İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde söz alan Perinçek,
emniyet ve
savcılık sorgusunda kendisine sorulan soruların nasıl berraklaştığının kovuşturma aşamasında ortaya çıktığını,
Genelkurmay Başkanlığı, bakanlıklar ve MİT'ten gelen
belgelerle bunların doğrulandığını ileri sürdü.
Kemal Alemdaroğlu,
İlhan Selçuk,
Emin Gürses'i tanıdığını ancak
Veli Küçük ile hiçbir görüşmesinin olmadığını söyleyen Perinçek, bunun
iddianamenin bir yerinde de belirtildiğine dikkati çekti.
Tuncay Güney ile hiç bir zaman görüşmediğini ve Güney'in
Aydınlık dergisinde çalışmadığını ifade ederek, ''İP liderlerini burada tanıdınız. Hiç bunların içinde
Tuncay Güney'e biraz benzeyen insan var mı? Koyun sürüsü içinde
domuz gibi görünür. Tuncay Güney bunların arasında sırıtmaz mı?'' diye konuştu.
'LOBİ BELGESİNİ YAZAN ŞEREFSİZDİR'
Perinçek,
örgüt belgesi olduğu iddia edilen ve davanın en önemli
delilleri arasında gösterilen ''
lobi belgesi''nin kendisiyle bir alakasının olmadığını savunarak, ''Lobi belgesini yazan şerefsizdir. Böyle bir belge,
Türkiye düşmanının yazacağı bir belgedir'' dedi.
Genelkurmay Başkanlığı ile iş birliği yaparak
Kuzey Irak'a 24 bin adet
silah gönderdiği iddialarının yalan olduğunun ortaya çıktığını dile getiren Perinçek,
Ulusal Kanal'a 500 bin lira sağladığı iddialarının da doğru olmadığını söyledi.
Kendisi ile ilgili hiçbir şüphenin kalmadığını iddia eden Perinçek, şöyle konuştu:
''Ben burada siyasi sebeplerle bulunuyorum. Onun için
aslanlar gibi yatıyorum. İş başka yere gelmiştir.
Kürt açılımı,
Ermeni açılımı. 15 gün sonra
Kıbrıs açılımı. Türkiye bu planı bozacak. Harita çıkmış zaten ortada. Bu
haritadan ne çıkar?
Amerikalılar'ın bozgunu çıkar. Amerika Türkiye,
Suriye,
Azerbaycan, Irak ve Afganistan'ı parçalayacak. Sizlerin yurtseverliğine, dürüstlüğüne, hukukçuluğuna sesleniyorum; biz Türkiye'ye lazımız. Türkiye'yi öyle bir hale getirecekler ki en sonunda bizleri çağıracaklar 'kurtarın' diye. Benim
tutuklu olmamın tek bir gerekçesi var, Türkiye'ye karşı yürütülen bu plan.''
Perinçek, konuşmasının ardından
tahliye talebinde bulundu.
Tutuklu
sanık Oktay Yıldırım da 27 aydır tutuklu olduğunu ifade ederek, ''Esaret altında üçüncü Ramazanı geçiriyorum. Çocuklarım büyüdü. Vicdanlarınıza sesleniyorum; beni artık salıverin'' dedi.
Tutuklu sanık Mehmet Demirtaş, tutuklu sanıklardan Ümit Sayın olduğu iddia edilen gizli
tanık Anadolu'nun beyanlarını eleştirerek, bu beyanlar nedeniyle tahliye olamayacağını söyledi.
Demirtaş, ''Gizli tanık Anadolu'nun Ümit Sayın olduğunu söylemeyeceğim ama ben gizli tanığa tahliye istiyorum'' diye konuştu.
Tutuklu diğer sanık Kemal Kerinçsiz,
mahkemede yaptığı konuşmaların
savunma kapsamında değerlendirilmesi gerektiği dile getirerek, mahkemenin yarım saatlik konuşma sınırlamasını kaldırmasını istedi.
Tutuklu sanıklardan Oktay Yıldırım'ın
avukatı Yıldırım Çavuşoğlu, Ümraniye'de ele geçirilen bombalara ilişkin emniyet
raporunun 18 Haziran tarihli olduğunu, müvekkilinin ise 16 Haziran'da tutuklandığını ifade ederek, emniyetin bu raporu tekrar gönderdiğini ve tarihsiz olan kısmına elle 14 Haziran tarihinin atıldığını öne sürdü.
Çavuşoğlu, 6 Temmuz tarihli cevabi yazıda emniyet raporunda müvekkilinin 3, ekspertiz raporunda ise 1 adet
parmak izinin yer aldığını kaydetti.
Parmak izinin yer aldığı şeffaf bandın mahkemeye teslim edilmiş olması gerektiğini belirten Çavuşoğlu, şeffaf bandın getirilmesini, tüm sanıkların parmak izinin farklı kurumlar tarafından tekrar alınmasını istediklerini ifade etti.
