Humik asitin krom,
arsenik, kadmiyum ve cıva gibi zehirli ağır
metalleri absorbe ederek çevre felaketini önleyebileceği kaydedildi.
Humik Madde Derneği Başkanı ve
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen
Edebiyat Fakültesi
Organik Kimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tutar,
humik asitin bitkilerin ölmesi ve çürümeye başlamasıyla oluşan humus toprağında yoğun olarak bulunan ve zehirli ağır metalleri absorbe edici özelliği bulunan organik bir bileşik olduğunu söyledi.
Macaristan'ın Ajka şehrine bağlı Kolontar köyünde 4 Ekim'de bir alüminyum tesisinde meydana gelen
kaza nedeniyle Tuna Nehri'ne yayılan
kimyasal kızıl çamurun yol açtığı tehlikenin halen devam ettiğine dikkati çeken Tutar, tesisten sızan yaklaşık 1 milyon metreküp zehirli atığın Macaristan'da 40 kilometrelik bir alanı yaşanmaz hale getirdiğini belirtti.
Kızıl çamurun Tuna Nehri'ne karıştığına ve yaklaşık bir ay içinde de Karadeniz'e ulaşacağının tahmin edildiğine işaret eden Tutar, ''Kızıl çamur esasında krom, arsenik, kadmiyum, cıva gibi zehirli ağır metalleri içermektedir. Bu metaller
kanser,
solunum yetmezliği, tiroit bezi problemleri ve bağışıklık sistemi çökmesi gibi hastalıklara yol açmaktadır.
Çamur kuruduğunda toz halinde havaya karışıyor ve solunum yoluyla insanların teneffüs etmeleri halinde çeşitli akciğer hastalıklarına, kanser ve solunum yetmezliği gibi hastalıklara neden oluyor. Asıl ciddi etkileri uzun süre sonra anlaşılacaktır'' dedi.
Macaristanlı yetkililerin
kızıl çamurla kaplı
bölgenin temizliğini ilk anda
sirkeyle yaptıklarını, bunun yetersiz olduğunu savunan Tutar, ''Sirkeyle temizleme yerine, kızıl çamur humik maddelerle (humik asit ve fulvik asit) temizlenseydi ve yıkansaydı daha etkili bir sonuç alınabilirdi. Ağır metallerin
doğal bir şekilde humik maddelerce bağlanması sonucu, gerek toprakta, gerekse de suda ağır metal ve toksik madde kirliliğinin bertarafı sağlanmaktadır. Oluşan yeni maddeler ise zehirli özelliğini kaybetmiş olarak, doğal ortamda bulunmaktadır. Sirke en temel organik asittir ama humik asitte bunun onlarcası bulunur'' diye konuştu.
''BÖLGE HUMİK ASİTLE TEMİZLENMELİDİR''
Zehirli atık bulaşan bölgelerin humik asit içeren çözeltilerle yıkanarak daha etkili bir
temizlik sağlanabileceğini ifade eden Tutar, humik maddeler konusunda ileri düzeyde araştırmaları bulunan Macaristanlı yetkililerin böyle bir yöntemi kullanmamalarını anlayamadığını söyledi.
Ağır metaller içeren atığa Karadeniz'e karışmadan önce, akış güzergahında müdahalede bulunulabileceğine dikkati çeken Tutar, şöyle konuştu:
''En etkili çözüm, Tuna Nehri'nin kıyıları torf, leonardit ve çamur gibi humik asit oranı yüksek çamurlarla kapladığında ve bir kafes yapılarak süzgeç şeklinde çamurlu su kafesten geçirildiğinde, bu yapı ağır metalleri tutacaktır. Bu işlemin ağır metallerin havaya geçişini de engelleyeceğini düşünmekteyiz. Bölge humik asitle temizlenmelidir diye düşünüyoruz. Biliyorsunuz, bunu Avrupalılar ve Amerikalılar çok iyi biliyor. Macarlar da çok iyi biliyor fakat o anda nasıl kullanmadılar bilmiyorum. Belki maliyetten kaçınmış olabilirler, en etkili çözüm bu.''
Humik maddelerin başka bir özelliğinin de hap olarak kullanımı halinde vücuttaki toksik maddelerin vücuttan atılmasını sağlama işlevi olduğunu kaydeden Tutar, ''Kızıl çamurun neden olduğu hastalıklar, canlılara (özellikle de insan ve hayvanlara
ağız yolu ile) humik madde verilmesiyle iyileştirilebilir. Kızıl çamurun etkisiz hale getirdiği ve kullanımı uzun süre alacağı söylenen tarımsal alanlar, humik madde bakımından zengin torf, turba ve leonardit ile harmanlaştırılırsa kısa sürede tarımsal
üretim yapılabilir hale getirilebilir'' diye konuştu.
Humik Madde Derneği Başkan Yardımcısı ve humik maddeler üzerine doktora çalışması yapan Mümin Dizman ise Macaristan'ın humik madde çalışmaları konusunda çok ilerlemiş bir
ülke olduğunu belirterek, humik asitten üretilen hapların
Sağlık Bakanlığının izniyle
bağışıklık sistemini güçlendirici ve toksinleri vücuttan atıcı takviye ilaç olarak kullanıldığını ifade etti.
Humik asitin ağır metalleri ve tarım ilacı gibi zehirli maddeleri etkisiz hale getirdiğini kaydeden Dizman, ''Kazanın meydana geldiği köyün tarım alanlarının 15 veya 20 yıl süreyle kullanılamayacağı ifade ediliyor. Fakat öyle değil, bu topraklar humik asitle muamele edilirse, kısa sürede kullanılabilir ve tarım yapılabilir hale gelebilir'' dedi.