Emekli Büyükelçi
Faruk Loğoğlu'nun ASAM Başkanlığı'ndan,
emekli General Edip Başer'in de
Merkez'in bağlı olduğu
Avrasya Bir Vakfı Yönetim Kurulu'ndan geçen ay istifaları ile başlayan süreçte kuruluş sarsıntı geçiriyordu.
ASAM'daki düşün insanları ve hizmetlilerine de izin verilmişti.
Loğoğlu'nun yerine başkanlığa vekâlet eden Doç. Dr. Çağrı Erhan'ın bugün gerçekleşecek istifasının ardından, ASAM
oksijen çadırında süren hayatına son verecek.
ASAM daha önce iddia edildiği gibi başka vakfa bağlı olarak yaşamını sürdürmeyecek; tamamen kapanacak.
Dergiden merkeze
Şimdi, "Dev fabrikaların, kapısına
kilit vurduğu dönemde ASAM'ın ne önemi var?" diyenler çıkabilir.
Soruyu yanıtlamak için önce ASAM'ın geçmişine bakmak gerekiyor.
Türkiye'nin ilk düşünce, yani Think Tank kuruluşu olan ASAM Sovyetler Birliği'nin dağılıp, Avrasya eksenli bir değişimin yaşandığı 1990'lı yılların başında bir grup aydının bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.
Şaban Gülbahar ve arkadaşları
Avrasya Birliği Türk EkonomikSosyal ve Kültürel
Araştırmalar Vakfı'nı (Avrasya-Bir) kurup, "Avrasya Dosyası" isimli
dergiye 1996'da finansal
destek verdi.
Dergi, 1999'da faaliyet alanı "Stratejik, politik,
ekonomik ve sosyal" olarak çizilen ASAM'a dönüştü.
Merkez bünyesinde Stratejik Bilgi Bankası ve Stratejik
Araştırmalar Merkezi, ardından
Ermeni Araştırmaları ile İnsanlığa Karşı Suçlar Enstitüleri kuruldu.
28
Şubat desteği
Genelkurmay karargâhının kontrolünde gerçekleşen 28 Şubat sürecinde
Ülker Grubu'nun finansörlüğüyle kurulan ASAM ismi hep öne planda yer aldı.
Bu dönemde üretilen birçok araştırma, veri ve bilginin ASAM kaynaklı olduğu kulaklara fısıldandı.
ASAM Genelkurmay'ın yanı sıra,
Cumhurbaşkanlığı,
Başbakanlık ve bazı kamu kurumlarına da araştırmalarıyla destek verdi.
Kurucu Başkan Prof. Ümit Özdağ'ın ardından, emekli Büyükelçi Gündüz
Aktan, ardından da yine emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu'nun başkanlığını yaptığı ASAM'da üç ay önce bir şeyler değişmeye başladı.
ASAM'ın, Avrasya Bir Vakfı'ndan ayrılıp, yeni kurulacak Avrasya Türk Kültürü Stratejik Araştırmalar Vakfı'na (AVSAV) bağlanması kararlaştırıldı.
AVSAV
yönetiminde Başbakan Başdanışmanı Büyükelçi
Ahmet Davutoğlu da yer aldı.
Bu karar Faruk Loğoğlu ve Edip Başer'in istifalarını getirdi.
Düşüncenin bedeli
Çağrı Erhan'ın aktardığına göre ASAM'ın yüzde 90 finansörlüğünü yapan
Ülker Grubu, "ekonomik
krizi" gerekçe gösterip merkezin faaliyetini yürütmekten vazgeçtiklerini kendisine bildirmiş.
ASAM'ın kapanmasının gerisindeki kararın ekonomik mi, yoksa siyasi mi olduğu tartışılır...
Ancak bir gerçek var ki, Türkiye'deki düşünce kuruluşları bir şirket veya kuruma mahkûm olarak hayatını sürdürüyor.
Yeryüzünün en pahalı varlığı "düşünce" nin üretimi de buralardan gelecek ekonomik destek kesilince son buluyor.
Oysa bunun yerine Türkiye'nin bir "Düşünce
Kuruluşları Yasası" olsa, kuruluşların doğrudan
yardım,
bağış almalarına olanak tanınsa ve özerk yapıları özgür hale getirilse bu gibi gelişmeler de olmayacak.
Bugün her şeyden çok daha fazla sahip olmamız gereken "düşünce" krizlerden etkilenmeyecek.
Çünkü o krizlerden çıkılması için de düşünceye ihtiyaç duyulduğunun farkında olunacak.
MUARREM SARIKAYA- SABAH