Geçtiğimiz günlerde
Türkiye’de sessiz sedasız önemli bir
operasyon gerçekleştirildi.
Amerikan istihbarat kaynakları tarafından Türk polisine yapılan ihbar sonucu
Gaziantep-Kilis yolu üzerinde bir
dolmuş içerisinde
seyahat eden Afgan
aile gözaltına alındı. Aile reisi
Abdurrahman Yar
Muhammed terör örgütü
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide’nin lideri
Usame bin Ladin’in şoförlüğünü yaptığı ve yakın adamlarından olduğu gerekçesiyle bir hafta boyunca sorgulandı. Sorgusunda suçlamaları kabul etmeyen zanlı
Pakistan’da Bajur bölgesindeki bir medresede öğretmen olarak görev yaptığını anlattı. Bu bilginin üzerinden daha bir hafta geçmemişti ki Bajur sınır bölgesindeki Cingay (Chenagai) köyünde bulunan medreseye
Amerikan güçleri desteğindeki Pakistan
Ordusu
füze yağdırdı. Türkiye’deki
sorgulamada edinilen bilgiyle yapılan bu saldırıda çoğu çocuk 83 kişi öldü.
Türkiye’ye iltica eden Abdurrahman Yar Muhammed’in hikayesi burada bitmiyor.
Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül başkanlığında toplanan ve
terörle mücadelede ABD ile ortak çalışmaların konuşulduğu Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nun ardından Abdurrahman’a
sınırdışı prosedürü uygulandı. Abdurrahman’ın
avukatı
Orman Karahan müvekkilinin 4 çocuğu ve eşiyle birlikte Amerikan istihbarat teşkilatı CIA’ya teslim edildiğini ileri sürüyor. Karahan resmî makamlara başvuruda bulunmasına rağmen Abdurrahman’ın nerede olduğuna dair bilgi alamamış. Kendisine verilen tek
cevap Abdurrahman’ın artık Türkiye topraklarında olmadığıymış.
Karzai hükümeti tarafından örgüte
destek verdiği için hakkında verilmiş idam kararı bulunan Abdurrahman Yar Muhammed’in ailesinin yasalara aykırı olarak başka bir
ülkeye teslim edildiğini belirten Karahan, ‘Bu aile faili meçhule
kurban gitmiştir’ diyor.
Afganistanlı Abdurrahman Yar Muhammed,
Taliban’ı destekleyen bir aşiretin üyesi. Karzai yönetimi aşiret üyelerini El Kaide’yi desteklediği gerekçesiyle cezalandırınca akrabaları gibi ülkeyi terk etmiş. Kardeşi öldürülen, amcası kurşuna dizilen ve hakkında idam kararı çıkarılan Abdurrahman, Pakistan’ın kuzey
batı sınır bölgesinde Afgan
mültecilerin barındığı ve aşiretler tarafından yönetilen bölgeye sığınmış. Bundan sonra da Bajur’un merkezindeki Har kentinin Cingay köyündeki medresede göreve başlamış. Bölgede birkaç yıl kalan Abdurrahman, Afgan hükümetinin aileden bazı üyeleri Pakistan’dan kaçırması üzerine Türk asıllı eşi ile
İran üzerinden Türkiye’ye gelmiş.
Abdurrahman Türkiye’de huzur ve özgürlüğü ararken CIA’nın peşini bırakmayacağını tahmin edememiş. Afgan hükümetinin verdiği bilgiler doğrultusunda ailenin yerini tespit eden Amerikan istihbaratı 16
Ekim 2006’da Türk polisine ihbarda bulundu. Dolmuşta seyahat ettiği belirlenen Abdurrahman, İran asıllı Muhammed Rıza adına düzenlenmiş saht
e pasaport nedeniyle Türk asıllı eşi ve çocuklarıyla birlikte gözaltına alındı. Gaziantep
Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Müdürlüğü’nde ifadesi alındı. Bu sırada Türkiye’ye iltica başvurusunu avukatı aracılığıyla
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği
Ankara Bürosuna ulaştırdı. Gaziantep’te iki gün süren sorgulamalara Amerikalı istihbarat elemanlarının yanı sıra
İstanbul’daki El Kaide davasında
terör örgütünün yöneticileri olmakla suçlanan sanıkların avukatlığını yapan Osman Karahan da katıldı.
SORGUDA SÖYLEDİĞİ MEDRESE VURULDU
İltica başvurusunu
İngilizce yazan ve İngilizceye hâkim olduğu gözlenen Abdurrahman’a bu dili nerede öğrendiği soruldu. Abdurrahman, bilgisayar programcılığı yaptığını ve Pakistan’da bir medresede bilgisayar ve İngilizce dersleri verdiğini söyledi. Sorgulama sonrasında serbest bırakılan Abdurrahman, 20 Ekim’de yeniden gözaltına alınarak
Yozgat Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Mülteciler Misafirhanesine yerleştirilen Abdurrahman’ın kapısında 24 saat
nöbet bekleyen polisler görevlendirildi. Bu arada BM Ankara Ofisi iltica başvurusunu görüşmek için 31 Ekim tarihini belirledi. MİT görevlilerinin de katıldığı sorgulamalarda ifadesi alınan Abdurrahman, örgüt ile bağlantısının olmadığı ve suçsuz olduğu yönünde ifade verdi. Ancak
Ramazan Bayramı süresince iltica başvurusu görüşülerek reddedildi.
