Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı 10 maddelik
sözleşmenin altında
CHP Genel Sekreteri
Önder Sav, eski Genel Muhasip Mahmut Yıldız ile
Kanaltürk'ün eski sahibi
Tuncay Özkan'ın imzası bulunuyor.
Sözleşmede,
Kanaltürk'ü anamuhalefetin kanalı haline çeviren maddeler yer alıyor. Kanaltürk'ün sözleşme süresince CHP'nin dışında başka bir siyasi parti, siyasi kişi veya oluşumla yayın sözleşmesi yapmayacağı taahhüdü veriliyor.
Prodüksiyon
hizmetlerinin bedeli 3,5 milyon dolar olarak belirlenirken, bunun karşılığında CHP'nin icra kurulu üyesi atayacağı, Kanaltürk'ün yüzde 40'ının rehin alınacağı hükme bağlanıyor.
Trilyonluk usulsüzlük savcıya, Kanaltürk ilişkisi RTÜK'e havale
Kanaltürk'e para ak-tardığı gerekçesiyle
Maliye'nin CHP hakkında başlattığı yargı süreci yeni bir boyut kazandı. Partinin hesaplarını inceleyen
Anayasa Mahkemesi, 1 milyon YTL'lik usulsüzlük tespit etti. Savcılığa suç duyurusunda bulunurken, CHP ile Kanaltürk arasındaki sözleşmeyi, RTÜK'ün
yetkisine girdiği için dikkate almadı.
Anayasa Mahkemesi, CHP'nin 1998, 2004, 2005 ve 2006 yıllarına ait mali denetimini tamamladı; hesaplarda yaklaşık 1 milyon YTL'lik usulsüzlük tespit etti. Bu paranın CHP'nin mal varlığından
Hazine'ye gelir kaydedilmesine hükmeden Yüksek Mahkeme, partiyi zarara uğrattıkları gerekçesiyle CHP'nin malî yöneticileri hakkında
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunma kararı aldı.
Hesaplarla ilgili bazı
faturalarda tahrifat yapıldığı, çeşitli avansların muhasebeleştirilmediği, mükerrer ödemelerle partinin zarara uğratıldığı belirlenirken, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı 3 milyon dolarda (4 milyon 102 bin YTL) usulsüzlük görülmedi. 2005'te biten ödemelere ilişkin Kanaltürk'ün gösterdiği 2007 tarihli iki faturanın geçerli sayılması da
Maliye'nin tepkisini çekti.
Hizmet alımının gerçekleşmesinin ardından 7 gün içerisinde faturanın kesilmesi gerektiğini belirten
bakanlık yetkilileri, ancak çeşitli sözleşmelerle mal tesliminin farklı tarihlerde yapılmış gibi gösterilebildiğini vurguluyor. CHP'nin aktardığı paraya karşılık Kanaltürk'le yaptığı sözleşme ise Anayasa Mahkemesi kararında yer almadı.
Hukukçular, kanalın yüzde 40 hissesini rehin alan partinin bütün programlarda söz sahibi olmasını öngören sözleşmenin RTÜK'ün yetki alanında görüldüğünü düşünüyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın konuyla ilgili re'sen
soruşturma başlatabileceği vurgulanıyor.
Anayasa Mahkemesi üyeleri önceki gün Sayıştay'dan gelen
raportör Selim Erdem'in CHP'nin mali dönemiyle ilgili hazırladığı raporu görüştü. Mahkeme üyeleri, CHP'nin 4 ayrı kalemdeki hesabında çeşitli
belgelerin tahrif edilerek, partinin zarara uğratıldığı görüşüne vardı. Mahkemeden kararla ilgili dün kısa bir açıklama yapıldı.
Açıklamada, CHP'nin hesaplarında yapılan incelemede yaklaşık 1 milyon YTL'lik usulsüzlüğe rastlandığı, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği kaydedildi. Mahkeme'nin kararına göre, 1998 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu CHP'li parti yöneticilerinin resmî belge niteliğindeki
posta işletmesi alındıları üzerinde tahrifat yapıp partiyi zarara uğrattıkları ifade edildi. Buna göre, usulsüz bulunan 35 milyar 386 milyon 533 bin 328 lira gider karşılığı parti mal varlığının Hazine'ye aktarılmasına hükmedildi.
Mahkeme, CHP'den verilen bütün avansların muhasebeleştirilmediği tespitinde de bulundu. Avansların muhasebeleştirilmesi ve denetime elverişli şekilde Anayasa Mahkemesi'ne sunulmasının partiye bildirilmesine karar verildi. 2004 hesaplarında 267 bin 860 YTL, 2005 yılı hesaplarında 161 bin 620 YTL, 2006 yılında, 465 bin 660 YTL'lik usulsüz harcama tespit eden Yüksek Mahkeme, bu yıllara ait gider karşılığı 928 bin YTL'lik parti mal varlığının Hazine'ye gelir kaydedilmesine hükmetti.
