Ağar’ın,
Sami Hoştan tarafından uyandırılmış olabileceği belirtilen iddianamede,
Abdullah Çatlı’nın içinde bulunan aracın
Veli Küçük’ün adamlarınca takip edildiği, kazadan sonrada Çatlı’ya ait içinde istihbarat raporları bulunan çantanın Ali Yasak tarafından alındığı öne sürülüyor.
Ayrıca
Veli Küçük’ün,
“Eğer çanta başkalarının eline geçseydi mahfolurduk, bizi bertaraf ederlerdi” dediğine yer veriliyor.
SABANCI SUİKASTİ
İdianamede, öne çıkan konulardan biri de,
soruşturma aşamasında gündeme gelen
Sabancı suikasti.
Aydınlık dergisinde yapılan aramada, derginin yayın yönetmeni Serhan Bolluk’a ait 1995 yılına ait ajandada, gelecek yılın
ocak ayının 1. gününe ait sayfaya düşülen notta Fehriye
Erdal, İsmail Akkol ve
Mustafa Duyar isimlerinin yer aldığı tespit edilmiş. Eylemden 8 gün önceki tarihe not alınmasıyla ise örgütsel bağlantıya kanıt olarak gösterilmiş.
Ele geçirilen dokümanlar ve
tanık ifadelerine göre,
Sabancı suikastini gerçekleştiren Mustafa Duyar’ın
Afyon Cezaevi’nde Nuri
Ergin çetesi tarafından
isyan çıkarılarak öldürülmesi talimatını Veli Küçük verdi. Bu olay Mustafa Duyar’ın konuşma şüphesi nedeniyle yapıldı.
Buna
delil olarak da, 2000 yılında
Uşak Cezaevi’nde çıkan isyan sırasında çatıya çıkan
Nuri Ergin’in, “Veli Küçük’e
selam söyleyin” diye yaptığı açıklamanın kaseti de yer alıyor.
DHKP-C İLE İLİŞKİ
Savcılık iddianamesinde, “soruşturma dosyasındaki delillerden, alınan ifadelerden ve ele geçirilen dokümanlardan
Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden Veli Küçük’ün, DHKP-C
terör örgütü ile ilişkisi olduğu ve sözkonusu örgütün Ergenekon
terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandığı ve
kontrol altında tuttuğu anlaşılmıştır” deniliyor.
DHKP-C örgütünün uyuşturucu kaçakçılığında Veli Küçük’le bağlantılı
mafya gruplarıyla ortak hareket ettiği, yurtdışında
PKK ile de uyuşturucu trafiğini yönlendirdiği ileri sürülüyor.
“İLHAN SELÇUK BAŞSAVCIYA BASKI YAPTI”
Cumhuriyet gazetesi başyazarı
İlhan Selçuk’un 23 Ocak 2008 tarihli köşesinde “İktidar Partisi Zanlı” başlığıyla kaleme aldığı yazıda “Savcı kırmızı çizgiyi çiğneyip bölücülük ya da dincilik yapan siyasi partiye
dava açmasın, görür gününü” diyerek açıktan
Yargıtay Başsavcısı’nı
kapatma davası açması yönünde tehdit içerikli uyarıp yönlendirdiği iddiasına yer veriliyor.
Selçuk’un bu yazıyla Başsavcı üzerinde
baskı oluşturmayı amaçladığı öne sürülüyor.