Danıştay provokasyonunun tetikçisi
Alparslan Aslan yakalandı, tutuklanıp cezaevine konuldu. Fakat, saldırı öncesi ve sonrasında Aslan'ın yanında kimlerin olduğu hala bulunamadı.
Tek umut, çevredeki
güvenlik kameralarıydı.
OYAK Güvenlik'in Danıştay'ın
kamera kayıtlarını sildiği ortaya çıktı. Geriye; Sıhhıye Orduevi'nin kayıtları kaldı. Ama
Genelkurmay da o kayıtların önemli bir bölümünün bulunamadığını; yani silindiğini açıkladı.
Silinmeyen görüntüler,
Ergenekon mahkemesi tarafından
TÜBİTAK'a gönderildi ve netleştirilerek kimlik tespiti yapılması istendi. Ama gelen haber; skandalın, görüntü silmekle sınırlı olmadığını gösterdi. İddialara göre; orduevine kurulan güvenlik kameraları, 352'ye 288 mega piksel çözünürlükte çıktı.
Güvenlik
sistemi uzmanları, "bu, piyasadaki en düşük çözünürlük" diyorlar. Marketlerde kullanılanlar kameralar, 500'e 582 mega piksel. İddialara göre; Orduevi'ninki ise 352'ye 288. Peki, Sıhhıye Orduevi gibi kritik bir yere neden en düşük çözünürlükteki kameralar takıldı? Yüksek çözünürlüktekilerle arasındaki
maliyet farkı, buna sebep olabilir mi? Ama buna rağmen, iddialara göre en eski sistem monte edildi ve iddialara göre; saldırıya ışık tutması beklenen kameralar neredeyse körleştirildi.