Hollanda’dan getirilen ve günde 30 litre süt verecek
inekleri taksitle almak isteyen
köylü sıraya girdi. Köye önce Avrupai bir
ahır yapıldı. Aylarca geciken
hayvanlar geldiklerinde davul zurna ile karşılandı. Ancak mutluluk kısa sürdü. ‘Sağlıklı’ raporu olan hayvanlar tek tek ölmeye başladı. İneklerin bir bölümünün
yaşlı, bazılarının şap ve brucella hastalığı taşıdığı tespit edildi.
Tarım Bakanlığı devreye girince inekler
Adana’da kesildi. Hayvanları kamyon tutup götürmek de yine köylüye düştü.
AİHM’E Mİ GİTSEYDİK
Makus talih köylünün peşini bırakmadı. Köy, 1998-2003 yılları arasında karantinaya alındı. Hayvan beslemek yasaklandı. 2003 yılından itibaren yavaş yavaş borçlarını ödemeye başlayan köylüye kötü haber bu kez
Ziraat Bankası’ndan geldi. Banka, 2001 yılının üzerinden 7 yıl geçtikten sonra, alacağını talep etti. Gırtlağa kadar borçlu ahali borcu ödeyemeyince haciz işlemleri başlatıldı. Banka iki kefil istediği için neredeyse köyün tamamı haczedildi. Ev ve arsalar hacizle gitti. 400 haneli köyün dörtte üçü aynı akıbete uğradı. Duruma tepki gösteren köylüler “Banka ihtar bile çekmedi, ‘O dönem devleti mahkemeye vermeniz gerekiyordu’ gerekçesini sundu. Biz vatanseverlik yaptık, kötü mü ettik. AİHM’mi gitseydik” dedi.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk, şimdi talihsiz köyün öyküsünü
TBMM gündemine taşımaya hazırlanıyor.
AKŞAM