İnsan Hukukunu Koruma Derneği Başkanı (İHADER) Avukat Osman Karahan, BM’nin Türkiye’ye iltica başvurusunu görüşmeden ailenin Türk yetkililerce teslim edildiğini iddia ediyor. Müvekkilinin BM tarafından mülakatı yapılmadan, gönderilecek bir ülke belirlenmeden 26 Ekim’de sınırdışı edilmesinin yasalara aykırı olduğunu söyleyen Karahan, uluslararası anlaşmalara göre Abdurrahman’ın idam cezası uygulayan bir ülkeye teslim edilmemesi gerektiğini hatırlatıyor. Türkiye’nin iltica başvurusunu reddetmesinin
doğal olduğunu dile getiren Karahan, ancak ailenin hayati tehdit nedeniyle BM tarafından güvenli üçüncü bir ülkeye gönderilmesi gerektiğini söylüyor.
Abdurrahman Yar Muhammed’in sorgulama ve sınırdışı süreci sona er
erken Pakistan’da kanlı bir operasyon yaşandı. Pakistan Ordusu Amerika’dan aldığı istihbarat doğrultusunda 30 Ekim’de Bajur sınır bölgesindeki Har kentinin Cingay köyünde El Kaide eğitim kampı olduğu iddia edilen bir medreseye füze yağdırdı. Pakistan ordusu teröristlerin eğitimi için paravan olarak kullanıldığını belirttiği medreseye sabah erken saatlerde helikopterle 5 füze atıldığını açıkladı. Görgü tanıkları bombalamanın önce Amerikan uçakları tarafından yapıldığını kaydetti. BBC’ye konuşan tanıklar medresede dinî eğitim görenlerin tamamının yöre sakinlerinin çocukları olduğunu ve bayram tatili sonrası okula geldiklerini söyledi. Pakistan ordu sözcüsü
Tümgeneral Şevket Sultan, operasyona
koalisyon güçlerinin katılmadığını, istihbarat paylaşımının olduğunu ancak ölenler arasında önde gelen bir El Kaide
militanının olmadığını açıkladı. Saldırıda 83 kişi ölürken yaralı kurtarılan birkaç kişi hastaneye kaldırıldı. Olay üzerine bölgede 10 bin kişinin katıldığı bir gösteri düzenlendi. Saldırının ardından Pakistan’ın
Kuzey Batı Cephesi eyaletinden
kabine bakanı olan Sirac ül-Hak
istifa etti.
Pakistan’daki iç eleştirilere karşın Devlet Başkanı
Pervez Müşerref, medreseye düzenlenen füze saldırısında ölenlerin tamamının militan olduğunda ısrarcı. Müşerref,
İslamabad’da yaptığı açıklamada, ‘Bu kişilerin masum öğrenciler olduğunu söyleyenler yalan söylüyor. Bunlar
silah kullanan militanlardı ve askerî eğitim alıyorlardı’ ifadesini kullandı. Müşerref konuşmasında daha kritik bir bilgi de veriyordu: Buna göre ordu medreseye giren çıkanları son 6-7 gündür izlemekteydi. Müşerref’in verdiği gün sayısı tam da Gaziantep’te bu medresede görev yaptığını söyleyen Abdurrahman’ın ifade verdiği tarihe denk düşüyordu. Görünen o ki Antep’te yapılan sorgulama Pakistan’ın aşiretler bölgesi Bajur’da 83 Afgan’ın kaderini mühürlemişti.
CIA UÇAĞI KULLANILDI MI?
Terörle mücadele gerekçesiyle
insan hakları ihlalleri yapan CIA’nın sorgulamaları uçaklarda yaptığı ve terör zanlılarını bu uçaklarla ülke ülke dolaştırdığı yakın dönemde ortaya çıktı. Böylece gözaltı süresi ya da işkence yapılıp yapılmadığı konusunda herhangi bir denetime tabi olmayan uçaklarla CIA istediği uygulamayı yapabiliyor. CIA’nın gizli hapishaneler konumundaki uçakları ile Türkiye’ye birkaç kez geldiği ve El Kaide zanlılarını götürdüğü de iddiaların arasında. Türk yetkililerin yalanladığı iddialar Abdurrahman Yar Muhammed’in yaşadıkları gün yüzüne çıktığında bir kez daha alevlenecek.
AKSİYON