Konsolosluk saldırganın ilginç geçmişi

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'na yapılan saldırıda ölen ve El Kaide'nin hücre sorumlusu olduğu belirtilen saldırgan Erkan Kargın'ın uyuşturucu kullandığı ve bir dönem PKK'ya katılmak istediği belirtildi.

Konsolosluk saldırganın ilginç geçmişi

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'na yapılan saldırıda ölen ve El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide'nin hücre sorumlusu olduğu belirtilen saldırgan Erkan Kargın'ın uyuşturucu kullandığı ve bir dönem PKK'ya katılmak istediği belirtildi. PKK'lıların derneklerine gittiği söylenen Kargın'dan ele geçirilen çok sayıda CD'de ise erotik filmler bulunduğu ifade edildi. Saldırıyla ilgili ifadesi alınan Ergenekon sanığı Erol Ölmez'in ise ölen saldırganlardan Bülent Çınar'ın kardeşinin eşiyle arkadaşlık kurduğu, bu nedenle yaklaşık 200 kez telefonda görüşme yaptıkları belirlendi. Saldırıyla ilgili biri tutuklu iki sanık hakkında sıÜüilahlı terör örgütüne üye olmak ve patlayıcı madde bulundurmak suçundan 8,5 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istendi. ABD İstanbul Başkonsolosluğu'na 09 Temmuz 2008 tarihinde yapılan ve üç polis memurunun şehit olduğu, üç saldırganın da öldürüldüğü saldırıyla ilgili iddianame tamamlandı. Cumhuriyet savcısı Fikret Seçen tarafından hazırlanan iddianamede iki şüpheli hakkında dava açılması talep edildi. İddianamede saldırganları olay yerine getirdiği anlaşılan korsan taksici Cebrail Koşararslan ve Ergenekon sanığı Erol Ölmez'in de aralarında bulunduğu 11 kişi ile olayda hayatını kaybeden üç saldırgan hakkında kovuşturmaya yer olmadığı belirtildi. El Kaide örgütü ve Türkiye'deki eylemlerini anlatan savcı Seçen, sinagoglara, İngiltere Başkonsolosluğu'na ve HSBC Bank'a yapılan saldırıları hatırlattı. EL Kaide üyelerinin yurtdışında eğitim aldıktan sonra Selefi/Vahhabi anlayışına sahip olduklarının anlaşıldığına işaret edildi. Örgütün mason locasına da bomba koyduklarının hatırlatıldığı iddianamede örgüt üyelerinin son olarak ABD Başkonsolosluğuna saldırdıkları kaydedildi. Saldırıyla ilgili ayrıntıların anlatıldığı iddianamede olay yerinde temin edilen parmak izleri ile diğer şüphelilere ait parmak izlerinin kayırlardaki parmak izleri ile benzerlik göstermediği belirtildi. Saldırganlardan Erkan Kargın'ın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gördüğü ve ruhsal bozukluk teşhisi konulduğu anlatıldı. Kargın'ın evinde ele geçirilen 21 adet CD'nin 20 tanesinin erotik film olduğu, 1 tanesinin ise Kutlu Doğum Haftası etkinlikleriyle ilgili olduğu belirtildi. SANIĞIN YENGESİ İLE ERGENEKON SANIĞI 200 KEZ GÖRÜŞMÜŞ Saldırıyla ilgili olarak Ergenekon davasının tutuklu sanığı Erol Ölmez'in de ifadesi alınmıştı. İddianamede Ölmez'in saldırganlardan Bülent Çınar'ın kardeşi Atilla Çınar'ın eşi Rüya Çınar ile 187 kez telefonda görüştüğü anlatıldı. Konuyla ilgili ifadesi alınan Ölmez'in, Rüya isimli bir kız arkadaşının olduğunu, bu şahısla telefonda tanıştığını, telefonda sürekli sohbet ettiğini, yüz yüze hiç görüşmediklerini ve diğer şahısları tanımadığını söylediği belirtildi. Rüya Çınar'ın ise alınan ifadesinde bir komşusunun cep telefonu