Çavuşoğlu,
Osman Yıldırım ile ilgili de ''61 yıl sonra hapisten çıkacak olan bir sanığın kanıtlanamayan beyanlarına nasıl güvenilebilir'' dedi.
'18 AYDIR ALTINI TEMİZLİYORUM'
Tutuklu sanıklardan Emin Gürses söz alarak, aynı koğuşta kaldığı davanın tutuklu sanıklarından Ümit Sayın'ın 18 aydır altını temizlediğini söyledi.
Ümit Sayın'ın çok
hasta olduğunu, bunu ilgililere bir çok kez ilettiğini belirten Gürses, ''
Zekeriya Öz'ün bana düşmanlığı var biliyorum. Ümit Sayın'a diyor ki (Emin hocanın burnunu biraz daha sürtelim)'' dedi.
Gürses, Ümit Sayın'ın bütün ailesinin
profesör olduğunu ifade ederek, ''Ama
Adli Tıp'taki 'fincancılar' buna rapor vermezler'' diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan
Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük, yargılamanın yavaş ilerlediğini ileri sürerek, ''
Alparslan Aslan olsun ya da olmasın,
Danıştay sorgusunun başlaması için gerekli tedbirleri almanızı talep ediyoruz'' dedi.
'YAZIN TAHLİYE EDİN'
Öte yandan, tutuklu sanıklarından
Erol Ölmez mahkemeye gönderdiği dilekçesinde, işlemediği bir suç yüzünden cezaevinde tutuklu bulunduğunu ve daha fazla
mağdur edilmek istemediğini bildirdi.
Ölmez, dilekçesinde şunları kaydetti:
''Eğer beni bu zamanlarda tahliye yaparsanız hayata atılırım. Yok beni kışın tahliye etmek isterseniz ben bunu kabul etmem. Nedeni ise kışın tahliye olursam benim kalacak bir evim yok ve dışarıda kalırım. Sizden ricam lütfen beni kışın tahliye etmeyiniz. Sizden hürriyetimi geri istiyorum.''
SAVCIDAN AVUKAT ÇETİNBAŞ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU TALEBİ
Taleplerin ardından söz alan
Cumhuriyet Savcısı
Mehmet Ali Pekgüzel, eski DGM hakimi olan avukat Metin Çetinbaş'ın kaldırılan İstanbul 6 No'lu DGM'de verdiği
Susurluk davası kararının bir bölümünü okudu.
Pekgüzel ''Az önce okuduğum bölümler, avukat Çetinbaş'ın
imza attığı ve biz savcılara da okumamızı önerdiği mahkeme kararından alıntıdır. Burada verdiği kararla ve kendi görüşleri ile çelişen savunma yapması anlamlıdır'' dedi.
Çetinbaş'ın savunması sırasında, iddianame savcılarına Atatürk'ü
hedef aldıkları yönünde ithamlarla, iftirada ve hakarette bulunduğunu söyleyen Pekgüzel, Çetinbaş'ın iddianame savcılarının yakın bir zamanda tutuklanacakları yönündeki beyanlarının da ''görev sırasında tehdit eylemini'' oluşturduğunu kaydetti.
Pekgüzel, Çetinbaş'ın
gizli tanık Anadolu hakkındaki açıklamalarıyla, bu kişiyi
terör örgütlerine hedef gösterdiğini dile getiren Pekgüzel, Çetinbaş hakkında İstanbul ve
Silivri Cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Sanıkların, devam eden
soruşturmaya delil toplandığı yönündeki iddialarına da
yanıt veren Pekgüzel, soruşturma sırasında bir örgütün ortaya çıkarılamayabileceğini, savcıların delil toplamalarını yasaklayan bir hükmün de olmadığını belirtti.
Danıştay saldırısı zanlısı Alparslan Arslan'ın bürosunda ele geçirilen ''
Ergenekon'' belgesinin getirilmesini isteyen Pekgüzel, Arslan'ın telefonuna Danıştay saldırısından önce gelen ve yanıtları olmayan
şüpheli görülen mesajları okudu.
Pekgüzel, telefonun 17
Mayıs 2006'dan 5 yıl geriye dönük olarak tüm görüşme kayıtlarının getirtilmesini talep etti.
Kerinçsiz'in iddianamenin okunması konusunda
usulsüzlük olduğu yönündeki açıklamasıyla ilgili de Pekgüzel, ''Bugüne kadar hiçbir davada iddianamenin baştan sona okunduğunu, birinci
sınıf savcı olarak görmedik'' dedi.
Talepler üzerine iddianameyi haftalarca bizzat okuduklarını ifade eden Pekgüzel, yasada iddianamenin savcılar tarafından okunması konusunda bir açıklık olmadığını, iddianame okunduğu dönemde
itiraz etmeyen sanığın bugünkü talebini iyi niyetle bağdaştırmadıklarını söyledi.
Duruşmaya taleplerin değerlendirilmesi amacıyla ara verildi.