57. hükümet döneminde Ecevit'in koruma müdürü olan
Birgün, Zaman'a yaptığı açıklamada, "
Karanlık dönem mutlaka aydınlatılmalı." dedi. 13. Ağır
Ceza Mahkemesi, Ecevit'in
tedavisine ilişkin
raporları
tutuklu Ergenekon sanığı Mehmet
Haberal'ın başhekimi olduğu
Başkent Hastanesi'nden isterken,
dava dosyasında çok sayıda önemli
delil bulunuyor.
Recai Birgün'ün Ergenekon
soruşturmasını yürüten savcılara verdiği
tanık ifadelerinin yanı sıra, Mustafa Balbay'da ele geçirilen hard diskteki "GUNOY.TXT" isimli
belge de dosyaya girdi. Birinci
Ergenekon davası sanığı Hikmet Çiçek'ten elde edilen "Ecevitin olduru" isimli dosyadaki bilgiler ise baştan sona Birgün'ün ifadelerini doğrular nitelikte.
Anayasa kitapçığının 'fırlatılmasıyla' başlayan
ekonomik kriz Bülent Ecevit'in başında bulunduğu 57.
koalisyon hükümetini köşeye sıkıştırmıştı. Bünyesi zaten zayıf olan Ecevit, şahsına yöneltilen eleştiriler sebebiyle iyiden iyiye bunaldı. Birileri artık koltuğu bırakmasını istiyordu. Vücudu bu kadar
baskı ve strese dayanamadı. 4
Mayıs 2002'de aniden rahatsızlandı ve
Başkent Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Gün boyu yapılan tetkikler sonucunda bağırsak enfeksiyonu teşhisi konuldu. Bir gün sonra 5 Mayıs'ta yapılan son kontrolün ardından
taburcu edildi. Yaklaşık bir hafta kadar evinde dinlendi. Ve mesaisine 14 Mayıs'ta başladı. O günlerde
Türkiye, Bülent Ecevit'in
sağlık durumuna kilitlenmişti. Bazı kesimler sürekli Ecevit'in sağlık durumunu gündeme getiriyordu.
Ekonomi çevreleri de Baş
bakan'ın tedavi sürecinin uzamasını endişeyle takip ediyordu. Ecevit, 17 Mayıs günü yeniden
hastaneye kaldırıldı. Yaklaşık üç saat süren tetkikler sonrasında Ecevit'in sağlık durumuna ilişkin bir rapor hazırlandı. 5 profesörün imzasıyla kamuoyuna açıklanan duyuruda Ecevit'in, kaburgasında kırık,
doku zedelenmesi ve sol ayak damarlarında iltihaplanma meydana geldiği belirtildi. Bu kez tedavisinin 1 hafta süreceği açıklandı.
ECEVİT, HASTANEDE 'HASTA' OLDU
Tedavisine hemen başlanmıştı ancak günler geçtikçe Ecevit'in sağlık durumu daha da kötüleşiyordu. Yapılan
test ve tetkiklere yaşı ilerlemiş ve direnci zayıf olan Bülent Ecevit'i bırakın,
genç ve sağlıklı bir insanın bile dayanması çok zordu. Eşi
Rahşan Ecevit bu sürece daha fazla dayanamadı. 27 Mayıs'ta eşini adeta kaçırır gibi hastaneden çıkardı.
Başbakan, hastaneden çıkışında kendisi için hazırlanan kürsüde kısa bir açıklama yaparken yanında bugün Ergenekon tutuklusu olan Prof. Dr.
Mehmet Haberal da vardı. Ecevit'in Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde yaşadıkları yıllar sonra Ergenekon soruşturmasıyla gündeme geldi. İddiaya göre, Ecevit'e 'iş göremez' raporu verilerek, başbakanlıktan ayrılması, onun yerine başka bir ismin geçmesi sağlanacaktı. Bu işi planlayan ise Ergenekon'du. Söz konusu iddiayı aynı soruşturma kapsamında savcılara ifade veren Ecevit'in o günkü koruma müdürü
Recai Birgün de dile getirdi. Oynanan karanlık oyunun farkına vardıklarını söyledi. Savcılık ifadesinde, "Dünyada tedavisini kesip ayağa kalkan tek insan Sayın Bülent Ecevit'ti. Ne zaman tedavi kesildi, ayağa kalktı. O gün yaşananlara da 57. hükümete yapılan
operasyonların bir parçası olarak baktık. 57. hükümetin iktidardan düşürülmesi için yapılan bir operasyondu." demişti.
Ergenekon davasına bakan
mahkeme de iddiaları araştırmaya karar verdi ve son görülen duruşmada, söz konusu hastaneden Ecevit'in tedavisine ilişkin bütün rapor ve evrakların istenmesine hükmetti. O dönemi Zaman'a değerlendiren Recai Birgün, gelişmenin bir 'milat' olduğunu söylüyor. Birgün, şu ifadeleri kullanıyor: "57. hükümet iç ve dış kuvvetlerin birlikte bir operasyonuna maruz kalmıştır. Mahkemenin tedavi sürecini incelemeye alması ile bu düşünce teyit edildi. O dönemi hatırlarsanız, olayları düşünürseniz, hükümetin istifası için yapılan
çağrı, baskı, siyasi ve askeri demeçleri hatırlarsanız bu operasyon açıkça görülür. Bu karanlık süreç mutlaka aydınlatılmalıdır. Gelişmeleri ümitle takip ediyorum." ZAMAN