ile arama yaptığı sırada yanlışlıkla başka bir şahsı aradığını, daha sonra bu şahsın kendisini arayarak isminin Emrah olduğunu söylediğini, isminin Erol olduğunu daha sonra öğrendiğini, bu şahsın kendisini evden aramaya devam ettiğini anlattığı ifade edildi. Rüya Çınar'ın ifadesinde bu durumdan rahatsız olduğunu ve konturu olmadığı zamanlarda yakınlarının telefonuyla arayarak rahatsız etmemesini istediğini, evli olduğu için durumu ailesine aktaramadığını söylediği belirtildi. İddianamede bu telefon görüşmelerinin mahiyeti göz önüne alındığında Erol Ölmez ile Bülent Çınar arasında örgütsel bağ olmadığının anlaşıldığı kaydedildi. YARALI POLİSİ CEBİNDEKİ CÜZDAN KORUMUŞ İddianamede saldırıda yaralanan polis memuru Osman Dağlı ile çekici operatörü Ferit Özcan'ın ifadeleri de yer aldı. Polis memuru Osman Dağlı, polis noktasında bulundukları sırada saldırıdan birkaç dakika önce kendisini akli dengesi bozuk gibi göstermeye çalışan bir şahsın geldiğini anlattı. Dağlı, ''Polis noktasına girdiğimde 30-35 yaşlarında, kirli sakallı, şortlu bir şahıs gelerek 'Amirim bana müsaade eder misiniz? Şu kavşakta U dönüşü yapıp Trabzon'a gideyim' kullanarak konsolosluk görevlilerin yanına gitti. Onlarla konuşurken bu şahsı takip ettim. Kendisini akli dengesi yerinde olmayan bir şahıs gibi göstermeye çalışıyordu. Daha sonra bu şahıs caddeye aşağı gittikten bir kaç dakika sonra silah sesleri duydum. Bir şahsın kulübenin içine ateş ettiğini gördüm. Hemen silahıma sarıldım ancak sol kolumdan yaralandım. Diğer arkadaşlarım da vurularak yere düştü. Göğsüme de kurşun isabet etti. Ancak cüzdanıma isabet ettiği için sarsılarak düştüm. Tekrar ayağa kalktım, silahımın ağzına mermi vererek kulübeye ateş eden şahsı etkisiz hale getirdim. Daha sonra ikinci bir şahıs pompalı ile ateş ediyordu. Camın kuşun geçirmez olduğunu anlayınca bana ateş etmek için kulübenin kapısına doğru geldi. Kapıyı siper alarak bu şahsı da vurdum ve yere düşürdüm. Bu esnada vurulan arkadaşlarımızdan birinin silahını alan çekici operatörü de bu şahsa ateş etti. Şarjörümü değiştirirken 3. bir şahsın doldur boşalt yaptığını fark ettim. Kulübenin dışına çıkarak bu şahıs silahını bana doğrulttuğu sırada ateş ederek onu da etkisiz hale getirdim. Tekrar kulübeye girerek yardım için telsizden anons yapmak istedim. Ancak telsiz çalışmayınca konsolosluk görevlilerinden yardım almak amacıyla konsolosluğun kapısına gittim. Bu arada kan kaybediyordum. Kapının kapalı olduğunu görünce bağırarak ambulans istedim ama karşılık alamadım. Çevredeki vatandaşlar bize yardım etti.'' diye konuştu. SALDIRGAN KARGIN, UYUŞTURUCU KULLANMIŞ VE PKK'YA KATILMAK İSTEMİŞ İddianamede saldırganlarla ve olayla ilgili birçok kişinin bilgisine başvurulduğu belirtildi. Saldırganlardan Erkan Kargın'ın ağabeyi Ercan Kargın, kardeşinin şizofren rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğünü, çevresindekilere ise saldırgan davrandığını anlattı. Ağabey Kargın, kardeşinin askerlik yaşlarında uyuşturucu kullandığını kendisine söylediğini, kahve ve kumar alışkanlığının da bulunduğunu ifade etti. Kardeşinin bu alışkanlıklarından kurtulmak maksadıyla namaza başladığını anlatan Ercan Kargın, kardeşinin