2004 yılı hesaplarında yapılan incelemede ayrıca 12
Eylül 1980 döneminde kapatılan
siyasi partilerin yeniden açılmasına ilişkin 3821 sayılı
kanun uyarınca partiye iade edilen Rüzgarlı Sokak'taki Halk İş Hanı ile
Çevre Sokak'taki eski
genel merkez binasının 'demirbaşlar hesabı'na kaydının yapılması gerektiğine karar verildi.
Yüksek Mahkeme, 2004, 2005, 2006 yılı hesaplarıyla ilgili, faturalarda tahrifat yapan, mükerrer ödemeye sebep olan, muhasebe
kayıtlarını usulüne uygun tutmayan ve yevmiye defterini zamanında tasdik ettirmeyen parti sorumluları hakkında cezai soruşturma yapılması için suç duyurusunda bulunacak. Mahkeme'nin CHP'nin mali hesaplarıyla ilgili sorumluları hakkında, "resmî veya özel belgede sahtecilik,
dolandırıcılık ve hizmet sebebiyle emniyeti suistimal" suçlarından Başsavcılığa ihbarda bulunabileceği kaydediliyor.
Kılıç: Kapatma sebebi olabilecek bir şey yok
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç, çıkışta kararı değerlendirirken
kapatma davasının söz konusu olmadığını söyledi. Kılıç, gazetecilerin, "CHP'nin mali denetiminde tespit edilen usulsüzlükler
parti kapatma nedeni olabilir mi? Bu merak konusu." sorusuna şu karşılığı verdi: "Yasalarımız, Anayasa açık. Kapatma nedeni olabilecek bir şey yok."
Harcamalarda Sav ve Yıldız'ın imzası var
Anayasa Mahkemesi'nin malî denetimle ilgili gerekçeli kararını Resmî Gazete'de yayımlamasından sonra CHP hakkında suç duyurusunda bulunması bekleniyor. Siyasi Partiler Kanunu'nun 71. maddesine göre, siyasi partilerin yapacakları giderler, sözleşmeler ve yükümlülükler genel merkezde parti tüzel kişiliği adına yapılıyor. Partinin merkez karar ve
yönetim kurulunun yetki verdiği kişiler malî yönden de sorumluluk taşıyor. CHP yönetimi eski genel sayman Mahmut Yıldız'la birlikte Genel Başkan Deniz
Baykal, Genel Sekreter
Önder Sav gibi isimler hakkında da suç duyurusu gündeme gelebilir.
Ödemeler 2005'te bitti, faturalar 2007 tarihli çıktı
CHP'den Kanaltürk'e aktarılan 4 trilyon liranın akıbetini araştıran Maliye, paranın büyük kısmının faturalandırılmadığını ve aradaki tutarın defterlere yansıtılmadığını tespit etmişti.
Buna göre CHP Genel
Merkezi'nin İş Bankası'ndaki hesabından Kanaltürk'ün (Yaşam TV) Finansbank'taki hesabına 2004 ve 2005 yılları arasında beş ayrı havale ile toplam 3 milyon dolar (4 milyon 102 bin YTL) para aktarıldı.
Bu havalelerin en son yapıldığı tarih olan 2005'ten sonra kanal, CHP Genel Merkezi adına "Atatürk'ün Kurduğu Parti
Belgeseli" açıklamalı 1 milyon 180 bin YTL'lik fatura düzenledi. Geriye kalan tutara ilişkin herhangi bir fatura düzenlenmediği gibi, kanal bu tutarı avans hesaplarında takip edip
kayıt dışı bıraktı.
İddiaların nisan ayında gündeme gelmesinin ardından Kanaltürk Televizyonu www.bizkackisiyiz.com internet sitesinde CHP'den alınan 4 milyon YTL'nin faturalarını yayınladı. Ancak ödemenin tamamının 2005 yılına kadar yapılmasına karşın iki faturanın 2007 yılına ait olması dikkat çekti.
Açıklanan faturalarda Kanaltürk'e 31.05.2005 tarihinde 1.180.000 YTL, 13.09.2007'de 3.209.600 YTL, 21.03.2007'de ise 1.227.200 YTL ödendiği belirtiliyor.
