Eski
Cumhuriyet Savcısı Gültekin
Avcı, BÇG ile başlayan '
fişleme' olayının artarak devam ettiğini ifade ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin BÇG'yi lağvetmesinin ardından fişlemelerin bittiğini düşündüklerini kaydeden
mağdurlar, bu illegal yapılanmanın insan haklarına aykırı olduğunu hatırlattı. 28
Şubat döneminde 6 milyona yakın insanın fişlendiğini söyleyen eski
Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, BÇG'yle Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun arasındaki tek farkın isim değişikliği olduğunu belirtiyor. Yasal olmayan fişlemenin artarak devam ettiğini vurgulayan Avcı, "Avrupa'da bunu yapsanız hayatınıza mal olur." diye konuşuyor. BÇG, 28 Şubat 1997 Milli
Güvenlik Kurulu toplantısında alınan 18 maddelik kararların takibi amacı ile oluşturuldu. CÇG ise dönemin
Jandarma Genel Komutanı Şener
Eruygur tarafından Jandarma
İstihbarat Dairesi'ne bağlı kuruldu.
28 Şubat sürecinde
Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından mağdur edilenler, 2003 yılında faaliyete geçen Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun da (CÇG) fişleme yapmasına tepki gösterdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin BÇG'yi lağvetmesinin ardından fişlemelerin bittiğini düşündüklerini kaydeden mağdurlar, bu illegal yapılanmanın insan haklarına aykırı olduğunu hatırlattı.
28 Şubat döneminde 6 milyona yakın insanın fişlendiğini söyleyen eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, BÇG'yle Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun arasındaki tek farkın, isim değişikliği olduğunu belirtiyor. Yasal olmayan fişlemenin artarak devam ettiğini vurgulayan Avcı, "Avrupa'da bunu yapsanız hayatınıza mal olur." diye konuşuyor. BÇG, 28 Şubat 1997'deki Milli
Güvenlik Kurulu toplantısında alınan 18 maddelik kararların takibi amacı ile oluşturuldu. CÇG ise dönemin Jandarma Genel Komutanı
Şener Eruygur tarafından Jandarma İstihbarat Dairesi'ne bağlı olarak kuruldu. Eski savcı,
kurmay bürokrasisinin kendi ideolojisini korumak için insanları tarassut altında bulundurduğunu aktarıyor. Bu zihniyete göre raporlar hazırlandığını aktaran Gültekin Avcı, "Gerekli olduğu zaman bu listeler çıkarılarak insanlar üzerinde
baskı kuruluyor." ifadelerine yer verdi.
Yüksek yargıda da benzer bir zihniyetin olduğuna dikkat çeken Avcı, fişlenen insanların kendisini şaşırtmadığını dile getiriyor. 1960'tan sonra askerin kışlasından çıkarak siyasete soyunduğunu iddia eden Avcı, "
Asker, siyasette hakim olabilmek için insanları
kontrol altında tutmaya çalışıyor." diyor. Eski savcı İtalya'da olduğu gibi
Özel Kuvvetler Komutanlığı arşiviyle
Genelkurmay İstihbarat arşivinin mercek altına alınması gerektiğini vurguluyor.
Yüksek
Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla ordudan
ihraç edilen eski
Hâkim Binbaşı Yusuf
Çağlayan ise BÇG'nin raporuyla ordudan uzaklaştırıldığını söylüyor. Disiplinsizlik gerekçesiyle ordudan atıldığını hatırlatan Çağlayan, "15 yıllık meslek hayatım boyunca her sene takdirname almış biri olarak bu gerekçe beni çok üzdü." şeklinde konuşuyor. Çağlayan, BÇG tarzı yapılanmaların en çok orduya zarar verdiğini dile getirdi.
Rejimi korumak adına yüksek sosyeteyi, zengin
aile çocuklarını bile fişleyen BÇG'nin icraatlarından en çok İzmir'de bir kebapçıyı fişlemesi dikkat çekmişti. Fişleme olayının ortaya çıkmasından sonra şube sayısını artıran ve işleri düzelen kebapçı Ömer Şimşek, yeni fişlemelerle ilgili, "Fişlenenler çok şanslı insanlar. Çünkü
halk bu haksızlığa uğrayan insanlara o kadar çok
destek veriyor ki anlatamam." diye konuşuyor.
BÇG'nin kurulması, 28 Şubat 1997'deki MGK'da alınan kararlara dayanıyor. Kararların uygulanıp uygulanmadığının denetimi için MGK bünyesinde oluşturulan BÇG,
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'ya bağlı olarak çalıştı. Fikir babası ise dönemin güçlü ismi
Org. Çevik Bir'di.