MHP'ye açık çağrı
27
Nisan e-
muhtırası ile
AK Parti'nin kapatılma davasının birbirine benzeyen çok yönleri var.
27 Nisan bildirisinde
halk, tercihlerine açıkça müdahale edilmesini doğru bulmadı ve buna cevabı 22 Temmuz'da verdi; beş yıl boyunca iktidarda yıpranmış bir partiyi yüzde 47 ile yeniden iktidara getirdi.
27 Nisan'da
siyaset dışı bir yerden, halkın temel değerlerine yönelik müdahale edilmek istenmesi vatandaş nazarında olayı bir anda AK Parti olmaktan çıkarıp kendi varlığıyla ilgili bir konu haline getirmişti. Doğrusu halk, buna kimsenin beklemediği bir tepki gösterdi. O zamana kadar müspet muhalefet ile AK Parti'nin icraatlarından memnun olmayan kitlelerin önemli adreslerinden biri haline gelen DYP ile
ANAP kötü bir oyunun figüranlığını yapmanın cezasını çok ağır ödedi. 27 Nisan'dan önce halkın değerleriyle mücadele etmek yerine iktidarın yanlış icraatlarının üzerinden siyaset yapan
Mehmet Ağar yönetimindeki DYP (sonradan DP oldu) anketlerde barajı aşıyor görünüyordu. Ancak, kritik zamandaki yanlış tutumun faturası
seçim sandığında ortaya çıktı ve DP yüzde 5,4'te kaldı.
Erkan Mumcu da, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
kilit parti olmanın tadını çıkartıyor, o televizyondan bu televizyona koşuyordu. Ancak tarihî bir hata yapan Mumcu,
sivil bir cumhurbaşkanının seçilmesini engelleyecek oyunun bir parçası haline gelince, derin
Türkiye onu da affetmedi. AK Parti'nin yönetim biçimini beğenmemek,
ekonomik ve sosyal politikalarını eleştirmek, dış politikadaki yaklaşımlarını doğru bulmamak gayet tabii bir davranıştır. İktidarı taşımak çok zordur ve AK Parti kadrolarının iktidardaki tavırları hoşa gitmeyebilir. İktidarı taşıyacak olgunlukta bulunmayabilir de. Ancak
toplumun inandığı değerleri desteklediği için onu
kapatmaya kalkmak, işi başka bir mecraya sokuyor.
MHP seçimlerden sonra bugüne kadar
ülke yararı için ve toplumun değerleriyle barışık hareket etmeye çalıştı. 22 Temmuz seçimlerinden sonra birtakım güç odaklarının bütün beklentilerini boşa çıkarırcasına müspet hareket etti. e-muhtıra sürecinde
CHP ile MHP'nin
koalisyon kurmaları üzerine kurgulanan oyunu seçimden sonra da gösterdiği yapıcı tavırla bozdu. Bahçeli,
ülkücü gençliğin kavgalara çekilerek kargaşa ortamının oluşturulmasını da engelledi. Onları kavgadan ve sokaktan uzak tuttu.
Cumhurbaşkanlığı konusunda gösterdiği müspet davranış bütün hesapları altüst etti ve ülkenin kaotik bir ortama girmesinin önüne geçti.
Dedim ya 27 Nisan e-muhtırası ile AK Parti'nin kapatılmak istenmesi, topluma aynı şeymiş gibi geliyor. Şimdi MHP yine kritik bir eşikte duruyor. Halkın değerlerine muhalefet etmeden, yapıcı bir üslupla siyaset yapmak MHP'yi geliştiriyor ve büyütüyor. MHP'nin, AK Parti'nin yanına eklenmesini beklemek tabii ki son derece yanlış olur. Zaten böyle bir şey bekleyen kimse de yok. Hele de MHP gibi dominant karakterli bir partinin kendine has tavırları tabiî ki olacaktır. Ancak AK Parti'yi
kapatma davası, tıpkı 27 Nisan e-muhtıra bildirisi gibi partiler üstü bir konu. Buradaki tavır ya da niyet, milletin bizzat kendisini, onun değerlerini kapatmaya yönelik bir girişim. MHP, 22 Temmuz'dan bu yana gösterdiği müspet hareket etme prensibinden asla vazgeçmemelidir. AK Parti'nin kapatılması adımına, toplumun nasıl baktığını çok iyi tahlil etmelidir. Aksi haldeki davranış, AK Parti'yi daha da güçlendirir MHP'yi zayıflatır.
Unutulmamalıdır ki, siyaset dışı oyunları bu toplum hiç sevmiyor.
MEHMET KAMIŞ/ZAMAN