kimler tarafından yönlendirildiğini bilmediğini söyledi. Ercan Kargın, kardeşinin kendisine bir ay kadar Afganistan'da kaldığını, orada bir grupla tanıştığını ve daha sonra sınır dışı edildiğini anlattığını ifade etti. Saldırgan Kargın'ın diğer ağabeyi Metin Kargın ise, kardeşinin askere gitmeden önce terör örgütü PKK'ya sempati duyduğunu anlattı. Örgütün dağ kadrosuna katılmak için Sultanbeyli'deki ablasının yanına gittiğini belirten Metin Kargın, birilerinin kardeşini Güneydoğu'ya götüreceğini diğer kardeşlerine söylemesi üzerine PKK'ya katılmasını önlediklerini aktardı. Kardeşinin o dönemlerde terör örgütü sempatizanlarının düzenlediği piknik ve dernek toplantılarına katıldığını ifade eden Metin Kargın, çevresine de terör örgütünün propagandasını yaptığını söyledi. Dini konularda da tartıştıklarını anlatan Metin Kargın, İslamiyet'te kandilin olmadığını savunan kardeşinin kendisi ve ailesinin ibadet ediş şeklinin yanlış olduğunu da söyleyerek kafir olduklarını söylediğini belirtti. Saldırgan Raif Tobçil'in babası Mahsum Tobçil ise ifadesinde, oğlunun dini hassasiyetinin fazla olmadığını, Cuma namazına dahi kendi zorlamalarıyla gittiğini anlattı. Oğlunun bu hale nasıl geldiğini bilmediğini ifade eden baba Tobçil, kendisinin de Hizbullah terör örgütü üyeliğinden 14 ay cezaevinde kaldığını kaydetti. Raif Tobçil'in kardeşi Salih Tobçil de, son 3-4 gündür normalde yapmadığı şekilde namaz kılmaya başladığını anlattı. Olay gününü anlatan araç sürücüsü Cebrail Koşararslan, Altınşehir'de isimlerini sonradan öğrendiği Bülent Çınar ile Raif Topçil'i aracına alarak oradan Sefaköy'e doğru yola çıktıklarını söyledi. Yolda Erkan Kargın'ın da araca bindiğini ifde eden Koşararslan, bu şahsın elinde pompalı tüfek gördüğünü söyledi. 'Bu ne?' diye sorması üzerine şahısların 'avcıyız' dediklerini anlatan Koşararslan, Sefaköy'de iki adrese uğradıklarını, şahısların buradan poşet ve bez içerisinde birş eyler aldıklarını gördüğünü kaydetti. Buradan Sarıyer'e gideceklerini söylemesi üzerine ABD konsolosluğu önüne geldiklerini belirten Koşararslan, "Konsolosluğa çıkışta inmek istediler. Sonra iniş yönünde ineceklerini söylediler. Konsolosluğu geçip dönüş yapacaktım. Arkama döndüğümde şahısların elinde silah da olduğunu gördüm. Korktum. 'Abi etmeyin eylemeyin, inin gidin' dedim. Sırtıma silah dayadılar ve 'seninle işimiz yok, bizim işimiz Amerika ile' dediler. Konsolosluğun önüne gelince 'kapıda dur' dediler. Eylem yapacaklarını düşünerek durmadı. Bunun üzerine tekrar silah dayadılar. Konsolosluk kapısının 40-50 metre aşağısında durmak zorunda kaldım. Hepsi arabadan inince hızla kaçmaya başladım. Bir süre sonra da silah sesleri duydum. Altınşehir'deki evime gittim. Durumu arkadaşıma anlattım. Bana 'teslim ol' dedi. Bir süre dolaştıktan sonra bir gün sonra teslim oldum. Olayla hiçbir ilgim yok. Silah zoruyla kullanıldım." diye konuştu. SANIK PATAN, TÜRKİYE'DE EYLEM YAPMAYI YANLIŞ BULDUĞU İÇİN OLAYA KATILMAMIŞ Hakkında dava açılması istenen tutuklu sanık Dursun Patan, ifadesinde Erkan Kargın'ın sohbete gittikleri bir mescitteki gruptan ayrılarak kendisinin bir grup kuracağını ve ABD ile İsrail'e karşı faaliyetlere başlayacağını anlattığını söyledi. Patan, "Grupta Bülent Çınar'ın da bulunduğunu ve benim de katılmamı istedi. Başta bu isteği kabul ettim. Sık sık bir araya geldik. 