Ahmet Türk'e Samsun'da
yumruk atıldı. Peşinden de polisimize
hain pusu geldi. Operasyonu yürüten el, son perdeyi Kayseri'de sahneye koydu.
Polisimize yapılan hain saldırıyı çok geçmeden
terör örgütü Pkk üstlendi. Yine tıpkı Reşadiye'de olduğu gibi bu saldırıyı da merkezden bağımsız bir grubun üstlendiği açıkladı. Senaryo tamamdı. Türk'e yumruk atılmış,
terör örgütü de sözde intikam almıştı.
Oysa saldırıyı üstlenen örgütün bu
bölgede faaliyet göstermediği biliniyordu. Eylem şekli ve sonrasında gelişen olaylar, gözleri
PKK'yı da yönettiği ileri sürülen
Ergenekon'a çevirdi. Değerlendirmelere göre Ergenekon saldırıyı birilerine yaptırdı, PKK'ya da üstlenme görevi verdi.
İki polisin taranması Ergnekon'un Pkk ile
işbirliği yaptığı ilk olay değildi. İddialara göre Terör örgütü, Ergenekon'un
tutuklu sanığı
Veli Küçük,
Giresun Jandarma bölge komutanı iken bölgede faaliyet göstermeye başladı. Diğer marjinal sol örgütlerle ortak
eylemlere
imza attı.
Ergenekon davasının firari şüphelisi
Tuncay Güney, bir mülakatında
Veli Küçük'ün Giresun'da görev yaptığı dönemde
DHKP-C lideri Dursun Karataş'la ve Abdullah Öcalan'la arasının iyi olduğunu öne sürüyordu.
Yine Ergenekon sanıklarından
Yalçın Küçük ile Doğu Perinçek'in de terör örgütü kamplarını sık sık ziyaret ettikleri, ele başlarıyla samimi fotoğrafları verdiği kamuoyunca yakından biliniyordu.
Ayrıca terör örgütü Pkk'nın bir çok saldırısı, yer ve zamanlama açısından da Ergenekon'un amaçlarına
hizmet ediyordu. Her Ergenekon operasyonu sonrası terör örgütünün
araç yakma eylemleri yapması dikkat çekiyordu.
Ergenekon iddianamesinin kabul edilmesinden hemen sonra Güngören'de 17 vatandaşımızın hayatını kaybettiği bir
bombalı saldırı olmuştu.
Uzman raporlarına göre,
Ergenekon soruşturması ile PKK'nın yaptırdığı eylemler arasındaki paralellik hiç de göz ardı edilecek gibi değil.