Enerji Verimliği Derneği (ENVERDER) Bursa Şubesi Başkanı Mustafa Uysal, Türkiye'nin ithal edilen enerjinin en çok ulaşım sektöründe harcandığını söyledi.
Alternatifsiz ulaşımdan, yoğun trafik sebebiyle ilerleyemeyen araçlardan dolayı enerji israfı yaşandığını hatırlatan Uysal, "İstanbul'da sadece Boğaz Köprüsü trafiğinde günde 50 bin tonluk akaryakıt kaybı yaşanıyor. Trafikteki 17 milyon aracın 1 dakika rolantide beklemesi 370 bin ton yakıta mal olmaktadır." dedi. Uysal, elektrikli araçların yaygınlaşması ile kullanılan yakıtın azalacağına ve Türkiye'nin akaryakıttan elde ettiği vergi oranında düşüş olacağına işaret etti.
ENVERDER Başkanı Uysal, yaptığı açıklamada enerji sektöründeki gelişmeleri değerlendirdi. Mustafa Uysal, ulaşım sektörünün, enerjinin büyük kısmının harcandığı alan olduğuna işaret ederek, şunları dile getirdi: "Çoğunlukla petrol kaynaklı enerjinin yine ithal yolu ile karşılanmakta olduğundan, refah seviyesinin artması ile artan ulaştırma ihtiyacına ekonomik tercihler konulmadığında çok önemli enerji tüketimlerinin gerçekleşiyor." İstanbul'da sadece Boğaz Köprüsü trafiğinde günde 50 bin tonluk enerji kaybının yaşandığını belirten Uysal, şunları ifade etti: "Bu kadar tüketim, alternatifsiz ulaşımdan, yoğun trafik dolayısıyla ilerleyemeyen araçlardan dolayı oluşmaktadır. Şehirlerde ulaşımın maliyeti çok daha fazladır. Trafikteki 17 milyon aracın 1 dakika rolantide beklemesi 370 bin ton yakıta mal olmaktadır. Bunun yerine toplu ulaşım alternatiflerinin oluşması ve şehirlerin ulaşılabilir olması ile ilgili konuları değerlendiremeyişimiz, bizim daha verimli alanları ihmal ettiğimizin göstergesidir."
"ELEKTRİKLİ ARAÇLAR PİYASAYA GİRDİKÇE VERGİ KAYBI ARTACAKTIR"
Uysal, gelişen teknoloji ile birlikte ulaşımda elektrikli vasıtaların daha öne çıktığını, şehirler arası ulaşımda daha önce dizel motorlar ile raylı taşımacılık yapılırken şimdi elektrikli trenlerin öne çıktığını, tramvay sistemine ise şehir içi ulaşımda bir eğilim olduğunu dile getirdi. Şehir içi ulaşımda artık içten yanmalı motorlu araçların kullanılmayacağına işaret eden Uysal, sözlerine şöyle devam etti: "Şehir içinde içten yanmalı motor kullanan araçların yerini de elektrikli araçlar almaya hazırlanmaktadır. Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki çalışmalar ile birlikte Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde yürütülen yerli elektrikli otomobil çalışmaları bu durumu desteklemektedir. Bununla birlikte vergi yapımızın önemli bir kısmının üzerinde oturduğu akaryakıt vergisinin de durumunun değişmesi gerekecektir. Bu yönde arz politikaları oluştururken mali yapının da gözden geçirilmesi uygun olacaktır. 20 yıl önce LPG'li araçlar piyasaya girerken karşımıza çıkan vergi kaybı şimdi elektrikli araçlarda da ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla Maliye ve Ekonomi bakanlıkları bu konular ile ilgili gelişmeleri tekrar modellemek durumundadır."
"ENERJİ MİLLİ EĞİTİM MÜFREDATLARINA YERLEŞTİRİLMELİDİR"
Enerjinin diğer ilgilendiği alan ise Milli Eğitim alanı olduğuna dikkat çeken Uysal, Türkiye'de enerji ile ilgili bilinçlenmenin giderek arttığını kaydetti. Milli Eğitim müfredatında bu konunun özel olarak yerleştirilmesi gerektiğini aktaran Uysal, şunları söyledi: "Başta enerjinin verimli olarak üretilmesi ve tüketilmesi bilinci oluşturulup bu yönde yeterli teknik personel yetiştirilmesi ve bu konunun özendirilmesi gerekmektedir. Kurulacak Bilim ve Teknoloji Merkezlerinde Enerji Verimliliği bölümleri ile Yeşil Ekonomi tanıtılmalıdır. Türkiye'nin güzel bir geleceği olması isteniyorsa bunun için özel bir nesil yetiştirilmeye özen gösterilmelidir."
