HSYK'ya
yüksek yargı dışından da hakim ve savcıların seçilmesine
destek veren Ödemiş
Hakimi Özsu, "Yüksek yargının reaksiyonunu anlayabiliyorum. Kapalı devre yargı mekanizmasının bozulmasını istemiyorlar." diyor.
Kazan Hakimi
Şahin de '
küçük bir zümre'nin 12 bine yakın yargı mensubu hakkında karar aldığını belirtiyor.
Meclis'in gündemine bu hafta gelmesi beklenen
anayasa paketinin en önemli bölümünü yargı
reformu oluşturuyor.
Anayasa Mahkemesi ile
Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı demokratik meşruiyet ve geniş temsil esasına göre değiştiriliyor. Yüksek Mahkeme'ye Meclis'in, HSYK'ya da hâkim ve savcıların üye seçmesi öngörülüyor.
Reforma karşı çıkanların başında ise
CHP, MHP ve yüksek yargı geliyor. Ancak yerel mahkemelerde görev yapan kürsü hâkimleri,
Yargıtay ve HSYK'nın öne sürdüğü görüşlere katılmıyor. HSYK'ya yüksek yargı dışından hâkim ve savcıların seçilmesine destek veriyorlar. Reforma karşı çıkan yüksek yargıya ise tepki gösteriyorlar. Ödemiş Hâkimi Faruk Özsu, "Yüksek yargı içerisindeki al gülüm ver gülüm sisteminin değişmesine karşı çıkıyorlar. Kapalı devre yargı mekanizmasının bozulmasını istemiyorlar." diyor.
Beypazarı Hakimi Dr. Orhan
Gazi Ertekin ise
Yargıtay ve HSYK'dan gelen açıklamaları
analiz ve altyapıdan yoksun buluyor. Ertekin'e göre, ellerindeki gücün alınması yüksek yargının işine gelmiyor.
AK Parti'nin
pazartesi günü görüşünü almak için muhalefe sunduğu anayasa değişikliği paketine yargıdan ilk tepki
Yargıtay Başkanı Hasan
Gerçeker'den gelmişti. Başkanlar Kurulu'nun pakete ilişkin aldığı kararı kamuoyu ile paylaşan Gerçeker, yargı ile ilgili olan düzenlemelerin Anayasa'ya aykırı olduğunu savunmuş, HSYK'nın yapısında öngörülen değişikliğe de karşı çıkmıştı. Gerçeker, "Bu düzenlemeler şunu gösteriyor ki yüksek yargının, yüksek mahkemelerin devreden çıkarılmak istenmesi, etkisinin azaltılmak istenmesi öngörülüyor. Biz buna kesinlikle karşıyız. Yargıdaki sorunlar giderilmeden Anayasa Değişiklik Taslağı'nda yer alan düzenlemelerin yapılması, yargıyı kuşatmanın ötesinde yargıyı ele geçirmekle eşanlamlı olacaktır." şeklinde konuşmuştu.
Düzenlemeye bir tepki de HSYK Başkan Vekili
Kadir Özbek'ten gelmişti. "Elimizdeki metin yargının sorunlarına
yanıt verecek nitelikte bir metin değil.'' diyen Özbek, yüksek yargı ile dalga geçildiğini savunmuştu. Ancak, yerel mahkemelerde görev yapan kürsü hâkimleri, HSYK'ya yüksek yargı dışından da hâkim ve savcıların seçilmesini olumlu bir adım olarak değerlendiriyor.
Kurula yüksek yargı dışından hâkim ve savcıların seçilmesinin olumlu bir gelişme olacağını belirten Ödemiş Hâkimi Faruk Özsu, "Yüksek yargının reaksiyonunu anlayabiliyorum. Kapalı devre yargı mekanizmasının bozulmasını istemiyorlar. Yüksek yargı içerisindeki al gülüm ver gülüm sisteminin değişmesine bir tepkidir bu." diyor. Beypazarı Hâkimi Dr.
