DEÜ'ye ait "K.
Piri Reis" araştırma gemisiyle
Avrupa Birliği (AB) Avrupa Denizleri Gözlem Ağı İstasyonları (ESONET) Projesi kapsamında
Marmara Denizi'ndeki sismik çalışmalara katılan
Çifçi, yaklaşık 150 kilometrelik fayda metan, hidrokarbon ve gaz hidrat çıkışı tespit ettiklerini belirtti. Derinliği 20 kilometre olan fayın ne zaman kırılacağını bugünkü teknolojiyle söylemenin de mümkün olmadığını vurguladı.
Trakya açıklarında petrol ve gaz hidrat bulduklarını da kaydeden Prof. Dr. Çifçi, Marmara Denizi'ndeki fayın her iki başlangıcının 1766, 1894, 1912 ve 1999 depremlerinde kırıldığını hatırlattı. Batı Sırt, Orta Çukurluk ve Çınarcık Çukurluğu
batısı fayının kırılmasının söz konusu olduğuna dikkat çeken Çifçi, "Marmara Denizi'nin üç segmentindeki fayda kırılma bekliyoruz. Fayın üç bölümün birlikte kırılması, çok büyük hasara sebep olur. Marmara'da 1766'da 7,6, 1894'de 7, 1912'de 7,4 ve 1999'da 7,4 büyüklüklerinde deprem meydana geldi. Tarihsel gelişimine bakıldığında Marmara'da bir depremin yaşanmasının zamanı geldi." dedi. Marmara'nın altında büyük deprem üretme potansiyeli olan bir fay
sistemi bulunduğunu anlatan
Günay Çifçi, "Bu sistem, 1999 depremleriyle aşırı tektonik enerjiyle yüklenmiştir. Bu enerji,
denizin altındaki kabuğu kırılmaya zorlamaktadır. Kabuk er geç kırılacak ve büyük bir deprem üretecektir. Bu tabiat gerçeği gözardı edilmeden gerekli önlemler alınmalıdır." uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Çifçi, 2007 yılında başlayan ve 2011'de sonuçlanacak araştırmalar çerçevesinde 2008'de 3 bin kilometrelik sismik çalışma yaptıklarını aktardı. Önümüzdeki yıl tamamlanacak çalışma sonucunda Marmara Denizi'nin sismik boşluk alanlarında gözlem
istasyonları kurulacağını ifade eden Çifçi, "Ayrıca yerinde ve uydu
izleme sistemleriyle deniz ayağı oluşturulacak. Gözlem istasyonlarından özellikle deprem, deniz altı yamaç kaymaları ve bunlara bağlı tsunami gibi
doğal âfetlerin izlenmesi açısından ülkemiz için önemi büyüktür. ABD,
Kanada ve
Japonya gibi ülkelerde deniz ve okyanuslarda doğal âfetler, iklim ve çevresel değişim, biyoçeşitlilik gibi konularda gerçek zamanlı bilimsel gözlemler yapmak üzere halihazırda birçok istasyon ağı oluşturulmuş. Eğer biz
İstanbul'a en az Avrupalılar kadar önem veriyorsak, bu sistemlerin kurulumuna
ekonomik katkı sağlamalıyız." şeklinde konuştu.
Deniz altı gözlem istasyonları çalışmasının bir AB 6. Çerçeve Programı projesi olarak yürütüldüğünü açıklayan Prof. Dr. Günay Çifçi, ayrıca DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü,
İstanbul Teknik Üniversitesi,
Boğaziçi Üniversitesi, IFREMER ve CNRS-
Fransa CNR ve ISMAR-
İtalya tarafından da desteklendiğini anlattı. AB'nin 2004 yılında
Güneydoğu Asya'daki tsunami felaketinden sonra kendi ülkelerinin de Akdeniz'de deprem, tsunami, volkanik
patlama ve
heyelan gibi felaketlerle karşı karşıya kalmaması için ESONET projesi oluşturduğunu kaydeden Çifçi, Marmara Denizi'ndeki etütlerde K.Piri Reis ile birlikte Urania (CNR-İtalya) ve Le Suroit (
Fransız) gemilerinin çalıştığını, bu yaz da 10 gün boyunca çok hassas ölçümler yapılacağını aktardı. (CİHAN)