Aynı iz peşindeki
Org. Eşref
Bitlis de 25 gün sonra kazada öldü..
Ergenekon örgütünün kurucu ve yöneticisi olduğu iddia edilen
emekli tuğgeneral
Veli Küçük'ün evinde ele geçirilen "Şirketler ve Köstebekler" adlı belgede, Uğur
Mumcu suikastının perde arkasına dair şok detaylar anlatılıyor. 2 bin 455 sayfalık Ergenekon iddianamesinin "deliller" kısmında yer alan raporda, Mumcu'nun, devlet tarafından Celal Talabani'ye gönderildiği iddia edilen 100 bin
silahı araştırdığı için öldürüldüğü öne sürülüyor. Belgenin '
Susurluk Raporu Silahlar ve Cinayetler' başlıklı bölümünde yer alan iddialar şöyle:
KISTIRILAN 700 PKK'LI...
"1991'in Ocak ayında Makine Kimya Enstitüsü'ne (MKE) ilginç bir
mesaj geldi ve 'çok gizli' yürütülecek bir işlemle 100 bin silahın
seri numaralarının silinmesi istendi. 4 gece süren işlemden sonra silahları üst rütbeli bir
subay 'Ben
JİTEM komutanıyım' diyerek aldı. Silahlar,
Irak sınırına getirilmeden bir gün önce 15 Ocak 1991'de,
jandarma albay Durmuş
Coşkun Kıvrak komutasındaki kuvvetler, 700 kadar PKK'yı kıskaca aldı. Ancak bu anda Ankara'dan gelen emirle geri çekilmesi istendi. Bu emrin nedeni, sınırda çıkabilecek bir çatışmanın dikkati silah sevkıyatına çekmesi olasılığıydı. MKE yetkililerine de giden yazılı emir dosyasını, albay Kıvrak ve birkaç asker inceleyince şok oldu. İlerleyen dönemde askerlerden biri dosyanın fotokopisini çekip gazeteci Mumcu'ya gönderdi."
MUMCU'NIN HAYATİ HATASI
Söz konusu belgenin "
Uğur Mumcu'nun hatası" başlıklı bölümünde ise Mumcu'nun kendine gelen belgeyi onaylatmak için bazı yerlere açtığı telefonlar "hayatının en büyük hatası" olarak yorumlanıyor. Dosyayı Uğur Mumcu'ya ulaştıran kişi, Mumcu'nun açtığı telefonlardan haberdar olunca, kendisini arayarak "Bu işin ucu pis... Ölümüne mi susadın?" diyerek dosyayı unutmasını istedi. 23 Ocak 1993 günü ise albay Durmuş Coşkun Kıvrak, ısrarla Uğur Mumcu'yu aradı. Bir türlü Mumcu'ya ulaşamayan Kıvrak, sekreterine "Hayati bir konu, mutlaka benimle görüştürmelisiniz" diye not bıraktı. Kıvrak ile görüşemeyen Mumcu, ertesi gün, MKE'ye gelen 'gizli' mesajdan da 2 yıl sonra bombalı suikasta
kurban gitti. Silahlara ait belgeler ise Mumcu'nun evinde ve bilgisayarında bulunmadı.
'YERİ GELİNCE KONUŞULUR'
Raporda
Eşref Bitlis ile ilgili de bir bölüm yer alıyor: "Mumcu suikastından sonra gündeme gelen 'Celal Talabani'ye PKK'yı vurması için 100 bin silah gönderildi' söylentileri için, Eşref Bitlis'in yanıtı, "Konuşulacak şeyler zamanı geldiğinde konuşulur" oldu. Ve Bitlis de Mumcu'dan 25 gün sonra
uçak kazasında şehit düştü." İki olayın art arda yaşanması ve raporda yer alış biçimi, "Mumcu ve Bitlis'in katili aynı mı?" sorusunu akıllara getirdi. O dönemde de Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis'in aynı iz üzerindeyken öldürüldükleri öne sürülmüş, Bitlis'in,
Kürt meselesinin çözümünde Irak-
İran ve
Suriye ile birlikte davranma politikasını benimsediği ifade edilmişti. Ergenekon'un
kilit ismi
Tuncay Güney de, 2001'de verdiği ifadede Eşref Bitlis ile binbaşı Cem Ersever'in, Ergenekon'un PKK'ya silah satışından haberdar oldukları için öldürüldüğünü öne sürmüştü.
SABAH