Hukukçular Kanaltürk'ü, siyasetçiler Refah davasını hatırlattı
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel: Kanaltürk meselesi soruşturmaya katılmalı
Kanaltürk meselesi bence kapanmış değil. Burada bir problem var. CHP, ne üzerine belgelendirildi? Suç oluştuktan sonra o suçun etkilerini gidermeye yönelik davranışlar suçu ortadan kaldırmaz. Anayasa Mahkemesi, incelemeyi SPK'ya göre yapıyor. CHP-Kanaltürk sözleşmesi ise RTÜK Yasası'na aykırılık taşıyor. Usulsüz harcanan para yasal faiziyle beraber CHP'den alınacaktır. Ancak harcamalarla ilgili partinin mali işlerine bakan görevlileri ile onları denetleyenlerin sorumluluğu var. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Kanaltürk soruşturmasını da katması lazım.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak: Erbakan'ın hiçbir harcamada imzası yoktu
Suç duyurusunda bulunmuş olması önemli. Bir siyasi parti hesabında usulsüzlük, kanuna aykırılık olduğu zaman suçu işleyenler hakkında Anayasa Mahkemesi'nin suç duyurusunda bulunması gerekiyor.
Türkiye hukuk devletiyse RP'de bu çiğnendi. Bu durumda RP davasının yeniden ele alınması gerekir. RP'de Erbakan Hoca'nın hiçbir yerde imzası yoktu. Muhasibin vardı. Mahkeme, 'Genel Başkan'ın izni, bilgisi olmadan bu harcama yapılamaz' diyerek Erbakan Hoca'yı mahkum etti.
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Şeref Malkoç: Belgelerde tahrifat yapılması enteresan
Suç duyurusu gayet normal. Özellikle belgelerde tahrifat yapılması enteresan. Refah Partisi'nin hesaplarını
Maliye Bakanlığı, görev ve yetki gasbı yaparak inceledi. Anayasa Mahkemesi'ne intikal etmedi.
Necmettin Erbakan ve RP'liler haksız, hukuka aykırı karara muhatap olup gereksiz yere ceza çekmeyecekti. O dönem Anayasa Mahkemesi, buna dur diyebilirdi.
AK Parti Grup Başkan Vekili Nihat Ergün: Karar, bir trilyon davasını gündeme getirecek
Ortaya çıkacak tablo, CHP açısından bir trilyon davasını gündeme getirecek olan bir tablodur. Geçmiş yıllarda trilyon davasının sonuçlarının nasıl olduğunu hepimiz görmüştük. Bu, üstü örtülemeyen boyutudur hadisenin. Ama bir de kılıfına uydurulan boyutunun olduğu da anlaşılıyor. Mesela önce harcama yapılıp sonra aylar sonra hatta belki 1-2 yıl sonra faturası kesilen harcamalar, hizmet satın alınmadan yapılan ödemeler var. Kanaltürk ödemeleri, bu çerçevedeki ödemeler olarak görülüyor. Ortaya çıkan bir hizmet yok henüz. Bir belgeselden bahsediliyor ama ortada bir belgesel yok.
MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural: Usulsüzlüğün üzerine sonuna kadar gidilmeli
Böyle maalesef birtakım yerleri desteklemek amacıyla ya da Hazine dışındaki kaynakları siyasi faaliyetlerde kullanma girişimi farklı kanaatler oluşmasını sağlıyor. Bu kadar yolsuzlukların olduğu bir ortamda özellikle siyasi partilerin harcamalarının usule ve esasa uygun olması gerekiyor.
Siyasi partiler, milletin, kamu kaynaklarının verimli kullanılması konusundaki endişelerini ortadan kaldırmalıdır. Anayasa Mahkemesi denetimi konusunda elbette bir usulsüzlük varsa, bu usulsüzlüğün üzerine sonuna kadar gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Baykal: CHP'deki yanlışlara sahip çıkmayız
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi'nin kararı konusunda yorum yapmadı. Baykal,
Çanakkale Belediyesi'ni ziyaretinde gazetecilerin konuya ilişkin soruları üzerine bu konudaki açıklamayı yetkili arkadaşlarının yaptığını, kendisinin açıklama yapmasını gerektiren bir konu olmadığını söyledi.
Daha sonra CHP'li belediye başkanlarıyla ilgili yolsuzluk iddialarına değinen Baykal, yargının kendi kuralları içinde ortaya koyacağı tablo netleştiğinde gerekeni yapacaklarını bildirdi. "Her yerde yanlış yapan insan olabilir, CHP'de de yanlış yapan insanlar olabilir." diyen Baykal, yanlışa sahip çıkmalarının söz konusu olmadığını vurguladı. Baykal, "Yanlışa karşı hukukun işlemesini, kuralların işlemesini öncelikle biz isteriz. Bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu sonuna kadar yaparız. Bu konudaki dikkatimiz biliniyor tüm Türkiye tarafından. Şu anda, 'Siyaset yargı ilişkisinde acaba bir yozlaşmanın yansıması olabilir mi?' anlayışı, kaygısı içinde daha sakin olmaya çalışıyoruz. Bu konunun netleşmesi halinde CHP olarak gerekeni yaparız.'' diye konuştu.