Milli
Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından yayımlanan bildiride, toplantıda ülkenin
asayiş ve güvenliğini etkileyen iç ve dış gelişmelerin etraflı bir değerlendirilmesinin yapıldığı belirtilerek, ''Bu çerçevede çok boyutlu bir yaklaşım gerektiren terörle mücadelenin tüm vechelerini kapsayan önlemlerin uygulanmasına, ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin huzur ve güvenliğini
hedef alan bu tehdit bertaraf edilene kadar aynı azim ve kararlılıkla devam edileceği vurgulanmıştır'' denildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında
Çankaya Köşkü'nde yapılan ve yaklaşık 4,5 saat süren MGK toplantısının ardından yayımlanan bildiride şunlar kaydedildi:
''Ülkemizin asayiş ve güvenliğini etkileyen iç ve dış gelişmelerin etraflı bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu çerçevede çok boyutlu bir yaklaşım gerektiren terörle mücadelenin tüm veçhelerini kapsayan önlemlerin uygulanmasına, ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin huzur ve güvenliğini hedef alan bu tehdit bertaraf edilene kadar, aynı azim ve kararlılıkla devam edileceği vurgulanmıştır. Bu süreçte, vatandaşlarımızın da çağdaş
demokrasi ve hukuk ilkeleri temelinde, kardeşlik olgusunu daha da pekiştirecek bir tavır sergileyeceklerine olan
inanç teyit edilmiştir.
Irak'taki son gelişmeler tüm boyutlarıyla ele alınmış, 7
Mart 2010 tarihinde düzenlenecek parlamento seçimlerinin saydam, meşru, demokratik teamüllere uygun, Irak'ın tüm nüfus kesimlerinin geniş katılımına imkan verecek şekilde gerçekleştirilmesinin önem taşıdığı vurgulanmış, ayrıca terörle mücadeleye ilişkin
Türkiye-Irak-ABD üçlü mekanizma sürecindeki gelişmeler değerlendirilmiştir.
Kıbrıs'ta devam eden müzakere süreci bağlamındaki son gelişmeler gözden geçirilmiş, Ada'da adil ve kalıcı bir çözümün bu konuyla bağlantılı tüm sorunların halli için yegane çareyi teşkil ettiği vurgulanmıştır.
Son
Avrupa Parlamentosu raporu gibi, Kıbrıs çözüm sürecinin doğasına, BM çerçevesi ve yerleşik parametrelerine, Ada'daki gerçeklere, Türkiye'nin garantörlük hak ve sorumluluklarına ve Ada'nın eşit sahibi olan Kıbrıs Türklerinin hukukuna aykırı formül ve talepler ya da uluslararası
mahkeme kararlarından çıkar sağlama arayışlarının müzakerelerin seyrine ve adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması çabalarına zarar vermekten başka bir amaca
hizmet etmediğinin altı çizilmiştir.
Kıbrıs Türklerinin Ocak ayı başında yapmış oldukları, müzakere sürecinde gerçek bir atılım teşkil eden ve kapsamlı çözümün yolunu açacak nitelikteki uzlaşı önerilerinde de yansımasını bulan çözüm iradelerinin karşılık bulmaması nedeniyle ilanihaye çözümsüzlüğün mağduru olmaya zorlanamayacaklarına dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda, gelinen aşamada herkese çözüme
destek sorumluluğu düştüğü ve Türkiye'nin, Kıbrıs'la ilgili ahdi hak ve yükümlülükleri çerçevesinde Kıbrıs Türklerine yönelik sorumluluklarını kararlılıkla yerine getirmeye devam edeceği vurgulanmıştır.
Ülkemiz ve
Yunanistan arasında mevcut birbirleriyle bağlantılı Ege sorunları ve ülkemizin Ege ve Doğu Akdeniz'deki meşru ve hayati hak ve çıkarları, bu bölgelerde son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında kapsamlı olarak değerlendirilmiştir. Ülkemizin Yunanistan ile Ege Denizi'nden kaynaklanan sorunların tümünü iyi komşuluk ve yakın
işbirliği ilkeleri temelinde, yapıcı
diyalog anlayışı içinde çözmek yönündeki iradesi teyit edilmiştir. Ülkemizin dış
politika öncelikleri arasında yer alan Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerimizin korunması konusunda da ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın işbirliği ve eşgüdüm içinde icra ettikleri faaliyetlerin sürdürülmesi kararlılığı yinelenmiştir.''