Ergenekon davasında daha önceden de
sanıkların, çağrıları üzerine
CHP ve DSP milletvekilleri izlenimde bulunmak üzere farklı zamanlarda Silivri'de görülen
Ergenekon davasına katılmışlardı.
Birleştirilen Ergenekon davası sanık avukatlarından Yusuf Erikel'in
soruşturma kapsamında tutuklanması ve müvekkili olan 4 sanığın savunmasının bu yüzden alınamaması sonrasında 3.
iddianame sanıklarından eski Deniz
Yüzbaşı Hasan
Ataman Yıldırım, söz alarak savunmasının hazır olduğunu ve başlayabileceğini söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal
Şengün, sanık Yıldırım'ı savunması için sanık kürsüsüne çağırdı. Savunmasına davanın trajikomik olduğunu belirterek başlayan sanık Yıldırım,
Türkiye'nin dava nedeniyle ikiye bölündüğünü söyledi. Dedikodularla, çıkan cephanelerle, yerleştirilen belgelerle suçlamalar yapıldığını ileri süren Yıldırım, "Ben bilgisayarcı olduğum için bana da bellek yerleştirmişler." dedi.
Sanık Yıldırım, Ergenekon davasının hedefinin çağdaşlık yolunda yürümek isteyen insanlara yönelik açıldığı iddia etti. Davada yargılanan diğer 107 sanıkla birlikte
darbeye teşebbüs ve
örgüt yöneticiliği suçlamasıyla yargılanan Yıldırım, günümüzde
Atatürk devrimlerinin ve Cumhuriyetin
sivil bir darbe ile yıkılmaya çalışıldığını ileri sürdü. Ergenekon ile ilgili iddialar karşından kendisinin de zaman zaman "Acaba böyle bir şey var mı? Yok mu?" diye kuşku duyduğunu anlatan Yıldırım, Ergenekon davasının siyasi bir dava olduğunu savundu.
Hasan Ataman Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslendiğini ifade ederek 'Ne olup bitiyor diye' davayı yakından izlemelerini istedi. Seçim öncesinde Genç Parti'nin barajı zaten geçemeyeceğini, Saadet Partisi'nin oy yüzdesinin de belli olduğunu ifade ederek insanlardan MHP ve CHP'ye oy vermelerini istediğini belirten Yıldırım, politikaları nedeniyle MHP'ye olan güvenlerinin de sarsıldığını söyledi.
Hasan Ataman Yıldırım, bilgisayar üzerine çalışmak için Deniz Kuvvetleri'nden 1984 yılında yüzbaşı rütbesiyle
istifa ettiğini anlattı. Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra kendi
bilişim şirketini kurduğunu anlatan Yıldırım, "Hastanelerin otomasyonları üzerine çalıştım ve bazı hastanelerin sistemini aldım. MHP'li
Sağlık Bakanı
Osman Durmuş zamanında
Sağlık Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanı olan
Suat Duranay tarafından 'SB Bilişim' adıyla bir şirket kuruldu ve adres olarak Sıhhiye'deki Sağlık Bakanlığı binası gösterildi. İşte hayatımın dönüş noktası, hapishaneye girmemin başlangıç noktası budur. Bu şirket hastanelere yakında otomasyona geçileceğini duyurarak kendi programlarını almaları için yazı gönderiyor. Oysa biz
Haydarpaşa Numune ve başka büyük hastanelerin sistemini 5 yıldır çalıştırıyorduk. Onlar da gelip bizim
yazılım programını alın diyorlar. İşte o zaman ben bunlarla uğraşmaya başladım." dedi.
Yolsuzlukla mücadele için Sema Pişkinsüt'ün kurduğu Toplumcu Demokratik Parti'ye girdiğini anlatan Ataman, "Daha sonra İsmail Cem'in Yeni Türkiye Partisi'ne girdim. Fakat parti içinde
demokrasi yok. Bu nedenle İstanbul'da
muhalif bir grupla Demokrasi Platformu'nu kurdum. CHP'de az bir süre kaldım, sonra da Çağdaş Türkiye Partisi'ni kurdum." diye konuştu.
Kendisinde bulunduğu iddia edilen bir belgede
Balyoz darbe planı soruşturması kapsamında hakkında yeniden
tutuklama kararı çıkarılan Emekli
Orgeneral Çetin Doğan'ın adının geçtiğine dikkat çeken Ataman "Bana konulan belgelerde adı geçenler sonradan gözaltına alındı. Demek o zamanlardan Balyoz olayı planlanıyordu." iddiasında bulundu.
İddianamede
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız'a suikast planlandığı iddiası bulunduğunu belirten Yıldırım "İddianamede sahte bir
suikast planı hazırlamışlar. Deniz Kuvvetleri'nde hiçbir zaman Alevi-
Sünni ayrımı yapıldığını görmedim. Kendisine suikast yapılacağı iddia edilen Ali Balkız ne zaman dilekçe verip müştekiliğini geri çekecek." dedi.
YILDIRIM HAKKINDAKİ SUÇLAMALAR
Şüpheli Hasan Ataman Yıldırım; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmak, Örgütün üst düzey yöneticilerinin talimatları ile bazı asker şahıslar hakkında bilgi toplayıp arşivlemek, Bazı örgüt sempatizanları ve üyelerini gizliliğe özen göstermeleri konusunda uyarmak, Örgüt üyelerinin
mahkeme safahatlarını takip edip raporlar hazırlamak, İrtibatlı olduğu bazı subaylar vasıtasıyla devlete ait gizli olan ve mahiyet itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgeler ile Devletin Güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeleri temin edip bulundurmak, Dini inanışlarına, felsefi ve siyasi görüşlerine göre kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydetmek ile suçlanıyor. İddianamede, süreklilik ve farklılık arz eden tüm bu eylemlerinin örgüt üyeliği kapsamında bulunduğunun anlaşıldığı ifade ediliyor.
(CİHAN)