Yürütülen yoğun
psikolojik harp çalışmalarının kurbanı olup, eşi başörtülü bir kişi Cumhurbaşkanı olunca,
Türkiye’nin mahvolacağına gerçekten inananları bu yazının kapsamı dışında tutuyorum.
Paylaşmasam da endişelerini anlayabiliyorum.
Bu yazının asıl mevzuu, insanları bu korkunç yalana inandırmak için olmadık senaryolar yazıp, bunları sahneye koyanlardır.
Aslında Türk kavimleri bu ekipleri birkaç bin yıldır tanıyor.
Birkaç bin yıldır bu karanlık güçler bu millet üzerine oyunlar oynuyor.
Bu özü
temiz millet, bazen 100-150 yıl gibi kısa, bazen de 5-6 asır gibi uzun zaman dilimleri sonunda kurulu düzenini kaybediyor.
Kardeşi kardeşe kırdıran, bizim bizden olanla aramızı açan, 15 Türk devletini tarih sahnesinden silen, sildiren bu yapılar yüzünden.
Onlar korku imparatorluğunun karanlık ruhları.
Her devirde varlar.
Farklı yöntemlerle benzer sonuçlara varıyorlar.
En yıkılmaz denilen sultanların, hanların, hanedanların altından girip üstünden çıkıyor amaçlarına ulaşıyorlar.
Düzen, dirlik, birlik ve beraberlik hiç işlerine gelmiyor korku imparatorluğunun karanlık ruhlarının. Bir yolunu bulup mutlaka gerginlik,
kaos ve anarşi çıkartıyorlar.
En önemli özellikleri, karşımıza en masum gerekçelerle çıkmaları.
Bazen “devlet elden gidiyor” diyorlar, bazen “
bayrak”, bazen “din”, bazen “temel hak ve
özgürlükler”…
Ya “komünistler” geliyor diye bağırıyorlar, ya “faşistler” diye, ya “dinciler”, ya şuncular, ya buncular…
Her döneme uygun bir öcü bulup buluşturuyorlar. Yoksa oluşturuyorlar.
Ve korkutuyorlar insanları.
Her şeyden, herkesten, hatta birbirinden korkar hale geliyor insanlar.
“Milli birlik ve bütünlük” diye feveran ederken, aslında hedefleri milleti onlarca parçaya bölmek oluyor.
“Hak ve özgürlük” sloganları atıp insanları sokağa dökerken, içlerinden en temel hürriyetlerin bile
gasp edildiği sistemler kurmak geçiyor.
Dindarmış gibi görünüp, laikliğe galiz küfürler ederken, inançlı insanların
yaşam alanlarını daraltmaya uğraşıyorlar.
Korku İmparatorluğu’nun kötü ruhları onlar.
Belki yaşları sıradan fanilerin yaşları kadar.
Ama kötülük konusunda binlerce yıllık bir tecrübeleri var.
Doğruyla yanlışı, yanlışla doğruyu bilinçli olarak karıştırıyorlar.
Onlarla bireysel çabalarla baş etmek bir yana, menfur icraatlarını ‘anlamak’ bile imkansız..
Tek çaremiz bir an bile gevşemeden, etle tırnak olmamız.
Bunu başarabildiğimiz takdirde, belki de, binlerce yıldır bozulamamış bir oyunu bozacağız.
Ve gerçek ayan beyan ortaya çıktığında, bir milletin bu korkunç kabustan uyandığına şahit olacağız.