Görünen görevi,
Irak’ta
Amerikan diplomatlarının hayatını korumak. Bir güvenlik şirketi.
Ama 1996 yılında
Kuzey Carolina’nın gözlerden uzak bir köşesinde kurulan eğitim kamplarıyla gündeme gelen bu şirket, Irak’ta
ayaklanma tahrikinden, kendi halindeki sivilleri öldürmeye kadar birçok olayla duyurdu adını.
Son marifeti geçen hafta
Bağdat’ta 11 sivili öldürmek ve 12 kişiyi yaralamak oldu.
Maliki hükümeti
Blackwater şirketi görevlileri yani paralı askerleri hakkında
soruşturma başlattı.
Ama sonu nereye varır belirsiz. Çünkü Irak’ın Amerikan özel temsilcisi Paul Bremer, 2004 yılında aldığı bir kararla Irak’ta görev yapan güvenlik şirketlerinin ve çalışanlarına
dokunulmazlık ilan etti ve bu kararın Irak hukukuna girmesini de sağladı.
PKK SİLAHLARI
PKK’nın elindeki Amerikan menşeli
silahların izinin de Blackwater’a uzandığı ileri sürülüyor. Şirket, cumartesi günü yaptığı açıklamayla bu iddiaları reddetti, iki görevlisinin
silah kaçakçılığı yaptığının tespit edildiğini ve görevlerine son verildiğini açıkladı.
Soruşturma devam ediyor.
Blackwater yalanlasa da
savcılık, soruşturma açmak için elinde yeterli kanıt olduğunu söyledi.
Irak savaşını, konvasiyonel savaşlardan farklı kılan işte bu nokta. Irak’ta hiç kimseye
hesap vermeyen, ne yaptığı, hangi operasyonları düzenlediği belli olmayan paralı askerler var.
Bunlar devlete değil, şirketlere bağlı. Büyük paralar dönüyor. Irak’taki Amerikan Büyükelçisi’nin korumaları günde bin dolar alıyorlar. Bu paralar Amerikan askerlerinin aldığı paranın çok üzerinde. Onların işi "emanet"i yerine ulaştırmak. Bu arada insan mı öldürüldü, evler mi tarandı önemli değil. Çünkü kimse onlardan hesap soramıyor.
Güvenlik adı altında askeri operasyonlar da hazırlıyorlar. Yine hesap soran yok.
Böyle bir ortamda ne savaş suçları kavramı kalır ne
insan hakları. Hele bir devletin demokratik
sistem üzerinde ayağa kaldırılması lafları tamamen boş iddia. Büyük paraların döndüğü alana koşan pervaneler, kimlerle
ortaklık yapmaz, kimlerle siyasi pazarlıklara girmez ki.
SAVAŞ SANAYİİNİN YAN KOLU
BLACKWATER, ABD Başkan Yardımcısı
Dick Cheney’in bir projesi. Savunma bürokrasisinin özelleştirilmesi kavramından hareketle Cheney’in 1991 yılında, Halliburton şirketine ısmarladığı bir çalışma ile adımları atılıyor.
Daha sonra, Cheney ve Rumsfeld’in
Pentagon’un patronları oldukları dönemlerde
savunma bürokrasisinde gerçekleştirdikleri büyük tensikatla Pentagon özel güvenlik şirketlerine iş verilmesini
teşvik ediyor. Rumsfeld’in 10
Eylül 2001’de, savunma bakanı olduğu zaman yaptığı konuşmada en dikkat
çekici olan nokta da buydu. "Pentagon kurtarılmalı. Bir şirket gibi yönetilmeli" demişti.
Blackwater en güçlüsü bu şirketlerin.
Deniz Kuvvetleri ile özel kuvvetlerin damgasını taşıyor şirket.
Şili diktatörü Pinochet’nin işkencecileri eğitim veriyor ABD’deki üslerinde. Şirket
Bush yönetimi ile iç içe. Blacwater’ın eski avukatı daha sonra Bush’un özel avukatı oldu. Şirketin başındaki isim, Eric Prince. Bush’un
seçim kampanyası için en yüksek meblağları toplayanlardan biri. Ama daha da önemli özelliği, Uluslararası Hıristiyan Özgürlük
örgütünün başkanı olması. Laiklik karşıtı evanjelik
misyoner amaçlı bir örgüt.
Bu şirketin düzenlediği operasyonlarda en fazla etkili olan kişi ise Cofer Black.
11 Eylül’de CIA kontr
terör bölümü başkanı.
Afganistan’da savaşan,
Hazar Denizi’nde
İran sınırı yakınlarında geniş bir eğitim üssüne sahip olan Blackwater şirketi için Senato’nun eski Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı John Warner, "Blackwater, bizim küresel teröre karşı savaşımızdaki sessiz partnerimiz" demişti.
Terör olacak ki savaş olsun, savaş olacak ki ekonomi dönsün. Ürpertici ama gerçek.
FERAİ TINÇ- HÜRRİYET