Her
darbenin bir medyaya ihtiyacı vardır.
Darbe silahsız olur ama medyasız olmaz.
Çünkü darbelerin altyapısını medya hazırlar,
ülkeyi “korkunç” bir tehlikeyle karşı karşıya olduğuna ikna etmek, insanlarda “biri gelsin bizi kurtarsın” duygusu yaratmak medyanın görevidir.
Bu ülke yıllarca “komünizm” tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna nasıl inandı?
Türkiye’de komünist bir sistemin kurulmasının ne imkânı ne ihtimali vardı.
İşçi sınıfı bile yoktu o zamanlarda.
Gencecik çocukların hiçbir sosyal temeli, hiçbir toplumsal tabanı olmayan hareketleri bu ülkeye büyük komünist ayaklanması diye nasıl yutturuldu?
12
Mart’ta ihtiraslı generallerin kendi aralarındaki
iktidar mücadelesini, bu
halk nasıl oldu da “komünist devrimin” önlenmesi olarak kabul etti?
Bu insanlar ne olduğunu bile bilmedikleri komünizmin bir “öcü”, ordunun da tek kurtarıcı olduğuna nasıl inandı?
Medya sayesinde inandı.
Darbe
yandaşı medyanın birinci görevi bir “korku” yaratmaktır.
Ortada toplumsal bir “korku” olmadan darbe olmaz çünkü.
Darbe, bir korkunun üzerine inşa edilir.
Eğer vaktiniz varsa gidin bir kütüphaneye bizim gazeteleri bir tarayın.
Nasıl bir dehşet duygusu yarattıklarını göreceksiniz.
Darbeciler de kendilerine bağlı “
Ergenekon”larla bu dehşetin yaratılmasına yardımcı olacak eylemleri ateşlerler.
12
Eylül’de yakalanan bir tabancanın sabahleyin bir solcuyu, öğleden sonra bir sağcıyı vurmuş olduğunun ortaya çıktığını hiç unutmayın.
Bir Ergenekon varsa mutlaka bir de medyası vardır.
Ergenekonların beslediği dehşeti halka çarpıtarak sunacak bir medya olmasa, o dehşet eylemleri ne işe arar?
Medya o terörü apaçık yazsa Ergenekonlar teröre mi bulaşabilir?
Ne yazık ki darbeler her zaman kendilerine yandaş medya bulurlar.
Çünkü darbeler çok para dağıtırlar.
Hiç kimse onları denetleyemediği, kimse onlara
hesap soramadığı için
darbeciler yandaş medyayı paraya boğarlar.
28
Şubat’ın en büyük
banka soygunlarının gerçekleştiği dönem olduğunu her zaman aklımızda tutmalıyız.
Darbeci medyanın ne beklediğini anlayabilmek için o dönemi iyi bir incelemek gerekir.
Bugün de Ergenekon’un ve darbenin bir medyası var.
Dehşet yaratmak için programlanmış bir silahlı çeteyi “vatansever” grup, darbecileri “ülkeyi kurtarmak isteyen insanlar” olarak göstermeye çalışan bir medya.
O medyada “darbe” sözcüğüne pek rastlamazsınız.
Eğer rastlarsanız, “aslında böyle bir darbe tehlikesinin olmadığını” anlatan satırlarda rastlarsınız.
Organize bir eylemin sonucu öldürüldüğü,
jandarma istihbaratının cinayeti çok önceden bildiği anlaşılan
Hrant Dink cinayeti onlar için “birkaç serseri çocuğun” işidir.
Buna inandırmak için çok uğraşırlar.
Darbeleri, çete
cinayetlerini perdelemeye çabalarlar.
Ve, “tehlikeyi” abartırlar.
Laiklik tehlikededir.
Kadınlarımızın başlarını bağlamak için gelmektedirler.
İçki yasaklanıyordur.
Avrupa Birliği, Türkiye’de “İslami bir cumhuriyet” kurmak için kıvranmaktadır.
“Cahil” halk irticayı desteklemektedir.
Türkiye’yi “irticadan” kurtarmak için ne halktan ne Avrupa’dan bir
ümit vardır.
Ve, Türkiye kurtarılmalıdır.
Bu şartlarda sizce “kurtarıcı” olarak kimi göstermektedir bu gazetelerle televizyonlar?
Adres bellidir.
Daha önce onları paraya boğan bir adres.
“Darbeci paşaların” gözaltına alınması, Ergenekon çetesinin yakalanması onlar için hüzün verici olaylardır.
Bütün bu gözaltıları, soruşturmaları, “Türkiye’yi kurtarmaya uğraşanları sindirecek” operasyonlar olarak sunarlar okuyucularına.
Paşaların darbe hazırladığını ortaya koyan günlükler “unutulmalıdır”, çetenin işlediği cinayetler, attığı bombalar konuşulmamalıdır.
Televizyonlara bakın.
Gazeteleri okuyun.
Kullandıkları sözcüklere dikkat edin.
Darbe medyasını göreceksiniz.
O medyada çalışan çok dürüst insanlar da var ama oralarda “
psikolojik savaş” elemanı olan yazarlar ve yöneticiler de var.
Ama bu sefer beceremeyecekler.
Bütün bu gelişmeler, onların beceremeyeceğinin işareti.
Demokrasinin tehlikede olmasına hiç aldırmayan bu medya şimdi şaşkınlıkla bu ülkede “
demokrasi” isteyen insanlar olduğunu görüyor.
Ve,
komik bir şekilde yüksek tirajlarına rağmen marjinalleşiyorlar.
Çünkü artık darbenin ve Ergenekon’un bir medyası olduğu gibi...
Demokrasinin de bir medyası var bu ülkede.
Onları öfkeden çıldırtan da bu.
Ama onları öfkelendiren, halkı sevindiriyor.
Artık darbe istemiyor çünkü bu ülke.
AHMET ALTAN/TARAF