ABD Başkonsolosluğu'na 7 Temmuz'da düzenlenen saldırıda 3
emniyet mensubu şehit olmuştu. Teröristler Erhan Kargın, Bülent Çakır ve Raif Topgil ölü ele geçirilirken, Kargın'ın cep
telefonu kayıtlarından
Ergenekon çıktı.
Amerika'nın
İstanbul Başkonsolosluğu'na 7 Temmuz'da saldırı düzenleyen
terörist
Erkan Kargın'ın, Ergenekon
soruşturması kapsamında tutuklanan sanıklarla sık sık
telefon görüşmesi yaptığı belirlendi.
Polisin ulaştığı bu bilgi,
hain saldırının Ergenekon üyeleri tarafından azmettirildiği iddiasını güçlendirirken,
konsolosluk saldırganı Kargın'la görüşen sanıkların kimliği de dikkat çekti. Edinilen bilgilere göre Kuvayı Milliye 1919 Derneği kanadı ile irtibatlı olduğu tespit edilen bu kişiler, Fatih
Çarşamba'daki İsmailağa cemaatine sızmaya çalışan ekibin arasında yer alıyor. Söz konusu sızma girişimi
Savcı Zekeriya Öz'ün hazırladığı iddianamede de ayrıntılarıyla anlatılmıştı.
7 Temmuz'da ABD Başkonsolosluğu vize giriş kapısındaki polis noktasına yapılan saldırıda biri koruma görevlisi, 2'si
trafik polisi olmak üzere 3 emniyet mensubu şehit düşmüştü. Hain saldırıyı gerçekleştiren
teröristler Erhan Kargın, Bülent Çakır ve Raif Topgil ise ölü olarak ele geçirilmişti. Olayın ardından İstanbul
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri geniş çaplı soruşturma başlattı. Kargın, Çakır ve Topgil'in yaşadıkları Altınşehir'de araştırma yapan terör ve istihbarat ekipleri, teröristlerin cep telefonları ve internet yazışmalarını mercek altına aldı.
Erkan Kargın'ın ailesi ve yakınlarının ifadesini de alan polis, teröristlerin bazı kişilerle irtibatlı olduğu bilgisine ulaştı. Kargın'ın Afganistan'a gidip 2007 yılında dönmesinin ardından esrarengiz kişilerle görüştüğü ifadelere de yansımıştı. Teröristlerin üzerinden çıkan cep telefonlarıyla yapılan görüşmeleri tek tek inceleyen polis, ilginç bir bilgi elde etti. Kargın'ın olaydan önce kendisine ait telefonla Ergenekon terör
örgütü ile bağlantılı çok sayıda kişi ile görüştüğü belirlendi. Kargın'ın Ergenekon'un Fatih Çarşamba'da bulunan İsmailağa cemaatine sızmaya çalışan Kuvayı Milliye 1919 Derneği kanadı ile irtibatlı olduğu tespit edildi. Bu bilgi, saldırı talimatının örgüt tarafından verildiği iddiasını güçlendirdi. Hatırlanacağı gibi söz konusu derneğe üye olan bazı isimlerin sakal bırakıp Çarşamba'ya sızmaya çalışmaları, telefon dinlemelerine takılmıştı.
'ABD konsolosluğu havaya uçurulacak'
Ergenekon tutuklusu
Emin Gürses, iddianamede yer alan telefon görüşmesinde, gözaltına alınması durumunda Amerika ve
İsrail büyükelçiliklerine saldırı düzenleneceğini söylemişti. 23 Ocak 2008'de Erman D. adına kayıtlı telefondan bir kişiyi arayan Gürses'in tehditler savurarak: "Beni alırlarsa içeriye, bilmiyorlar ki
Amerikan ve İsrail büyükelçiliklerini havaya uçurmak için bizimkiler her şeyi yapacak..." dediği iddia edildi. Gürses'in soruşturmada konuşmasıyla ilgili kendisine yöneltilen '
Bizimkilerden kastınız kim?' sorusuna, "Görüşmede gündemdeki olayların arkasında Amerika ve İsrail'in olduğu geçmişse bu şekilde sinirle söylenmiş sözlerim olabilir. Bizimkiler olarak kastedilen herhangi bir kimse yoktur." diye
cevap vermişti.
İsmailağa cemaatine sızmaya çalışmışlardı
Cumhuriyet savcıları
Zekeriya Öz,
Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlanan Ergenekon iddianamesinde Kuvayı Milliye Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Görüm'ün yardımcısı
Kahraman Şahin'in aynı dernekten arkadaşı
Erol Ölmez'le yaptığı telefon görüşmesi, örgütün
dindar insanların içine sızıp istihbarat toplama girişimini ortaya çıkarmıştı. Çarşamba'da kalan
Erol Ölmez, çevresindeki insanlar tarafından yadırganmamak için sakal bırakıp oruçluymuş gibi görünmeye çalışmıştı. Ölmez, savcılıktaki ifadesinde Kahraman Şahin'le yaptığı konuşmayı şöyle izah etmişti: "Fatih Çarşamba semtinde Murat ... isimli arkadaşımın yanında
misafir olarak kalıyordum. Kahraman Şahin beni aradı. Bu şahsa Fatih'te kaldığımı, semtte çarşaflı cübbeli şahıslar çok olduğu için mollaların arasında kaldığımı söyledim."
Erol Ölmez ile Kahraman Şahin arasındaki skandal görüşme iddianameye şöyle yansımıştı:
K.Ş.: Neredesin?
E.Ö.: Taksim'e geçiyorum. Oradan da Çarşamba'ya geççem. İftardan sonra
akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani. Sen ne yapıyorsun ne var, ne yok?
E.Ö.: Biz de mollaların arasına takıldık. Girdik işte ne yapalım. Soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya.
K.Ş.: Hayırlısı olsun kardeşim, görevini tam yerine getir.
E.Ö.: Görevi getiriyoruz, ne var ne yok? Ne yapıyorsun?
K.Ş.: Kartal'dayım. İşim var öyle. Görülmüyorsun hiç?
E.Ö.: Yarın karargâha geliyorum. Ne yapıyon? Oruçlu musun?
K.Ş.: Yok değilim.
E.Ö.: Yok ben tutarım. Ben hoca adamım biliyorsun.
Sakal bıraktım. Molla oldum ben de.
K.Ş.:
İmam Hüseyin de bıraktı (Kuvayı Milliye Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Görüm). Yarın geldiğinde görüşürüz.
Ufuk Köroğlu -ZAMAN