Sönmez,
"Bu değişimi kimin yaptığı, kimin eli ile bu değişikliğin gerçekleştirildiği önemli değildir. Burada önemli olan neyi getirdiğidir."diyor.
Fikri Sönmez, 12
Eylül darbesinin ardından cezaevinde işkenceden ölen onlarca kişiden yalnızca biri. Fatsa'da belediye başkanlığı yaparken sosyalist bir
yönetim kurduğu gerekçesiyle askerî
operasyon ile görevinden alındı. 4
Mayıs 1985'te
Erzincan Cezaevi'nde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitirdi. Sönmez'in ailesi için darbenin 30. yıldönümünde yapılacak
referandum, farklı bir anlam taşıyor.
12 Eylül'ün acısını yaşamış biri olarak referandumda '
evet' diyeceğini söyleyen Sönmez'in oğlu Naci Sönmez, "Bugün film izler gibi ekranda
Ergenekon ve benzeri,
Türkiye'yi provoke eden, güçlerin neler yaptığını izliyoruz. O zaman da (12 Eylül) bu güçlerin oyunları ile hayatını kaybeden gençler oldu. Her şeyden önce onlara bir borç bu anayasanın daha demokratik olmasına katkı vermek. Bu bizim boynumuzun borcu." diye konuşuyor.
Naci Sönmez, babasının tutuklanmasının ardından daha 17 yaşında
Amasya Cezaevi'ne konuldu. Sol hareketlerde yer aldığı gerekçesiyle 3 yıl
hapis yattı. Tahliyesinin ardından babasının
ölüm haberiyle sarsıldı. Binlerce 12 Eylül mağduru gibi Sönmez de darbecilere yargı yolunu açacak paketten umutlu. Darbenin işkencesini görmüş birisi olarak 82
Anayasası'nın tamamen değiştirilmesini isteyen Sönmez, ancak Anayasa'nın özgürleştirilmesi, demokratikleştirilmesi yolunda atılacak her adımın
desteklenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. "Adalet ve Kalkınma Partisi karşıtlığı üzerinden bu değişikliğe bir hayır muhalefeti yapılmak isteniyor ki bu bana göre çok yanlış bir şey. Bu değişimi kimin yaptığı, kimin eli ile bu değişikliğin gerçekleştirildiği önemli değildir. Burada önemli olan neyi getirdiğidir." diyerek, referanduma destek çağrısında bulunuyor. Babası Fikri Sönmez'in de hayatta olması halinde bu anayasa değişikliğine evet diyeceğini ifade eden Sönmez, şöyle devam ediyor: "Bugün bu değişikliğe evet desek bile Türkiye'nin önünde demokratik özgürlükçü
sivil bir anayasa yapma görevi önümüzde durmaktadır. Referandumdan 'evet' çıksa bile 13 Eylül sabahı Türkiye'nin bir meselesi olarak karşımızda duracaktır. Ben, 'AKP ile mi yan yana düşüyorum,
CHP ile mi yan yana düşüyorum?' diye bakamam. Sonuç olarak kim bu ülkenin özgürleşmesine, demokratikleşmesine katkı veriyorsa bizim onlarla olmamız gerekir."
Sol partilerden CHP ve BDP'nin yanı sıra TKP de referanduma karşı
kampanya başlatmıştı. Bu durumun kendisini şaşırttığına işaret eden Sönmez, "Ne yazık ki bu blok içinde bizim birlikte solda saf tuttuğumuz insanlar olabiliyor. Nasıl bu duruma geldiler o uzun bir hikâyedir.
Cumhuriyet tarihi boyunca gördük ki sivil-askerî bürokratik bir diktatörlük oluşmuş. Bu kimi zaman şeriatçıları düşman görmüş, kimi zaman Kürtleri düşman görmüş, kimi zaman anti emperyalizm mücadelesi veren solu düşman görmüş. Aslında sorunun kaynağı olmuş.
Ben 10 yaşımdayken de eşit demokratik bir Türkiye istiyordum, bunun anayasal düzenini istiyordum şimdi de aynısını istiyorum. O zaman buna karşı çıkan insanlar, bugün bunu istiyorlarsa onun muhasebesini kendileri yapsınlar." ifadelerini kullanıyor.
Naci Sönmez, paketin kabul edilmesi halinde Kenan
Evren ve cuntacılar hakkında
dava açağını da dile getiriyor. "Çünkü 12 Eylül ile hesaplaşmak Türkiye'de
demokrasi mücadelesinin yolunu açacaktır." değerlendirmesinde bulunan Sönmez, "Türkiye, dünyada darbecileri ile hesaplaşamamış ender ülkelerin biridir. Ben 17 yaşımda 3 yıl cezaevinde yattım. Ben bu yaşta ne yapmış olabilirim bu devlete? Siz her türlü zulmü yapacaksınız, işkenceyi yapacaksınız, sonra da 30 yıl sonra geleceksiniz 'şeriat tehlikesi var, hayır oyu verin' diyeceksiniz." şeklinde konuşuyor.