'
Merkez medya' olarak adlandırılan kesimin bütün
darbelerde ne kadar etkili olduğu çok önemli isimlerin ağzından net bir şekilde ortaya konuluyor. Mehmet Ali
Birand'ın 'Genlerimizde darbecilik vardı' açıklamasının ardından
Yağmur Atsız'ın yaptığı 'özeleştiri' kamuoyunda büyük yankı buldu.
Kapatılan
Nokta Dergisi'nin eski Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş'ün yeni çıkan kitabı 'Büyük
Medyada
Ergenekon Haberciliği' sebep olduğu olaylar bağlamında çok konuşulacağa benziyor. Alper Görmüş'ün kitabının yayımlanmasının ardından yaptığı basın toplantısında;
Ertuğrul Özkök, Mehmet Yakup Yılmaz ve
İsmet Berkan'ın isimlerini vererek, darbe günlüklerine yönelik yaptıkları 'sahte', 'düzmece' gibi yorumları hatırlatmıştı. Twitter'da yorum yapan İsmet Berkan, "Aslında Alper Görmüş haklı, şimdi döndüm baktım 31
Mart 2007'de çıkan yazıma, mantık yürütme işini abartmışım..." ifadelerini kullanmıştı. Ardından
Mehmet Ali Birand ve Yağmuz Atsız 'özeleştiri' yaptı. Konuyu köşelerinde ele alan isimler, Türk medyasının darbelere nasıl çanak tuttuğunu anlattı. M. Ali Birand, kendisinin de içinde olduğu 'merkez medya'nın darbeleri
teşvik ettiğini yazdı. Bir gün sonraki yazısında Atsız da Birand'ı destekledi.
Söz konusu '
itiraflar' Türk medyası açısından son derece önemli bulunuyor. Açıklamaları 'samimi' bulan da var, '
timsah gözyaşları' olarak değerlendiren de.
Gazeteci ve tarihçi
Avni Özgürel, şunları söylüyor: "Sayın Birand'ın tecrübesindeki bir gazetecinin neyle karşı karşıya olduğunu bilmediğini, anlayamadığını düşünmek, bizzat kendi aklına ve izanına hakarettir. Özellikle 28
Şubat sürecinde Türk basınının tavrı bilinçli ve kasıtlı biçimde, darbeye iştirak etmek amacı taşır. Medya, darbe sonucu oluşacak siyasi tablodan pay almayı amaçlamaktadır. 1960'tan itibaren darbeleri görmüş, darbe teşebbüslerine
tanık olmuş, hepsiyle ilgili sürecin nasıl işlediğini, mekanizmanın nasıl çalıştığını bilen insanlardan bahsediyoruz. O yüzden bu isimlerin yaptığı itiraflara, 'günah çıkartmak' denemez!"
Radikal yazarı Oral Çalışlar ise her şeye rağmen, pişmanlıkların bir anlamı olduğu kanaatinde. Yanlışlarını itiraf eden insanların samimiyetlerinin sorgulanamayacağını söyleyen Çalışlar, "Her şeye rağmen, Türk basınının darbeyle ve darbecilerle olan ilişkisi çok parlak değil. Çok yüz kızartıcı bir geçmişi var." diyor.
YENİ SİYASETÇİ, YENİ MEDYA
Bir başka isim
Etyen Mahçupyan ise itirafların kendisini şaşırtmadığını anlatıyor. Mahçupyan, "Bize 'Kimler böyle bir itirafta bulunur?' diye sorsalar, bu isimleri sayardık. Onların namuslu bir çizgide yürüdüklerini düşünüyorum. Şimdi konuşmakta fayda var. Çünkü sonradan, konuşmayanlar açığa çıkacak, deşifre olacak. Önümüzdeki dönemde normlarımız daha özgürlükçü, adaletçi bir noktaya doğru gidecek. O zaman da tarihle hesaplaşma ortaya çıkacak. Hesaplaşmanın başında İttihatçılık gelecek. Muhtemelen, medyada yeni bir yapılanma olacak ve şöyle bir ayrım ortaya çıkacak: hâlâ medyada kalanlar, kalamayanlar. Yeni anayasa da geliyor. Bundan sonra
Türkiye, yeni bir zihni atmosfere gelmiş olacak. Bu yeni bir siyasetçi,
işadamı, gazeteci demek..." şeklinde konuşuyor.
Rotahaber
internet sitesi Genel Yayın Yönetmeni
Ünal Tanık ise itirafları samimi buluyor. Türk medyasındaki özür ve itiraf sürecinin devamının geleceğine inanan Tanık, bunun gerekçesini ise şöyle açıklıyor: "Bazıları, ortam bunu gerektirdiği için ve ortamda ayakta kalabilmek için özür dileyecek. 2007'deki genel seçimlerde bir coşku vardı. Bugün belki o coşku yok; ama o seçimden daha yoğun katılımlar var.
12 Haziran seçimlerinde
AK Parti en kötü ihtimalle mevcudu muhafaza ederek sandıktan çıkacak. Bunu gördükleri için de önümüzdeki dönemin yatırımını yapanlar var. Bazı isimlerin bu nedenle özürlerine tanık olabiliriz!"