Ankara 15. İş Mahkemesindeki duruşmaya,
davacı Ankara Valiliğinin avukatı ile YARGI-SEN Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk
Eminağaoğlu'nun da aralarında bulunduğu sendikanın
yönetim kurulu üyeleri katıldı.
Eminağaoğlu, Türkiye'de sendikal engellerin, uluslararası sözleşmeler ve uluslarüstü hukuk ile Anayasa'nın 90. maddesi gözetildiğinde ortadan kalktığını belirtti.
Davacı tarafın iddialarının tamamen yersiz olduğunu savunan Eminağaoğlu, bundan dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etti.
Son diyeceği sorulan Valilik avukatı ise davanın kabul edilmesini istedi.
Eminağaoğlu da davanın açılmasının, Türk
Ceza Kanunu'nda belirtilen sendikal hakların etkin kullanılmasına ilişkin maddeyi ihlal ettiğini ileri sürerek, davanın reddi yönünde talepte bulundu.
Yargıç Ali
Şahin, YARGI-SEN'in kapatılmasına karar verdi.
Duruşmanın ardından, Ankara
Adalet Sarayı önünde açıklama yapan Eminağaoğlu, bu davanın açılmasının nasıl bir sürecin kendilerini beklediğini ortaya koyduğunu belirterek, ''Türkiye'de örgütlenemeyen, kendisini ifade edemeyen, hakkını arayamayan bir yargının varlığı amaçlanıyor ve böyle bir yargıdan
adalet dağıtması bekleniyor'' dedi.
Eminağaoğlu, bu tabloya,
yargıçlar ve savcılar olarak
seyirci kalmamak için sendikal örgütlenerek karşı koymak amacıyla yola çıktıklarını ancak önlerine tamamen bir siyasi baskıyı yansıtırcasına bu dava açılarak çıkıldığını; YARGI-SEN'in Yönetim Kurulu Üyelerinin, Ankara dışına atanarak, sendikanın etkin bir şekilde çalışmasının engellendiğini ileri sürdü.
''HSYK'nın yapmış olduğu o işlemler,
mahkemede bugünkü kararın yol göstericisi ve etkileyicisi niteliğinde işlemlerdir. Mahkeme bu yolla etki altına da alınmıştır'' diye konuşan Eminağaoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
''Türkiye'de bu tablodan çıkılması noktasında çözüm üretmesi gereken,
sivil toplum örgütleridir, siyasi partilerdir. Ama üzücü olan bugün siyasi partilerden hiçbirisinin burada olamaması, Türkiye'nin yaşadığı sorunları da resmetmek yönünden son derece anlamlıdır. Sendikaların burada olmaması
demokrasi ortamında nasıl bir dağılmışlık içerisinde bulunduğumuzu açıkça ortaya koymaktadır.''
Hukuk mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini kaydeden Eminağaoğlu, öncelikle mahkemenin kararını temyiz ederek iç hukuk yollarını tüketeceklerini ve bunun ardından
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve İLO süreçlerini de kullanacaklarını söyledi.
Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi
Erol Aras ise mahkemenin
kapatma kararının vahim bir karar olduğunu kaydetti.
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş da yargı bağımsızlığının, yargının örgütlenme özgürlüğüne sahip olduğu yerde var olabileceğini ifade etti.