Önceki
akşam gazeteci Ahmet Hakan'ın
CNN Türk televizyonunda yayınlanan Tarafsız Bölge isimli programında ulusalcılık ele alındı. Programa katılan ulusalcı görüşleriyle tanınan aydınlar,
silah üzerine
yemin ettiren ve
Danıştay suikastıyla gündeme gelen derneklere sahip çıkmaktan kaçındı. Ulusalcılığı savunan aydınlardan Prof. Dr. Anıl
Çeçen, devlet varken devlet organlarının görevini üslenecek oluşumlara gerek olmadığını ifade etti.
Gazeteci-yazar
Yalçın Doğan silah üzerine yemin eden ulusalcı oluşum ve derneklerin "paranoya içinde olduklarını" söyledi. Doğan, sağ iktidarın olduğu 1960 yılının ortalarında yine kuvvacı akımların ortaya çıktığına dikkat çekti. Evrensel hukuk, çağdaşlık ve
demokrasi kriterlerine göre bir değerlendirme yaptığını belirten Doğan, ulusalcıların bu ölçüleri ihlal ettiğini aktardı. Doğan, ulusalcıların kamuoyuna yansıyan söylemlerinin savcıları harekete geçirmesi gerektirdiğini kaydetti.
Atatürkçü düşüncenin önde gelen ismi Prof. Dr.
Toktamış Ateş ise ulusalcı akım ve oluşumlar için "patalojik" tabirini kullandı. Ateş, ulusalcıların abartılı görüş ve düşüncelerle kamuoyunu yanılttığını ifade etti. Ulusalcıların gösterdiği gibi Türkiye'nin işgal altında olmadığını söyleyen Ateş, programda ulusalcılığı hararetle savunan Prof. Dr.
Erol Manisalı ile sık sık tartıştı. Ateş, ülkenin her yönden işgal edildiğini söyleyen Manisalı'ya "Abartıyorsun" diye karşılık verdi. Prof. Manisalı da programda ulusalcı derneklerin silah üzerine yeminine ve mevcut derneklere sahip çıkmaktan özellikle kaçındı.
Türk Ocakları Genel Başkanı
Nuri Gürgür de milliyetçilik ile ulusalcı oluşumları birbirinden ayrı tuttu. Ulusalcı akımların ortaya çıkmaması için devlet kurumları arasında bir rekabetin ve ilişkilerde çözülmenin giderilmesini isteyen Gürgür, buna örnek olarak
Hrant Dink suikastından önce muhbirin bildirmesine rağmen kurumların ilgisiz kalmasını örnek gösterdi. Gürgür, "Bu tür oluşumları milliyetçilikle bütünleştirmek yanlıştır." dedi.
AK Parti Milletvekili Nevzat Yalçıntaş da, ülkede ne zaman daha muhafazakar partiler iktidara gelse kuvayı milliyeci akımların ortaya çıktığına dikkat çekti. 2007 yılı içinde hem cumhurbaşkanlığı hem de
genel seçimler yapılacağını hatırlatan Yalçıntaş, kuvayı milliyeci oluşumların ortaya çıkışının sebebini seçimlere bağladı.
Gazeteci yazar
Mehmet Metiner de ulusalcı oluşumları AK Parti'nin dış politikasına bağladı: "Türkiye'yi dünyaya açmaya çalışan, ülkenin demokrasi okunu genişletmeye çalışan, demokratikleşmeyi
Avrupa standartlarına uygun bir şekilde yerleştirmeyi amaçlayan bir parti olmasaydı kesinlikle böyle bir kuvva hareketi ortaya çıkmazdı. Bu, statükoyu korumak isteyen birtakım karanlık güç odaklarının hamlelerinden. Bunun Türk milliyetçiliği ile bir ilgisi yok. Türk milliyetçiliği bence bu derin hamlenin aracı oluyor, kullanmak istiyorlar. Aynı zamanda kutsal kitabı da kullanmak istiyorlar, Kur'an'ı kullanıyorlar. Türk milliyetçiliğinin bence çıkıp bu ırkçı faşizan düşüncelerle hesaplaşması lazım."
ZAMAN