Orhan Gazi Ertekin ise Gerçeker ve Özbek'in açıklamalarının analiz ve altyapıdan yoksun olduğunu belirtiyor. Ertekin, pakete gösterilen tepkiyi şu şekilde değerlendiriyor: "Yüksek yargının kendinden menkul itibarının zedelenmesi ve kendilerine tanıdıkları bu gücün ellerinden alınması işlerine gelmiyor." HSYK'da yerel mahkemelerin temsilinin hiç yapılmadığına değinen Kazan Hâkimi
Kemal Şahin de "Çok küçük bir zümre 12 bine yakın yargı mensubu hakkında karar alıyor, üstelik o döngü yalnızca kendi arasında yürüyüp gidiyor." diye konuşuyor. Emekli hâkim
Beyazıt Boran da kürsü hâkimlerinin HSYK gibi yargıdaki pek çok karara
imza atan bir kurumda temsil edilmelerinden daha
doğal bir şey olamayacağını belirtiyor. Terfi sorunları,
iş yükü fazlalığı,
tayin meseleleri gibi konuları en iyi kürsü hâkimlerinin bileceğine dikkat çeken Boran, Özbek'e şu soruyu yöneltiyor: "
Dalga geçiyorlar" demiş, peki dalga geçilmemesi için HSYK'nın böyle devam etmesi mi lazım?" Hâkimlerin görüşleri şöyle:
Ödemiş Hâkimi Faruk Özsu: Kürsü hâkimleri ve yerel mahkemeler ile yüksek yargı arasında bir bağ kurulması şarttı. HSYK'da taşra hâkimlerinin temsil edilmesi olumlu bir gelişme. Yüksek yargının reaksiyonunu anlayabiliyorum. Kapalı devre yargı mekanizmasının bozulmasını istemiyorlar. Yüksek yargı içerisindeki al gülüm ver gülüm sisteminin değişmesine bir tepkidir bu. Nasıl siyasetin yargıya müdahalesini bir kirlenme olarak görüyorlar, taşra yargısının da yüksek yargıya dokunmasını aynı derecede kirlenme gibi algılıyorlar.
Beypazarı Hâkimi Dr. Orhan Gazi Ertekin: Bugüne kadar yanlış olan hâkim ve savcıların özlük haklarıyla ilgili bir kuruma sadece yüksek yargıdan hâkim ve savcının atanmasıydı. Bu değişiklik, ilk defa bu illüzyonu çözen, gerçek manada hâkim ve savcı statüsündeki şahısların HSYK'da temsilci olmasını sağlayacak bir adımdır. Yüksek yargının kendilerine tanınan bu gücün ellerinden alınması işlerine gelmiyor. Zaten gerek Kadir Özbek'in, gerekse Hasan Gerçeker'in açıklamaları, dikkat edilirse, analiz ve altyapıdan yoksun. Sözleri, çarpık bir gelenekten kaynaklanan mevcut düzeni korumaya çalışmaktan başka bir şey değil.
Kazan Hâkimi Kemal Şahin: Bugüne kadar "yargı" denilince hep yüksek yargı anlaşıldı. Halbuki, yüksek yargı neticede yargı mekanizmasının denetleyicisi konumundadır. Temyiz mahkemeleri gibi işlev görür. HSYK'nın bugünkü yapısı da, yargının temsilinden uzak.
Danıştay ve Yargıtay'dan üyeler seçiliyor HSYK'ya. Ancak Kurul'un, Danıştay ve Yargıtay üyelerini ilgilendiren herhangi bir karar alma durumu yok. Yerel mahkemelerin temsili hiç yapılmıyor. Çok küçük bir zümre 12 bine yakın yargı mensubu hakkında karar alıyor, üstelik o döngü yalnızca kendi arasında yürüyüp gidiyor. Anayasa paketi eksikleri de olan bir reform girişimi, ancak diğer yandan olumlu adımları da desteklememiz gerekiyor.
Emekli Hâkim Beyazıt Boran: Bir kere kürsü hâkimlerinin sorunlarını en iyi kendi aralarından seçecekleri temsilciler çözecektir. Terfi sorunları, iş yükü fazlalığı, tayin meseleleri gibi bir sürü ihtiyacı en iyi kürsü hâkimleri bilecektir. Özbek'in "yüksek yargıyla dalga geçiyorlar" sözü kesinlikle yanlış. Peki dalga geçilmemesi için HSYK'nın böyle devam etmesi mi lazım? Hiçbir kararı yargıya götürülemiyor. Yapılan
itirazlar yine kararı verenlerin önüne gidiyor. Bugüne kadar itiraz için kurulun önüne gelen dilekçelerle herhangi bir kararın değiştiğini görmedim. Bu yapının değişmesi zorunludur. ZAMAN