Tadil ediliyor, yeni maddeler ekleniyor.
Komisyon ve Genel Kurul'da yine değişiklikler olacaktır.
Ancak kamuoyuna açıklanan
taslak metine eklenen bir madde dikkat çekiyor.
Madde 19'da yapılan değişikliğe, "
TBMM Başkanı,
Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava
Kuvvetleri Komutanları ile
Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanırlar" şeklinde yeni bir fıkra eklendi.
Neden?
TBMM Başkanı ve
Genelkurmay Başkanı'nın, Yüce Divan'da yargılanması anlaşılabilir.
Zaten bu konuda bir boşluk vardı.
Peki, kuvvet
komutanları niçin Yüce Divan'da yargılansın?
Onları diğer atanmışlardan farklı kılan ne?
Bu madde ile
kuvvet komutanlarına bir nevi
dokunulmazlık zırhı örülmüş oluyor.
Üstelik ne maddede ne de gerekçesinde, Ağır
Ceza kapsamındaki suçlar ayrılmamış.
Bu durumda, bir kuvvet komutanının "
darbe" ya da "
Ergenekon" tarzı bir suçla yargılamasının önü de tıkanmış oluyor.
"
Anayasa'daki değişikliğe, 250'nci madde ile ilgili istisna koymaya gerek yok" denilebilir.
Ama hukukun son dönemlerde nasıl "
lastik" gibi uzadığını gördük.
Dolayısıyla son dakikada eklenen bu madde yeniden gözden geçirilmeli.
İkincisi,
Jandarma Genel Komutanlığı da Emniyet Genel Müdürü gibi İçişleri Bakanlığı'na bağlı değil mi?
Emniyet Müdürü, yargıya
hesap verirken Jandarma Komutanı neden "dokunulmazlık" kazanıyor.
Burada da ayrı bir eşitsizlik söz konusu...
Umarım Komisyon'da ya da Genel Kurul'da bu önemli ayrıntı gözden kaçmaz.
***
KCK Operasyonları ve Baydar'ın sözleri
PKK'nın
Avrupa lider kadrosundan olduğu bilinen eski DEP
Milletvekili Zübeyir Aydar,
Taraf gazetesinden Neşe Düzel'e ilgi
çekici açıklamalar yapmış.
Aydar, "KCK nedir" şeklindeki soruyu şöyle cevaplıyor:
"Bizim genel hareketin bir toplamıdır KCK.
Türkçe karşılığı
Kürdistan Topluluklar Birliği, meclisler birliği gibi bir şey. Bir meclisi var. Bu meclis
Kongre-Gel'dir. Bir de Kongre-Gel'in içinden seçilmiş Yürütme Konseyi var. Ben şu anda onun üyesiyim. Eskiden her şey PKK'ydı. Şimdi her şey KCK."
Aydar, PKK'nın KCK adı verilen hareketin içinde sınırlı bir bölüm olduğunu kaydediyor.
"En tepede Abdullah
Öcalan yer alır. Ondan sonra meclis, ondan sonra da yürütme konseyi" diyen Aydar, 31 kişilik yürütme konseyinin başkanının da PKK'nın Kandil'deki lideri Murat
Karayılan olduğunu ifade ediyor.
Aydar'ın açıklamaları, çok tartışılan
KCK operasyonları hakkında önemli bir kanaat veriyor.
Demokratik
açılım sürecinde teröre fırsat verilmediğini gösteriyor.
KCK yapılanmasına göz yummak ile PKK'ya göz yummak arasında fark olmadığını ortaya koyuyor.
Halkın huzur ve
refah bulması, demokratik açılımlar sürerken, terörün son bulması ile mümkün.
Bunun için de PKK'nın
silah bırakması olmazsa olmaz bir şart.
Aydar da bu gerçeği görmüş.
"Bütün bu operasyonlar, son bir yıldır peş peşe yapılan operasyonların bir devamıdır. Bunun arkasından askerî operasyonlar gelecek. Türkiye'de ve Kandil'de askerî operasyonlar yapılacak."
Erhan BAŞYURT - Bugün