2-3 ay kadar önce Erkan Kargın, Amerika ve İsrail'e karşı silahlı cihad başlatma zamanı geldiğini, bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledi. Niyetinin ciddi olduğunu anlayınca çekindim. Erkan bize telefon ve hat verdi sadece üçümüz kendi aramızda konuşmak için. Bir gün de Diyarbakır'a silah temin etmeye gitti. Dönüşte Bülent ve beni çağırdı. Buluştuğumuzda ikimizle teker teker görüştü. Bana Diyarbakır'da silah bulamadığını söyledi. Nedenini sorduğumda fazla karıştırmamamı ve bu konunun gizli kalması gerektiğini söyledi. Neden ayrı ayrı görüştüğümüzü sorduğumda ise ikimizin bilmesi gereken konuların ayrı ayrı olduğunu belirtti. Bir süre sonra Erkan beni çağırdı ve silah alacağı kişilerin yakalandığını söyledi. Silahlı eylemin nerede, ne zaman ve kimlere karşı yapılacağını sordum. Bana gizli kalması gerektiğini eyleme gidileceği zaman öğreneceğimi anlattı. Bu tür eylemlerin Türkiye'de yapılmaması gerektiğini, buradakilerin de Müslüman ve bizim insanımız olduğunu söyledim. Neden Afganistan'da yapmadığını sordum. Bana Türkiye'de de silahlı eylem yapılması gerektiğini, burada da Amerikalı ve İsraillilerin yaşadığını söyledi. Ben de bu tür eylemi doğru bulmadığımı ve o günden sonra böyle bir eyleme katılmayacağımı belirttim. Bunun üzerine bana tepki göstererek 'sen ne biçim Müslümansın, sana selam bile verilmez, bizi yarı yolda bıraktın' dedi. Telefon ve hattı geri istedi. Ben de verdim ve seninle işim olmaz diyerek ayrıldım. Daha sonra benden hediye ettiği elbise ve ayakkabıları da istedi. Onları da gönderdim. Bu tarihten sonra olay gününe kadar Bülent ve Erkan ile hiçbir şekilde görüşmedim." diye konuştu. Ölen saldırgan Bülent Çınar'ın ağabeyi olan tutuksuz sanık Servet Çınar da Erkan Kargın'ın Afganistan'dan geldikten sonra sivil kıyafetli bazı şahısların Kargın'ı bir yerlere götürerek onunla konuştuklarını Kargın'ın ağabeyi Metin Kargın'dan duyduğunu söyledi. Ölen saldırgan Erkan Kargın'ın El Kaide'nin hücre sorumlusu olduğunun belirtildiği iddianamede Bülent Çınar, Raif Tobçil ve Dursun Patan'ın örgüt üyesi olduğu, Patan'ın Ebu Basir kod adını aldığı Kargın söylediklerini yerine getirdiği, ancak sonradan eyleme katılmaktan vazgeçtiği anlatıldı. İddianamede tutuksuz sanık Servet Çınar'ın ifadesinde televizyonda ölen teröristin kardeşi olduğunu gördüğünü söylediği belirtilerek sanığın eylemde öldürülenleri dikkatlice incelemesinin kardeşinin bu eylemi gerçekleştireceğini bildiğini gösterdiği kaydedildi. Servet Çınar'ın kardeşine olayda kullanılan silahı verdiği belirtilen iddianamede Servet Çınar'ın Rüya Çınar ile yaptığı telefon görüşmesinde eylemi tasvip ettiğinin anlaşıldığı belirtildi. Bu nedenle sanığın bilerek ve isteyerek yardımda bulunduğu anlatıldı. İddianamede her iki sanık hakkında da silahlı terör örgütüne üye olmak ve patlayıcı madde bulundurmak suçlarından 8,5 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istendi. CİHAN
<< Önceki Haber Konsolosluk saldırganın ilginç geçmişi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER