Türk, sağlık nedenlerini gerekçe göstererek
mahkemeye katılmadı.
DHKP-C üyesi olduklarını kabul eden Didem Akman,
eyleminin
teknik arızadan dolayı yarım kaldığını belirterek, bir gün mutlaka tamamlanacağı tehdidinde bulundu.
Ankara 11. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlayan
duruşmaya canlı
bomba eylemcisi Didem Akman ve eyleme gözcülük yapmakla suçlanan
sanık Serkan
Onur Yılmaz, geniş güvenlik önlemleri altında getirildi. Emniyet birimleri,
adliye çevresi ve mahkeme koridorlarında geniş güvenlik önlemleri aldı. Duruşmaya sadece Akman ve Yılmaz'ın birinci derecede yakın akrabaları alındı. Yılmaz, mahkeme girişinde cezaevi aracı içinden
zafer işareti yaptı, bu sırada dışarıda bekleyen bir grup da alkışlayarak kendisine
destek verdi. Canlı bomba eylemcisi Akman ise
tedavi gördüğü sağlık merkezinden mahkemeye daha
erken saatlerde getirildi.
Kimlik tespitlerinin ardından sanıkların
savunmalarına geçildi. Mahkemeye 24 sayfalık yazılı bir savunma sunan
bombacı Didem Akman, duruşmada 1 saat boyunca yazdığı metni ayakta okudu. Zaman zaman su içen Akman, kendisinin bir
devrimci olduğunu söyledi. Girişiminin fedai eylemi olduğunu ileri süren Akman, korumaların kendisini fark edemediklerini savundu. Teknik bir arızadan dolayı bombanın patlamadığını dile getiren Akman,
terör eylemi olmadığını iddia etti. Halkın kendi iktidarını kurması için çalıştıklarını ileri süren Akman, sosyalizm istediklerini belirtti. Hakkında çıkan haberlerin yalan olduğunu iddia eden Akman, bağımsızlığın
ayakkabı fırlatmayla değil silahla olacağını ve silahlı mücadelenin de mecburi olduğunu savundu. Eski
Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk'ün elinde 122 insanın kanının bulunduğunu ileri süren Akman, hapishanelerin halkın vicdanı olduğunu iddia etti.
Herkesten tek tek
hesap soracağını ve bunun
adalet eylemi olduğunu ileri süren Akman,
intihar eylemcisi olmadığını iddia ederek intiharın çaresizlerin işi olduğunu söyledi. Kimsenin eylem sırasında kendisini fark etmediğini iddia eden Akman, teknik arızadan dolayı yaralandığını ifade etti. Halkı ve vatanını sevdiğini anlatan Akman, onları satanlara karşı savaştığını ileri sürdü. Beyninin uyuşturulup eyleme zorlandığının yalan olduğunu savunan Akman, "Eylemim yarım kaldı. Ama hesabım yarım kalacağı anlamına gelmez. Eylemim tamamlanacaktır." dedi.
DHKP-C ile cezaevine girdikten sonra tanıştığını dile getiren Akman, Serkan Onur Yılmaz'ı tanıdığını ama onun bu eylemle bir ilgisinin bulunmadığını iddia etti. Ezel
Polat adına
sahte kimlik kullandığını doğrulayan Akman, bombayı nerden temin ettiği ve nasıl beline sarıldığı sorusuna ise "Ben monte ettim. Nerden temin ettiğim, bu davanın konusu değildir." diye
cevap verdi. Bombalı saldırının suç olmadığını iddia eden Akman, fotoğraftaki kişinin kendisi olmadığını savunarak mahkemeden
tahliye ve beraatını istedi.
"ÖRGÜT İSTESEYDİ BEN DE SEVE SEVE YAPARDIM"
Kendisinin devrimci olduğunu söyleyen Serkan Onur Yılmaz ise eylemden bilgisinin olmadığını ileri sürdü. DHKP-C terör
örgütünün istemesi halinde bu eylemi seve seve yapıp
yardım edebileceğini dile getiren Yılmaz, cezaevinde DHKP-C ile tanıştığını anlattı.
Devrim yapmanın meşru ve zorunlu olduğunu iddia eden Yılmaz, fotoğrafların kendisiyle ilgisinin bulunmadığını ve hayatında hiç
Bilkent Üniversitesi'ne gitmediğini savundu. İsa Kazir adına kullandığı sahte kimliğin sorulması üzerine Yılmaz, "Açıkça irtibat kuracak kadar saf değilim. Aranan biriyim. Örgütle irtibat kurmak için şifreli notlar kullandım." şeklinde konuştu. Mesleğine devrimci yazılmasını isteyen Yılmaz'ın bu teklifi kabul edilmedi.
Davada
mağdur kişi olarak görünen eski Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk de sağlık nedenlerinden dolayı mahkemede hazır bulunamayacağını belirten bir dilekçe gönderdi. Ayrıca
tanık olarak dinleneceği belirtilen
polis memuru, çocuğunun rahatsızlığı sebebiyle mahkemeye gelmedi.
Cumhuriyet Savcısı
Mustafa Bilgili, sanıkların tutukluluk halinin devamını istedi. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Bilkent Üniversitesi'nde olay günü ve 3 gün öncesine ait
kamera görüntü kayıtlarının incelenip incelenmediğinin sorulması için Terörle Mücadele Şubesine müzekkere yazılmasını kararlaştıran Şatır, sahte nüfus cüzdanlarının da asıllarının incelenmesine karar verdi.
Ayrıca mahkeme,
Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan bir haberdeki zanlıların fotoğraflarının dijital ve renkli orjinallerinin istenmesini de kararlaştırdı. Duruşma 24
Aralık 2009 tarihine ertelendi.
Akman ve Yılmaz "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, korku, kaygı veya panik oluşturabilecek tarzda
patlayıcı madde kullanmak, resmi belgede sahtecilik, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya
taşıma, bulundurma, tasarlayarak adam öldürmek" suçlarından yargılanıyor. (CİHAN)