihar etmedi. Parasız değildi. Olay aydınlığa çıksın ki içim rahat etsin."
ZAMAN