"KULLANILMAYAN SU İLE ÜRETİLECEK ENERJİ POTANSİYELİ VAR"
Uysal, Türkiye'nin enerji kaynakları açısından zengin bir ülke olmadığını da hatırlattı. İhmal edilen yeraltı sondajının yanı sıra bilinen kaynakların etkin olarak kullanılamamasının bu sonucu doğurduğuna işaret eden Uysal, "2012 yılının bol yağışlı olması ülkedeki elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 40'ının hidroelektrik santraller ile üretilmesini sağlamıştır. Bu rakam Avrupa ülkeleri ve dünya ortalamalarının çok üzerindedir. Buna karşılık halen kullanamadığımız üçte ikilik su ile üretebileceğimiz enerji potansiyelimiz bulunmaktadır. Diğer bir önemli ağırlığımız olan jeotermal kaynaklarımız ise henüz keşfedilmeyi ve yatırım yapmayı beklemektedir. Bunların sürdürülebilir kaynaklar olmadığı gündeme gelebilir, ama bunun yanında çok önemli kömür rezervlerimiz, kalitesi düşük olduğundan atıl bırakılmıştır. Kömürden temiz enerji elde etme imkanları son yıllarda daha da fazla gündeme gelmiştir." dedi.
"YENİLEBİLİR ENERJİDE POTONSİYEL VAR ANCAK DIŞA BAĞIMLIYIZ"
Enerji Verimliği Derneği (ENVERDER) Bursa Şubesi Başkanı Mustafa Uysal, yenilenebilir enerji alanında son yıllarda atağa kalkan Türkiye'nin önemli bir birikim kazanmasına karşılık potansiyellerini kullanmakta o kadar etkili olamadığını vurguladı. Türkiye'de rüzgar elektrik santrallerinden (RES) elde edilebilecek elektrik potansiyeli şu anki işletmedeki toplam kurulu güce denk olduğu öngörüldüğüne dikkat çeken Uysal, "Jeotermal potansiyelimize baktığımızda Avrupa'da birinci dünyada üçüncü sıradayız. Güneş enerjisi olarak ülkemizi 2700 saat/ yıl ortalama güneşlenme süresiyle ekonomimize ciddi anlamda enerji üretimine katkı sağlayabilecek potansiyele sahiptir. Hidrolikte Norveç'ten sonra en büyük üretim kapasitesine sahibiz. AB ülkelerine baktığımızda artık biokütle elektrik üretimi ve araçlar için yakıt üretiminde ciddi gelişmeler göstermiştir. Ülkemizde hidrolikte 35 bin MW, rüzgârda 48 bin MW, jeotermalde 31 bin 500 MW, biyokütlede 8,8 MTEP, güneş enerjisinde 80 MTEP potansiyel bulunmaktadır. Bu tespitler çok önemli bir potansiyelin ülkemizde olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Ancak bu potansiyellerin birden hayata geçirilmesinin hem teknik, hem mevzuat hem de finans açısından ne kadar zor olduğunu geçen zaman göstermiştir. Yenilenebilir enerjide en önemli sorunumuz dışa bağımlılığımızdır." değerlendirmesinde bulundu.
"AR-GE YATIRIMLARINI ARTIRMALIYIZ"
Mustafa Uysal, Türkiye'nin enerji vizyonunu kısa vadede kendine yeter hale getirmesi ve orta ve uzun vadede kaynaklara ulaşıp bunu dünya piyasalarında satabilir hale getirmesi, istikrar ortamını koruması ve Ar-Ge'ye daha fazla kaynak aktarmaktan geçtiğini söyledi. Uysal, enerji yatırımlarının bir stratejik sektör hale gelmesi için de geleceğe matuf işbirliği temellerinin atılması ve enerji ajansları kurularak başlatılabileceği tavsiyesinde bulundu.