Çevre ve
Orman Bakanlığı Müsteşarı
Lütfi Akça, TV8
Ankara Temsilcisi
Erkan Tan’ın sunduğu ‘
Erkan Tan ile Başkent’ten’ programında,
doğal sit alanı ilan etme yetkisinin Çevre ve
Orman Bakanlığı’na devrine ilişkin düzenlemenin İkizdere kararıyla ilgisi olmadığını söyledi. Akça, “Bu yıllardır üzerinde çalıştığımız bir şey. İkizdere ile ilgisi yok” dedi…
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın pek çok alana koruma statüsü verdiğini, özel koruma alanları ilan ettiklerini belirten Akça, konuyla ilgili şunları kaydetti:
Koruma alanlarını biz ilan ediyoruz
“Çevre koruma tedbirleri alıyoruz. Sulak alanlar ilan ediyoruz. Biogenetik
rezerv alanları ilan ediyoruz. Av ve yaban hayatı koruma alanları ilan ediyoruz. Bu ilanları kim yapıyor? Çevre ve Orman Bakanlığı yapıyor. Bunlara kimsenin itirazı yok.
Sadece Bakanlık değil, üniversiteler ve diğer kurumlar var
Bu sit doğal bir sit aslında. Bizim bakanlığımızın 2 yıldır üzerinde çalıştığı bir konu. Doğal sitler de çevreye, tabiata verilen başka bir koruma statüsüdür. Bunu da uzman olan kuruluşun yapması gerekir diye zaten yıllardır söylüyoruz. Bu, bugün ortaya çıkmış bir hadise değil. Üstelik burada sadece Bakanlık değil, üniversitelerden ve diğer kurumlardan bağımsız kişiler de kurulda bulunacak.
Konunun İkizdere ile ilgisi yok
Bu yeni değil. Yıllardır üzerinde çalıştığımız ve bizim öteden beri söylediğimiz bir şey. İkizdere ile hiçbir ilgisi yok. Biz nasıl diğer korunması gereken alanlara koruma statüsü veriyorsak, bunların da eğer çevre açısından korunması gerekiyorsa bunun sorumlu uzman kuruluşu Çevre Bakanlığıdır. Koruma statüsü verilen alanlarda çok ciddi yaptırımlarımız var. Yıllardır üzerinde çalışılan bir konu. Olması gereken de bu. Biz bunu her yerde iddia ederiz ve ediyoruz. İşin doğrusu bu.
Sanki oturmuş da, kararlar alınmış,
Allah Allah dedim haberi okuyunca. Bu bizim elimizde, yıllardır tasarı halinde duran
kanun metninin haberi. Bu yeni bir şey değil.
Yıllardır söylüyoruz yeni bir hadise değil
Biz Bakanlık üst
yönetim olarak çevreciyiz, çevre profesörleriyiz. 20-30 yıldır sempozyumlarda, akademik platformlarda, kürsülerde, çevreyi çevrecilerin koruması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü çevre bilgi ile korunur. Çevre konusu çok hassas bir iştir. Eğer bilgisiz yapayım derseniz, bir şeyi yaparım derken başka bir şeyi yıkarsınız. Burada çevre ile insanın diğer ihtiyaçları arasında barınma ihtiyacı, enerji ihtiyacı,
gıda ihtiyacı gibi, temel ihtiyaçlar arasındaki temel dengeyi kuramazsınız. Bu denge ancak bilgi ile kurulur ve biz bu işi yıllardır söylüyoruz. Bu işin bir kısmını da bahsettiğim gibi yaptık. Tabiatı koruma alanları ile özel çevre koruma alanları ilan ediyoruz. Sulak Alanlar Komitesi Başkanı da benim. Buraların da doğal sit alanı ilan edilerek, çevre alanı statüsünde korunması gerekir, diye biz bunu yıllardır söylüyoruz. Bu yeni bir hadise değil.”